Komplo kaseti üzerine düşünceler
Kimsenin hiçbir anlamda kendisini tam güven içinde hissedeceği bir yer kalmadığı gerçeği ile insanlar karşı karşıyadır. Herkes her an başı şu veya bu biçimde hiç hesapta olmayan bir şeyden derde gireceği bir zamanda yaşamaktadır. Bilinçlerde, akla gelmez sanılan şeyin başa geldiği ani bir imaj değişimi söz konusudur. Günümüzde güdü ve dürtülerin davranış üzerindeki etkisi bilincin etkisini kırmıştır. Baykal ile ilgili olarak piyasaya sürülen, komplo-kurgu olduğu söylenen kasetler bu bağlamda irdelenmelidir.
Üç amansız güdü!
Konunun diğer boyutları bir yana biz psikososyal yönü üzerinde duracağız. İnsanı insan olmaktan çıkaran üç amansız güdüden söz edilebilir. Bunlar sırasıyla fizyolojik ihtiyaçları karşılama güdüsü, iktidar güdüsü ve cinsel güdüdür. Birinci güdüyü “aç ayı duvar yıkar” sözü açıklamaya yeterlidir. “Bütün sanatların gayesi bir iktidar ele geçirmektir” ya da “İktidar ne kadar büyük olursa onu kötüye kullanma tehlikesi de o nispette artar” sözleri de iktidar güdüsünün etkisini anlatır. Cinsel güdünün ise Freud’den bu yana ne kadar zalim bir bilinçaltı yarattığı bilinmektedir.
Hayat, gerçekte bu üç güdünün bileşkesidir. Bu üç güdüden herhangi birisinin aşırı biçimde abartılması insanoğlunun başarısını olmasa da ahlakını tartışma konusu yapar. Her üç güdünün de itici motivasyonlarına karşı koruyucu ahlaki ve toplumsal denetimin devreye girmesi gerekir. Daha açıkçası bu aşamada Freud’un İd, Ego, Superego kavramlarını hatırlamak gerekir.
Amaç aracı meşru kılar!
Merdi namertten, mümini münafıktan, arlıyı arsızdan, namusluyu namussuzdan ayırt eden normları kaybolmuş toplumlarda yaşamak işkence halini alır. Postmodernizm böyle bir dünyayı dayatır. Orta yerde bir de Dostoyevski’nin dediği gibi “Tanrı yoksa her şeye izin vardır”. Tanrı inancı olduğunu söyleyen insanlar Allah’tan korkmadan insanların şeref ve haysiyetleriyle oynuyorlarsa, Dostoyevski’nin dediği kural bozulmuş olmaz. Burada rakibi alt etmek için her türden aracı kullanmakta insanlar sakınca görmezler. Sonuçta Makyevelli’nin amacın aracı meşru kıldığı yolundaki vahşi ilkesi burada da yürürlüğe girer.
Baykal olayı!
Ahlaksızca sızılmış, adice kurgulanmış ve alçakça servis edilmiş bir kasetle Baykal’ın siyasi kariyerine suikast düzenlenmiştir. Bu tür komploların amacı bellidir. Eskilerin ’şüyuu vukuundan beter’dedikleri etkiyi meydana getirmeye çalışıyorlar. Türkiye’nin en kritik döneminde Baykal’ın siyasi hayatını bitirmeye çalışıyorlar. Anayasa Değişikliğinin Anayasa Mahkemesine götürülmesi, değişikliğin iptali, referandum ve erken seçim kararı gibi ihtimallerin bulunduğu bir dönemde Baykal kasetinin servis edilmesi normal görünmüyor. Son gelişmeler, Türkiye’nin siyasetinin dışardan fena halde yönlendirildiği ve kurgulandığını gösteriyor. Kaset servisinin parti içindeki Baykal karşıtlarını, iktidarı aşan yönleri var. Önder Sav’ın telefonun dinlenmesi hadisesi de dikkate alınırsa CHP’nin bütün yetkililerinin sürekli olarak izlendiği, gözlendiği ve kayıt altına alınmalarının kurumsallaştırıldığı görülür. Tabi CHP’li yetkililer de özensiz tavırlarıyla buna çanak tutmuşlardır. Bu olay iki ucu da pis bir sopaya benzemekte olup ele gelir bir yanı yoktur.