Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Kıbrıs’ta TEK mi? ÇİFT mi?

Kıbrıs anlaşmazlığına çözüm bulmak amacıyla yeniden başlaması beklenen müzakereler Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle bir türlü başlayamamaktadır. Rum lider Anastasiadis göreve geldiğinden beri bir türlü masaya oturmamakta ve çeşitli bahaneler uydurarak müzakere sürecini baltalamaktadır. Anastasiadis müzakerelerin yeniden başlaması için, ortak açıklama belgesinde kabul edilmesi mümkün olmayan ön şartlar koşmakta ve özellikle ‘tek egemenlik’ konusunda ısrar etmektedir. Taraflar arasında aylardır teati edilen belgelerde herhangi bir uzlaşıya varılması mümkün olamamıştır. Rum tarafı maalesef ada gerçeklerini göz ardı ederek bir çözüm dayatmaya çalışmaktadır. KKTC gerçeği kabullenilmeden bir anlaşma olamayacağını artık ilgili herkes iyice anlamalıdır.
Adada iki egemen devletin oluşturacağı federal bir yapı dışında bir düzenin kurulmasının mümkün olamayacağını herkes kafasına iyice yerleştirmelidir.
Tek egemenlik konusunda Rum tarafının dayatmalarını kabullenmenin milli davamıza ileride telafisi mümkün olamayacak zararlar vereceği ortadadır. KKTC’nin egemenliğinden vazgeçmek, ödün vermek kesinlikle düşünülmemelidir.
Rum basınına yansıyan bazı haberlere göre ve özellikle KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun Özel Temsilcisi ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ’un Rum tarafında yayımlanan Kathimerini’ye verdiği mülakatta Kıbrıs Türk tarafının tek egemenliği kabul ettiğini söylediği iddiası dikkatle izlenmelidir.
Diğer taraftan yine Rum tarafında yayımlanan Politis gazetesi, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Ankara ziyareti sırasında, Amerikalılar ve İngilizlerle sürekli irtibat halinde olan Anavatan Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ısrarı üzerine tek egemenliği kabul ettiğini öne sürmüştür. İki tarafın; Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in talep ettiği tek egemenlik, tek uluslararası temsiliyet ve tek vatandaşlık şartını güvence altına alan ve Kıbrıslı Türklerin federal devletin iç dengeleriyle ilgili endişelerini tatmin eden bir alıntı-ifadeye oldukça yaklaşmış göründüğü bildiriliyor.
Kamuoyuna açıklama yapılmamasına rağmen ortak açıklama metniyle ilgili perde gerisi ve gayriresmi sondajların, ABD Büyükelçisi’nin KKTC ve Güney Kıbrıs arasında mesaj ve öneri taşımasıyla devam etmekte olduğuna işaret eden Politis haberi manşetten şu başlık ve spotlarla aktardı: “Flaş: Kıbrıs Sorunu Sıfır Noktasında... Bir Mutabakata Ramak Kaldı... Lefkoşa’daki Amerikan Büyükelçiden Her İki Tarafa Üst Düzeyde Arabuluculuk... Havada Kalan Tek Şey Zürih-Londra Anlaşmalarına Dayalı Çözüm Dengeleriyle İlgili Bir İfade... Tek Egemenlik ve Tek Vatandaşlığa Atıfta Bulunulan İhtilaflı Paragrafın Metnini Yayınlıyoruz... Anastasiadis 3 Singles’ı da Kazandı... Türkiye Rıza Gösterdi Derviş Eroğlu da Tek Egemenliği, Kıbrıs Türk Tarafının Bütün Endişeleri Kisvesiyle Kabul Etti.”
Bu iddialar önceki gün KKTC ve Türkiye basınında da yer aldı. Hatırlanacağı üzere Aralık ayında KKTC’yi ziyaret eden Anavatan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ziyaretinden hemen sonra çözümün ancak ‘iki kurucu devletten’ oluşacak ‘yeni bir bağımsız devlete’dayanacağını belirtmişti. Bilindiği ve kabul edildiği üzere ‘Kurucu devletler’, oluşturdukları devletin anayasasının parçası olmakta, yasa yapabilmekte ve kendi bölgeleri içinde kesin egemenliğe sahip olmaktadır. İçteki egemenlik tamamen kurucu devletlere aittir. Daha açıkçası her kurucu devlet kendi bölgesinde egemendir. Yeni oluşacak devletin dışarıya karşı tek egemenliği olabilir. Bu açılıma göre uzlaşma sağlanması halinde egemenliğini iki ayrı halktan alan ‘Kıbrıs Federal Devleti’ BM’ye adanın tek egemen devleti olarak üye olabilecektir.
Tekrar etmemde fayda vardır: Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa bu adanın gerçeklerine uygun olmalıdır. Bu da KKTC’nin egemen varlığını ve eşitliğini kabulden geçer. Bunun dışında hiçbir formül uzlaşı sağlayamayacaktır. KKTC’nin bu noktadan geri adım atması söz konusu olmamalıdır. Adada 2 ayrı devletin var olduğu gerçeğini görmezden gelmek 1968 yılından beri yürütülen görüşmelerin başarısızlığına yol açmasına neden olmaktadır. Halen yeniden canlandırılmaya çalışılan sürecin bir yere varamamasının esas nedeni de budur. Bu gerçeği artık herkesin anlaması gerekmektedir. KKTC’nin bu politikadan taviz vermesi ve göstermelik bir anlaşma yapması söz konusu olmamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları