Kızılay Başkanı’nın istİfa gerekçesini inandırıcı bulmadılar

Yeni Dolmabahçe olayı

Evet; istifa tek taraflı bir karardır ve kesinlikle saygı duymak gerekir.
Ama Tekin Küçükali’nin istifası, kesinlikle “tek taraflı” bir karara benzemiyor.
İstifanın “hassas noktası”, Küçükali’nin iki gün önce Başbakanlık ofisinde yaptığı görüşme...
Eğer bu karar o buluşmada alındıysa ve bir “pazarlık” ürünüyse; işin rengi o zaman değişir.
Ve Erdoğan-Küçükali görüşmesi, en az Dolmabahçe’deki Erdoğan-Büyükanıt görüşmesi kadar önem kazanır.
Mustafa Mutlu / Vatan




Bedeli bu olmamalıydı

Gerekçe ‘Sağlık sorunları’. Oysa, geçen hafta çok formda görmüştük. Somali’de neler yapılması gerektiğini anlatırken, heyecanlıydı. Ayrıca dinamikti. İstifanın açıklanmasından bir gün önce İstanbul’da yardımların yola çıkması töreninde göremeyince, şüphelendik. Dün de kokusu çıktı. Küçükali’nin çalışkanlığı ve süratinin kimleri kıskandırdığını tahmin zor değil. Tepeden tırnağa şaibeye bulaşmış, hatta kokuşmuş önemli kuruluşu ayağa kaldırmanın bedeli bu olmamalıydı.
Burhan Ayeri / Akşam




İftiracıları kurtarmak için adli şike

Adalet Bakanı Sadullah Ergin; Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 285. ve 288. maddelerinde değişiklik yapılacağını müjdelemiş.
TCK’nın 285. maddesi, bir soruşturmaya ait dava dosyasının gizliliğini ihlal etmek suçunu kapsıyor. Hatırlayınız; Ergenekon ve Balyoz davalarında; daha iddianame bile ortada yok iken; bu soruşturmayı yürüten polisten veya savcılıktan yandaş gazetelere bilgiler-belgeler uçuruldu. Bu iktidar gazeteleri de o belgeleri hukuka aykırı olarak yayımlayıp şüphelileri peşinen suçlu ilan ettiler.
Yani; iktidarın istemediği kişileri kötü gösterecek bir atmosfer yaratmak için ceza kanunu çiğnendi. Bu çirkin işi yapanlar da mahkemeye verildiler. Bunlar hakkında yüzlerce dava açıldı. İşte Adalet Bakanı; özü itibariyle gazetecilik ahlakına aykırı yayın yapan bu kişileri kurtarmak için yasada değişiklik yapılacağını söylüyor.
Eğer bu olursa; adına ben siyasi şike, derim...
Çünkü; özel savcıların yürüttüğü soruşturma bilgilerini özel yollardan (!) elde eden bu özel gazeteciler; bile bile suç işlediler.
Eğer Adalet Bakanı, dediğini yaptırır ise... Bu hükümet; sadece düşüncelerini yazdığı için hapse tıkılan gerçek gazetecileri kurtarmayacak amma yandaşların vicdansızca yaptıkları o iftira dolu haberleri aklamış olacak. İşte adli şike bu olur.
(...) Adalet Bakanı Ergin; Salih Memecan, Mustafa Karaalioğlu vb... iktidar gazetecilerini memnun etmek yerine; gazeteci örgütlerini dinlerse daha doğru düzenlemeler yapabilir.
Rıza Zelyut / Güneş




Başbakan terörle mücadelenin
günah olduğunu mu sanıyor!..

Başbakan, yakın geleceğe dönük bir taahhüt altına giriyor: “Ramazan’a hürmeten biz şu anda sabrediyoruz ama Ramazan’ın bitiminden sonra bilesiniz ki bu ülkede barışın milâdı çok daha farklı olacak!”
Kanunsuzluk ve ihanet karşısında devlet bağırmaz, tedbir alır, tehdidi ortadan kaldırır.
Güvenlik güçlerini harekete geçiren şey kanunsuzluktur; onun Ramazan’da veya başka bir zamanda yapılması değil.
Ramazan’da savaşmak günah değil.. Günah olan haksız savaştır. Halkına hakkını aramak için özgürlük tanıyan devlete isyan etmek günahtır. (...) Ramazan ayı, merhameti olmayan bir düşmana karşı devleti ve masum toplumu çaresizliğe mahkûm etmez.
Güngör Mengi / Vatan




Bir günde “faşist” yaptılar
Halbuki o da sizden biriydi

Atalarımız zamanında doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. Şimdi köy meydanında linç ediyorlar! Son örneği İsmet Özel. Dün temsil ettiği ideolojiye dikkat çekip “Bu sözleri bir Ergenekoncu söylemiyor” demiştik ya. Hay dilimizi eşek arısı sokaydı. “Dün”e kadar muhafazakar çevrelerin önemli “referans”larından olan Özel, dün muhafazakarlara takla atmak isteyen liberallerin saldırısına uğradı: “Tarihte faşist birçok sanatçı vardır bizde de bunun en bariz örneği İsmet Özel. Özel içe kapanmacı, dünyayı düşman belleyici, ulusalcı zihniyeti İslam’la harmanlamaya çalışıyor güya ama ortaya maalesef tam Ergenekoncu- ayrımcı zihniyetin istediği tip bir karışım çıkıyor.”
Çaylak saldırganlar biliyor mudur dersiniz, “Sol’dan ’siyasal islam’a giden yolda onlar giderken, Özel geliyordu!..”


İtiraf

Eğer bu futbol federasyonu “askerlerden” kurulmuş olsaydı başta hükümet olmak üzere herkes kükrer, bu kararı lanetler, bu kararın “adaletsizliğine” karşı çıkardı.
Ahmet Altan / Taraf




Demokrasi için paydos vakti

Son günlerde laiklik tartışmaları neden acaba yeniden alevlendi?
Neden eskiden kendileri için “demokrasi” isteyen siyasal İslamcılar, şimdi demokrasiye (ve tabii onun önkoşulu olan laikliğe) “tahammül ediyoruz” aşamasına geldi?
Bu sorunun yanıtı galiba çok basit:
Yeterince güçlendiklerini düşünüyorlar da ondan!
Artık demokrasi onlar için güçlenme aracı değil, tam tersine totaliter ideolojilerini dayatmanın önünde bir engel!
Nitekim “tahammül etme” söyleminin arkasında, “şartların müsait olmadığı” gerekçesi açıkça söyleniyor.
Peki “şartlar müsait olunca” ne olacak?
Demokrasiye “Paydos” mu denilecek?

***

Ayrıca “tahammül etme” davranışı niçin sadece tek bir gruba ait olsun?
Ya o gruba “tahammül etmek” durumunda olanlar?
Emre Kongar / Cumhuriyet




Diyorlar ki...

CHP’yi hep CHP’nin içindeki başa bela adamlar bitiriyor...
Oray Eğin / Akşam


Özerklik ilanı, bunun Ankara tarafından kabul edilerek anayasaya taşınması, ayrı bir devlet örgütlenmesinin bugünkü konjonktürdeki ifadesinden başka bir şey değil.
Fikret Bila / Milliyet


TRT yönetimini kınamak mı? Neye yarar? İktidarın borazanlarından biri işte!..
Oktay Akbal / Cumhuriyet

Yazarın Diğer Yazıları