KKTC’siz Türk Konseyi!
“Ulaştırma Alanında İşbirliği” temasıyla, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) 3. Zirvesi 15-16 Ağustos tarihinde Azerbaycan’ın Gebele kentinde gerçekleşti. Anavatan Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün temsil ettiği Zirve’ye üye ülkeler Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan Cumhurbaşkanları ile gözlemci üye Türkmenistan’ın Cumhurbaşkan Yardımcısı katıldılar.
Türk Cumhuriyetleri arasındaki çok taraflı işbirliğini geliştirmek amacıyla Anavatan Türkiye’nin girişimiyle 1992 yılında Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirveler Süreci başlamıştır. Ortak tarih, kültür, kimlik ve dil birlikteliğinden kaynaklanan derin ve güçlü kardeşlik bağları çerçevesinde güçlü bir platform teşkil eden Zirveler Süreci’nin kurumsallaşması yönünde ortaya çıkan irade neticesinde Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan tarafından 2-3 Ekim 2009 tarihlerinde Nahçıvan’da düzenlenen 9. Zirve sırasında imzalanan Nahçıvan Anlaşması’yla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin kurulması kararlaştırılmıştır.
Türk Konseyi’nin ilk Zirve Toplantısı 20-21 Ekim 2011 tarihlerinde “Ekonomik ve Ticari İşbirliği” özel gündemiyle Almatı’da gerçekleştirilmiştir.
Türk Konseyi II. Zirvesi, 22-23 Ağustos 2012 tarihlerinde “Eğitim, Bilim ve Kültürel İşbirliği” temasıyla Bişkek’te gerçekleştirilmiştir.
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Sekretaryası, Nahçıvan Anlaşması’nda öngörüldüğü üzere İstanbul’da yerleşik olarak faaliyet göstermektedir. Konsey Genel Sekreterliği görevi halihazırda Türk vatandaşı (E) Büyükelçi Halil Akıncı tarafından yürütülmektedir.
Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 3. Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türk dünyasının öncelikli dış politika meselelerinin başında Yukarı Karabağ meselesinin geldiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, “Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sinin işgal altında bulunduğu mevcut durum elbette kabul edilemez. Yukarı Karabağ meselesinin en kısa sürede barışçıl yollarla ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü esasında çözülmesi için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz. Bu illegal işgal ve gasp son buluncaya kadar sizlere destek vermek kardeşlik hukukumuzun bir icabıdır” şeklinde konuşmuştur.
Cumhurbaşkanı Gül konuşmasını, “Gelecek yıl, Türkiye’de yapacağımız 4. Türk Konseyi zirvesinde Türk dünyasının bir bütün halinde temsil edilmesi en büyük arzumuzdur. Bu doğrultuda gelecek zirvede Türkmenistan ve Özbekistan’ın da aramızda yer alması beklentimizi koruyoruz” sözleriyle tamamlamıştır.
İçimiz maalesef bir kez daha burulmuştur. Türk devletlerinden oluşan Konsey’e devletimiz KKTC’nin gözlemci statüsünde dahi çağrılmaması bizleri derinden yaralamıştır. Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşmasının hiçbir yerinde KKTC’den bahsetmemesi, Kıbrıs Türkünün Kıbrıs’taki Türklük mücadelesine yer vermemesi bizleri oldukça üzmüştür.
Zamanında KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a saldırarak KKTC’yi içine kapanık, uluslararası camiada saygı görmeyen -kayda alınmayan- Türk takımları ile bile maç yapamayan, bir tek portakalını dahi yurt dışına satamayan bir düzen yarattı diye yerden yere vuran Anavatan Türkiye’nin üst düzey makamları bu durumu nasıl açıklayacaktır?
Azerbaycan, Türkmenistan, Türkiye, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan’ın katıldıkları birçok toplantıda KKTC’yi yok sayarak, “6 Devlet tek Millet” söylemlerini içimize sindirmek, kabullenmek mümkün müdür?
KKTC’nin, Türk Devletlerinin desteğine, dostluğuna ve işbirliğine çok ihtiyacı vardır. Anavatan Türkiye dışında hiçbir Türk Cumhuriyeti tarafından tanınmayan KKTC; bu kardeş ülkelerle siyasal, ekonomik, kültürel, sosyal ve sportif ilişkileri gerektiği gibi kuramamaktadır.
Büyük Türk Milleti’nin kopmaz, ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türklerinin bin bir meşakkatle kurduğumuz devletimiz KKTC’nin Türk dünyasının dışında tutulmasını kabul etmemiz mümkün değildir.
Anavatan Türkiye muhakkak bu soruna çare bulmalı, KKTC’nin bir TÜRK devleti olarak Türk Konseyi’ne dahil edilmesini sağlamalıdır.