KKTC 'deki su krizi oldukça ciddi
Anavatan Türkiye'nin asrın projeleri arasındaki deniz altından askılı boru sistemiyle KKTC'ye su götürülmesi projesi tamamlanmış ve bir süre önce yapılan törenlerle açılışı yapılarak Anadolu'nun suyu KKTC'deki musluklardan akmaya başlamıştı. Ne var ki açılıştan bir süre sonra suyun yönetimi konusunda kriz yaşandığı ortaya çıktı. Güvenilir kaynaklardan alınan bilgilere göre Anavatan Türkiye'nin suyun yönetimi için önerdiği projenin KKTC tarafında kabul görmemesi üzerine Anamur'daki su vanasının kapandığı, ayrıca Türkiye'den Kıbrıs Türklerine yatırımlar için verilen desteğin de kesildiği öğrenildi. Yetkililer tarafından Anamur'daki vanalarda teknik bir sorun yaşandığı ve su akışının sorun giderilir giderilmez başlayacağı açıklanadursun, suyun yönetimi konusunda bir krizin yaşandığı gerçeği gizlenemez. Anavatan Türkiye'deki AKP iktidarı suyun özel bir şirket tarafından yönetilmesini talep etmektedir. KKTC hükümeti ve belediyeler ise bu öneriye karşı çıkmakta yönetim ve tahsilatın kendileri tarafından yapılmasını istemektedir. Anlayacağınız sorunun kökeni maddiyata dayanmaktadır. Paylaşımda çıkan anlaşmazlıktan inşallah KKTC halkı etkilenmez ve kuraklıktan nasibini yıllardır alan halk, bu kez de bu krizden nasibini olumsuz şekilde almaz. Şu anda Ada'daki su dağıtım ve tahsilat işini 28 belediye gerçekleştirmektedir.
Su bedava, işletim parayla
Anavatan Türkiye'nin önerdiği tahsilatın da dahil olduğu yap-işlet-devret modelinde belediyelere gelir payı verilmesi öngörülmektedir. Ne var ki verilecek pay belediyelere yeterli gelmemektedir. Belediyeler personel giderlerinin önemli bölümünü ve küçük bütçeli projeleri su satışından elde edilen gelirle karşılamaktadır. 28 belediye, su işletmesini yürütmek amacıyla BESKİ adlı özel bir şirket kurmuştur. Belediyeler bu özel şirket çatısı altında fatura tahsilatındaki tekellerini korumayı hedeflemekte ve bu güzel geliri hiç kimseyle paylaşmak istememektedir. Anavatan Türkiye ise yıllık 75 milyon metreküp su kapasiteli 1.6 milyar dolarlık asrın projesinin sübvansiyon sistemiyle işletilerek zarar etmesini arzu etmemekte ve bu nedenle de suyun belediyelerin gelir ortağı olacağı yap-işlet-devret modeliyle işletilmesini istemektedir. Türkiye, suyu KKTC'ye bedava vermektedir. Ancak haklı olarak işletim maliyetinin karşılanmasını talep etmektedir. Hatırlanacağı üzere Türkiye ile KKTC arasında suyla ilgili yapılan protokol 2012'de her iki ülkenin parlamentolarında onaylandı. Protokolde yap-işlet-devret yöntemiyle işletim yönteminin bulunduğu bilinmektedir. Mevcut kriz KKTC koalisyon ortakları arasında da sert rüzgarlar esmesine neden oldu. Koalisyonun UBP kanadı yap-işlet-devret modeline sıcak bakarken, CTP-BG kesinlikle böyle bir yönteme karşı çıkmaktadır. CTP-BG'nin özelleştirmeye karşı bir parti olduğu bilinmektedir.
'Barış suyu' kriz çıkardı
Bu arada koalisyon hükümetinin ortağı milliyetçi Ulusal Birlik Partisi'nin Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada su yönetiminin özelleştirilmesi gerektiğini savunarak, bu konuyu hükümet ortaklarıyla defalarca konuştuklarını açıkladı. Özgürgün, "Aslında hükümet iyi gidiyor ancak su konusu gerçekten hükümeti etkileyebilecek bir noktada duruyor" dedi. Türkiye'nin bir milyar doların üzerinde harcama yaparak asrın su projesini gerçekleştirdiğine dikkat çeken Özgürgün, "Bunu Türkiye yani anavatanımız yapmıştır. Buraya kadar ulaştırılmış büyük bir yatırım var. Bu konuda Türkiye'nin söyleyeceği çok önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. Yani, 'Burada biz yaparız, şöyle yaparız'dan çok, anlayışla ve inatlaşma olmaksızın Türkiye ile iş birliği içerisinde en doğrusunu bulup ona göre bunun yapılması gerekmektedir. Kıbrıs'ta suyun dağıtımının özelleştirilmesine talip olanların ihaleye girmesi gerek. Özelleştirme olursa belediyelerin devre dışı kalma endişesi var ancak bunlar çözülmeyecek konular değil" diye konuştu.
KKTC'deki suyun mevcut yönetilme şekli sürdürülebilinir değildir. KKTC su işleri dairesi yetkililerinin verdiği bilgiye göre, 350 bin nüfuslu ülkede devlet yıllardır zarara uğratılmaktadır. Su yönetiminde oluşturulan kokuşmuş yapı, yılda 30 milyon metreküp içme suyu tüketen KKTC'de devletin milyonlarca lira zarara uğramasına neden olmaktadır. Açıkların kapatılması için de her yıl Anavatan Türkiye'den mali yardım talep edilmektedir. Ne var ki, Anavatan Türkiye'deki AKP iktidarına yakın bir iş adamına söz konusu projenin devredilmesi de doğru bir yöntem değildir. KKTC'de iktidara yakın bir kaynak, KKTC'nin bu yöntemle AKP yandaşlarına peşkeş çekilmesine kesinlikle karşı çıkacaklarını gerekirse de hükümetten ayrılabileceklerini açıkladı. Anlayacağınız krizin boyutu oldukça ciddi sonuçlar doğurabilecektir. Kıbrıs sorununa çözüm bulma arayışları sürerken, adaya getirilen suyun 'barış suyu' olduğu özellikle vurgulanırken yaşanan kriz bütün bu olumlu çabalara gölge düşürmektedir.