Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

KKTC’de değişim rüzgarları

Geçtiğimiz Pazar günü KKTC’de yerel yönetim seçimleri ve 1985’ten beri yürürlükte bulunan Anayasa’nın 21. maddesinde öngörülen değişikliklerin halk oylaması yapıldı. Yüksek Seçim Kurulu’ndan yapılan açıklamaya göre seçime katılım oranı yüzde 70.13 olurken, belediye başkanlarının 15’i değişti, 13’ü ise yerini korudu. 9 olan belediye başkan sayısını 14’e yükselten iktidardaki koalisyon hükümetinin büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG), kırsal alanda başarı gösterirken, Lefkoşa, Gazi Mağusa ve Girne belediye başkanlıklarını kaybetti. Koalisyonun küçük ortağı Demokrat Parti-Ulusal Güçler (DP-UG) sadece 1 merkezde kazanırken ana muhalefet Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile birlikte destek verdiği bağımsız adayın Gazi Mağusa’da seçimi kazanmasıyla biraz moral buldu. Muhalefetin küçük partisi Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) adayının Lefkoşa’da seçimi kazanması halkın verdiği mesaj bakımından önemlidir. UBP’nin 13 olan belediye başkan sayısı 5’e düştü. Geçen dönem 2 olan bağımsız belediye başkan sayısı ise 7’ye yükseldi.
KKTC halkı KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde 4 partinin üzerinde mutabık kaldıkları ve oy birliği ile onay verdikleri değişikliklere ise yüzde 62.16 hayır oyu verirken evet oyları yüzde 37.84’te kalmıştır.
Yerel seçimlerde alınan sonuçlara bakıldığında tüm partilerde gözle görülür bir sıkıntının var olduğu görülecektir. Koalisyon hükümetinin büyük ortağı CTP-BG’nin başkent dahil 3 büyük kentteki başkanlık yarışını kaybetmesi parti içerisindeki hesaplaşmaları gündeme getirmiştir. Başbakan ve Genel Başkan Özkan Yorgancıoğlu’nun desteklediği 3 büyük kentteki adayların kaybetmesi Yorgancıoğlu’nun da koltuğunun pek de sağlam olmadığının işaretidir. İlk genel kurultayda Yorgancıoğlu bu başarısızlığın bedelini en ağır şekilde ödeyebilecektir. Koalisyon ortağı DP-UG’deki düşüş ise beklenmekteydi. Son dönemde Başkan Serdar Denktaş’ın parti tabanına kulak vermeden aldığı karar ve uygulamalar neticesinde partide başlayan tepkiler sandığa yansımıştır. DP-UG gibi başarısız olan UBP’nin önümüzdeki günlerde birleşme konusunu yeniden gündeme getirmeleri beklenebilir. Hatta bu iki partinin Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun telkini ile birlikte hükümet kurmaları ve gelecek yılki Cumhurbaşkanlığı seçiminde ittifak oluşturmaları muhtemeldir. TDP’nin başkent Lefkoşa belediye başkanlığını alması bu partinin deneyimli siyasetçisi Mustafa Akıncı’nın ismini gelecek yılki Cumhurbaşkanlığı seçiminde şanslı adaylar arasına sokmuştur.
Partilerin yerel seçim dolayısıyla yaşadıkları sıkıntı yetmezmiş gibi 4 partinin üzerinde uzlaşıp halkoylamasına sundukları Anayasa değişikliklerinin halk tarafından yeterince tartışılmadan ve hassas konular üzerinde fazla kafa yorulmadan,adeta bir oldu bitti ile,oylamaya sunulup reddedilmesi siyasete adeta darbe vurmuştur. Seçim sonrası KKTC’de yayımlanan gazetelerin “Halk değişim dedi”, “köklü değişim”, “Ezber bozan seçim”, “Siyaset Alt Üst”, “Halkın Tokadı” manşetleri yaşanmakta olan sıkıntının boyutunu yansıtmaya yeterlidir. KKTC’de seçim ve halk oylaması sonunda ortaya çıkan tablo çağdaş siyasi toplumlarda gerçekleşse idi bütün sorumlu parti liderleri hatta milletvekillerinin tümü anında istifalarını vermiş evlerinin yolunu tutmuştu. Özellikle halk oylamasında çıkan “hayır” sonucundan tüm parti başkanları sorumludur ve topu birbirlerine atarak sorumluluktan kurtulma oyunundan vazgeçmelidirler. Siyasi ikiyüzlülük sona erdirilmelidir. Halktan detaylar gizlenerek, ben yaptım oldu zihniyetindeki KKTC Meclis’i halktan gerekli tepkiyi görmüştür. KKTC’de uzunca bir süreden beri siyasi partilere ve siyasetçilere olan güven azalmıştır. Siyasetin ciddiye alınarak yapılmasının zamanı çoktan gelmiştir. Yasama görevi verilen KKTC Meclisi’nin gerekli yasaları çıkarmadığı, çıkarılan yasaların ise yetersiz oldukları için kısa bir süre sonra tadil edilmeye ihtiyaç duyulduğu birçok kez yaşanmıştır. Son dönemde faiz mağdurlarıyla ilgili çıkarılan yasa bilmem kaç kere tadil edilmesine rağmen halen istenilen gibi değildir. Yine yakın zamanda tadil edilen Ceza Yasası’nda birçok eksiklik vardır. Yasa yapma yeteneğinden yoksun insanların Meclis’e girmeleri muhakkak engellenmelidir. Hâlâ daha İngiliz devrinden kalma birçok yasayla yönetilmekte olduğumuz gerçeği karşısında artık silkinip işe koyulmanın tam zamanıdır. Oy birliği ile halk oylamasına sunulan Anayasa değişikliklerinin halk tarafından reddedilen Meclis’in halkın iradesini ne kadar temsil ettiği, meşruluğu bundan sonra tartışılacaktır. Partiler Yasası, Seçim ve Halk Oylaması Yasası ve Anayasal değişiklikler üzerinde, halkın ve sivil toplum örgütlerinin ve uzmanların görüşleri alınarak gerekli yasal düzenlemeler yaşanmakta olan krize düşülmeden yapılmalıydı. Erken bir seçim dahil diğer muhtemel seçenekler de dikkate alınarak siyasete yeniden itibar kazandırılmalıdır. Ülkeyi gerçekten yönetebilecek, yasa yapabilecek ve siyaseti kutsal bir meslek olarak görecek insanların Meclis’e girmesi şart olmuştur. Sabah kliniğimde hasta bakayım, önce işlerimi bitireyim, sonra da bir Meclis’e uğrayıp günümü geçireyim zihniyetiyle bu işler yürümeyecektir. Meclis’te çoğu zaman oturumların açılması için gerekli asgari sayı sağlanamadığı için çalışmalar yapılamamaktadır. Siyaset maskaralık değildir. Siyasiler KKTC halkının verdiği mesajı doğru yorumlayarak gerekeni hemen yapmalıdır. Aksi halde halkın değişim rüzgarı, hortuma dönüşerek birçok politikacıyı daha siyasetin dışına atacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları