Kimlerin Bayramı?
“Ağam yine bayram gelmiş
Bayram benim neyime?
Dileyen yüzüm yok desin
Dileyene her gün bayram”
Arefe günü öğle saatlerinde bayram yazısı için ne yazmalıyım diye düşünürken, telefonuma yukarıdaki mesaj düştü. Sadece özel günlerde değil memleketteki gelişmelere göre düşüncelerini özetleyen mesajlarını esirgemeyen Kenan Erzurumlu Hocam, yaralı yüreğime bir hançer daha soktu.
Benim gibi her gün bayram olanlar için, bu bayram da neyime diyerek kendimle hesaplaşmaya başlarken Erzurumlu Hocama selam yolladım. Bu sırada, Ramiz İlker Paşam arayarak bayramda da ülküyle kal dedi. Senelerdir yazılarımı “Ülkü ile kalın” diye bitiren ben, ülkü ile kalmanın bedelini sorguladım. Ülküyle kalabilme pahasına, toprağın altında yatanları düşündüm. Tüylerim diken diken olurken yüzüm kızardı. Abdurrahim Karakoç üstadımın, isyanlı sükut şiirindeki “Ağzına küfürler doldu zehirden, oy dedi yutkundu eğdi başını” mısralarına sığındım. Öyle ya bayram benim neyimeydi ki?
Bayramları bayram yapmak yerine bayram öncelerinde bayram duygularını hortumlamayı tercih edenlerin, yüzsüz bayram tebrikleri haberlerini okudum gazetelerde. Yoksullara yardım adı altında vatandaştan topladıkları paralarla milyonlarca dolarlık televizyon kuran, holdingler inşa edip gemicikler yüzdürenlerin bayramları nasıl geçiyor diye merak etmiyor değilim.
Bayramın en duygusal geçtiği yerlerin başında hapishaneler vardır. Demir parmaklıklar arkasında baba katili ile baba aynı saftadır. Irz düşmanı ile kader mahkumu aynı koğuşta, vatan haini ile vatansever aynı blokta, adı hapishane olan mekandadır. Bayram gecesi çoğunluk uyumaz. Mahkemeye çıkacakmış gibi en güzel elbiseler giyilir. Şeker, çikolata, çay ikramı önce toplu olarak yapılır, sonra da ranzadan ranzaya misafirliğe gidilir. 24 saat aynı havayı teneffüs eden tutuklu ve hükümlüler, ranza misafirliğinde, birbirlerini aylardır görmüyormuşçasına karşılar, konuk eder. Açık görüş büyük nimettir. Ziyaretçisi gelen için bayramın tadı başkadır. Görüş sona erince acıya dönüşse de...Bir de ziyaretçisi, mektubu bile gelmeyenler vardır. Onlar “Bayram hiç gelmesin” diye dua ederler. Mapusluk zor zanaattır vesselam.
Bayram yakınlarını, sevdiklerini yeni yitirmiş aileler için kıyamet günü gibidir. Genç yaşta toprağa kanlı kefenleriyle giren şehit aileleri için bayramın adı katmerlenmiş matemdir. Onlar soğuk mermerin altında yatan evlatlarını ısıtmak için, kanlı gözyaşları dökerler şehitliklerde. Taş yerine, yavrularının fotoğraflarını basarlar bağırlarına. Oğullarının en sevdiği yemekleri hazırlayan analar, gelenlere ikram ederken, babalar bir kaşık bile götüremez ağızlarına. Velhasıl analar bağıra bağıra ağlar da babalar içine atarak dert sahibi olur. Bayramda şehit evlerinde el öptüremez babalar. Analarınki bilinir de, babaların kederi daha da acıdır.
Türkiye’de geçtiğimiz bayramlarda yapılan telefon görüşmeleriyle, bu bayram arasındaki farkı merak ediyorum. Korku imparatorluğu haline getirilen memleketimde, insanlarımızın dinlenme korkusu ile e-posta, mesaj ve telefon görüşmelerinin ne kadar azaldığının yegane tesellisi zamlara rağmen düşen fatura miktarları olsa gerek.
Telefon dinlemeleri deyince Ergenekon’a değinmemek olmaz elbette. Beyin kanamasıyla hastanede yatmakta olan Şener Eruygur’a acil şifalar diliyor, Kandıra’daki dostları, Hurşit Tolon Paşamın şahsında yürekten selamlıyorum. Hukukun üstünlüğüne inanmakla beraber, geç kalan adaletin işkenceden beter olduğu düşüncesiyle soruşturmadaki belirsizliğin son bayram olmasını temenni ettiğimi de belirtmeliyim. Yargıtay Başkanı’nın uyarısına rağmen halen devam etmekte olan dinlemeler ve dinlemelerden çıkan yeni gözaltı ve tutuklamaların da ne zaman son bulacağını merak ediyorum. Asıl merakım ise sanık avukatlarında bile bulunmayan ifadeleri, yandaş medyaya sızdıranların hangi ağır ceza mahkemesinde ne zaman yargılanmaya başlanacağı yönünde... Öyle ya yasal olarak telefon görüşmeleri mahkemelerde delil sayılmamasına rağmen bunları yayınlayanlar suç işliyorsa, yaptırımı da olmalıdır. Sahi Yeni Şafak, Star ve Taraf gibi gazetelerde yayınlanan özel görüşmeler, insan haklarına aykırı değil miydi?
Bayramların bayram olacağı günlerin özlemi ve dinlenmeyen telefon görüşmelerinin yapılacağı adaletin bir an önce tecelli bulacağı bayramlarda buluşmak üzere ülkü ile kalın.