Kıbrıs’ta ya taksim, ya da taksim
Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Kıbrıs sorununun çözümü için Rum Yönetimi’ne üç alternatifli yeni bir plan sundu. Yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanı Davutoğlu, alternatiflerden birinin çözüm sonrasında “Birleşik Kıbrıs Devleti’nin kurulması ve doğal kaynakların birlikte kullanılması” olduğunu söyledi. Davutoğlu, ikinci yol olarak ise çözüm süreci için müzakereler sürerken “ortak bir komite oluşturulmasını ve doğal kaynakları bu komitenin pazarlamasını” önerdi. Üçüncü seçenek olarak ise “iki devletli çözüm” önerisini gündeme getiren Davutoğlu, planı “Ya çözüm, ya taksim” ifadesiyle özetledi.
Rum tarafının Davutoğlu’nun açıklamasına tepkisi gecikmedi. Güney Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı İoannis Kasulidis “Hidrokarbonlar da dâhil Kıbrıs’ın doğal zenginliği, çözümle birlikte dönüşecek olan Kıbrıs devletinin ve Kıbrıs’ın her iki toplumundan oluşan ve yerleşiklerin dâhil olmayacağı Kıbrıs halkının mülkiyetinde kalacak” açıklaması yaparak ada gerçeklerini bir kez daha gözardı etti ve Rum tarafının uzlaşmaz tutumunun devam ettiğini yeniden ortaya koydu.
Rum tarafında yayınlanan Fileleftheros gazetesi “Davutoğlu’nun Doğalgazla İlgili Tahriklerine Lefkoşa’dan Cevap... Mal Sahibi Kıbrıs Cumhuriyeti’dir... Zenginlik Devlete Aittir” başlıklı haberinde Kasulidis’in söylediklerini okurlarına şöyle aktardı:
“Hidrokarbonlar da dâhil olmak üzere, Kıbrıs’ın doğal zenginliklerini Kıbrıs’ın ve Kıbrıs halkının menfaatine olacak şekilde yönetmek; istisnasız her bağımsız, egemen ve demokratik devletin hükümeti gibi Kıbrıs hükümetinin de hakkı ve yükümlülüğüdür. Kıbrıs hükümeti iki devlet çözümüne ilişkin her türlü fikri ve öneriyi reddeder. Türkiye Dışişleri Bakanı’nın atıfta bulunduğu 1960 Anlaşmaları, Kıbrıs’ta bir devlet yaratmıştır. Garantör ülke olduğunu tekrarlamaktan hoşlanan Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini garanti eden anlaşmaların altına imza attığını hatırlamalıdır. Türklerin iki halk, Ada’nın müşterek yönetilmesi, hidrokarbonların eşit paylaşımı ve Kıbrıs’ta iki devlet ifadeleri garanti ettiklerini ret ve ihlal etmeleridir. Kıbrıs halkı, ekonomik kriz nedeniyle zor zamanlar geçiriyor, Türk hükümeti ise bütün davranışı ile siyasi ve ekonomik menfaatler edinmek için bu zor zamanları bile istismar etmeye çalıştığını gösteriyor.”
Kasulidis’in, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos’un Davutoğlu’na 25 Mart tarihli mektubuyla verdiği yanıtı kutladığını belirten gazete Avramopulos’un cevabını “Yunan hükümetinin ve halkının Kıbrıs sorununa, vatanımızın özgürlüğünü, bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü sağlayacak adil ve sürekli çözüm mücadelemize verdiği desteğin yeni bir tezahürüdür” sözüyle nitelediğini yazdı.
Açıklamasında Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına da değinen Kasulidis “Türk işgalinden kurtulmamız ve Kıbrıs’ın, Güvenlik Konseyi kararları ve Uluslararası Hukuk’a uygun olarak yeniden birleşmesi hedefiyle, çözüm prosedürünün BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde en kısa zamanda harekete geçirilmesi için gerekli hazırlıklar yapılmaktadır” dedi.
Türkiye’deki AKP iktidarının, Rum tarafının anlaşma istemediğini, her öneriye, sunulan her olumlu plana karşı çıkarak Kıbrıs anlaşmazlığında çözümü engellediğini artık anlaması şarttır. Çözüm çabası çerçevesinde sürdürülen müzakerelerden sonuç alınması mümkün değildir. Adanın Yunan olduğuna kendini inandırmış Rum-Yunan ikilisi ile anlaşmak imkansızdır. Müzakere masasında 50 yılımız boşuna harcanmıştır. Rum tarafı istese de istemese de iki devletli çözüm dayatılmalı ve bu yıl, en geç önümüzdeki yıl sonuna kadar nihai çözüme ulaşılmalıdır. Kıbrıs’ın bölündüğü ve adada iki ayrı halkın, ayrı devletleri olduğu gerçeğine göre bir çözümün resmen tescili şarttır. Kıbrıs’ta “ya taksim, ya da taksim” ve bu çerçevede iki ayrı devletli çözümden başka yol, alternatif yoktur.