Komployu kimler kurdu?
Hasdal ve Hadımköy’den hemen her gün mektuplar geliyor. Hepsini okuyucularımızla paylaşmam mümkün değil. Bugün aralarından seçtiğim uykumu açanı paylaşıyorum.
“Balyoz Davası, geçmişteki darbeler bağlamında kurgulanarak topluma yutturulmaya çalışılan düzmece bir iddiadır. Mahkeme sözde yapılanmadan emir-komuta teşkilatını ortaya çıkaracak ve emir alındığını veya verildiğini gösterecek hiçbir bulguya rastlayamamıştır. Bilim ise iddiaları reddetmiştir. Üstelik kamuoyunun dikkatini çeken diğer önemli davalarda görüldüğü gibi gizli tanık da bulunamamıştır.
Bu davada temel bir gerçek vardır. O temel gerçek şudur;
Darbe planlarının tartışıldığı iddia edilen 1’inci Ordu Komutanlığı Plan Semineri bütün ayrıntılarıyla ortadadır. Seminer, gizli olarak değil yasal ve rutin bir faaliyet olarak TSK emir-komutasının planlaması ve bilgisi dâhilinde icra edilmiştir. Seminer ses kayıtları, gözlemci olarak katılanların tanık ifadeleri ve resmi seminer sonuç raporu tüm ayrıntılarıyla mahkemede irdelenmiştir. Seminerde kimin ne konuştuğu, ne gibi yorumlarda bulunduğu, hangi sunumları yaptığı bellidir. Konuşmaları yapanlar, senaryo gereği yaptıkları tüm konuşmaların arkasındadırlar. Bir kişi bile çıkıp, “Bu kayıtlar benim sesimi yansıtmamaktadır, ilaveler yapılmıştır, kabul etmiyorum” dememiştir. Bu gerçek “sanıklar hiçbir şeyi kabul etmiyorlar” diyenlere en güzel cevaptır. Burada belirtmek gerekir ki seminer katılımcısı 52 sanık, 1’inci Ordu Komutanlığı Plan Semineri’ne katıldıkları için değil, sözde “Balyoz Darbe Planlarını” hazırladıkları iddiasıyla cezalandırılmışlardır.
Seminer gerçeğinin dışında, iddia edildiği gibi sanıklarca hazırlanan ve seminerde tartışılan darbe planları hiçbir zaman olmamıştır. Davaya konu olan sözde darbe planları, seminerden yıllar sonra ve seminer konuşmaları referans alınarak komplo çetesi tarafından üretilmiş dijital verilerdir ve düzmecedir.
Dijital verilerin sahtelikleri mahkemeye gönderilen resmi yazılarla, bilirkişi raporlarıyla, tanık ifadeleriyle hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat edilmiş ve defalarca paylaşılmış olduğundan kamuoyunun bilgisi dâhilindedir.
Yetkili, dürüst, sağduyu ve vicdan sahibi herkesin bu aşamadan sonra üzerinde durması gereken esas konu, bu komplonun kimler tarafından yapılmış olduğunun araştırılmasıdır. Şu soruların cevabı muhakkak bulunmalıdır;
Neden bu davaya bakan Özel Yetkili Mahkeme savunmayı yok sayarak, sanıkların adil yargılanma haklarını ihlal ederek ve usul yönünden hukuka aykırılıklar yaparak maddi gerçeklerin ve dolayısıyla komplocuların ortaya çıkarılmasına engel olmuştur?
Neden sanıkların ısrarlı taleplerine rağmen Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu “Balyoz” davasını gündemine almayı reddetmiştir?
Neden davadaki tüm haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikler kendisine ayrıntılarıyla iletilmesine rağmen ordusunu komploya heba etmemesi gereken Sayın Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulunu faaliyete geçirmemiştir?
Eğer yetkili makamlar harekete geçer ve komplo çetesi üyelerinin gerçek sanıklar olarak adalet önünde hesap vermeleri sağlanırsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti olma özelliğini koruyacak, her vatandaş hukuk şemsiyesi altında kendini güvence altında hissedecektir.
Saygılarımızla,
Hadımköy Askeri Ceza ve Tutukevi’ndeki ‘Asrın İftirası, Balyoz Davası’ mağdurları adına Bilgin BALANLI Hv. Orgeneral / Tümgeneral Halil HELVACIOĞLU / Tümgeneral Gürbüz KAYA / Korgeneral Rıdvan ULUGÜLER / Koramiral A.Can ERENOĞLU”