Kıbrıs’ta olanları unutma
KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, geçtiğimiz hafta Güney Kıbrıs’taki Limasol kentinde müzakere sürecini değerlendirmek üzere katıldığı konferansta,Yunanistan’da meclise girmeyi başaran aşırı sağcı Altın Şafak örgütünün uzantısı ırkçı faşist Ulusal Halk Cephesi (ELAM) grubu üyeleri tarafından maytap atılarak protesto edildi. 2. Cumhurbaşkanı Talat, yaptığı açıklamada, Limasol’da katılımcıların üst düzeyde olduğu konferansta Kıbrıs sorununun çözülmesinin önemine ilişkin konuşma yaptığı sırada bir grup tarafından protesto edildiğini söyledi. Konuşmasının devam ettiği sırada bir grup tarafından protestoların devam ettiğini belirten Talat, ilk sıralarda bunu normal karşıladığını fakat daha sonraları aşırı sağ ELAM üyelerinin taşlar ve sopalarla konferansın yapıldığı alana kadar etki ettiğini kaydetti. Talat’ın konuşması sırasında konferans salonunun ön ve arka kapılarını kırarak içeri giren yaklaşık 150 Elam örgütü üyesi Talat’a yumurta, portakal ve işaret fişekleri attı. 2. Cumhurbaşkanı Talat, olay sonrası Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in kendisini telefonla arayarak, olaydan duyduğu üzüntüyü ifade ettiğini ve özür dilediğini söyledi. Talat, saldırının barış sürecinin devamı konusunda gözünü korkutmadığını da ifade etti. KKTC 2. Cumhurbaşkanı Talat’ın misyonu Rumlarla federal bir çatı altında ortak bir devlet kurarak cennet ada Kıbrıs’ta özlenen huzuru getirmektir. Bu hedefe ulaşılmasına aklı başında kimsenin itirazı olamaz. Ancak yapılacak anlaşmanın nasıl bir anlaşma olacağı önemlidir. Nasıl olursa olsun bir anlaşmaya, Kıbrıs Türkünün çoğunluğu karşıdır. Ada gerçeklerini yansıtmayacak bir çözümü kabullenmemiz mümkün değildir. Ayrıca adayı Yunan yapma hedefindeki Rum’la bir anlaşmanın olabileceğine inanmak oldukça zordur. Bana göre anlaşmanın adil ve en önemlisi kalıcı olabileceğini düşünebilmek saflıktan da öte enayiliktir. 1963 Kanlı Noel’i, 1967 Geçitkale-Boğaziçi’ni, 1974 Alaminyo, Muratağa, Sandallar, Atlılar, Taşkent ve hemen hemen adanın her yerindeki Türk katliamlarını unutmak mümkün müdür? Gözü dönmüş Enosisçi ve Megali İdea’cı Rumların bir kez daha soykırıma kalkışmayacaklarının garantisi var mıdır?
Rum tarafının bilinen görüşlerinde değişiklik var da bizim haberimiz mi yoktur. Bu aşamada Rum’un nasıl bir anlaşma istediğini bir kez daha hatırlamakta fayda vardır. Rum tarafı sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin’ devamından yanadır. ‘Bakir doğum’ yoluyla yeni bir devletin kurulmasına karşıdır. Sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Üniter’ yapısı korunmalıdır. Kıbrıs’ta tek halk vardır. Bu halk Rumlardan, Türklerden, Maronit, Ermeni ve Latin’lerden oluşmaktadır. Kıbrıs halkı tüm Kıbrıs’ın tek sahibidir. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ tek halka dayanan, ‘tek vatan’ üzerinde ‘eşit’ vatandaşlardan oluşmaktadır. Kıbrıs Türküne 1960’taki hakları, yani toplum olarak eşit-ortaklık haklarının verilmesi mümkün değildir. Egemenlik tektir ve bölünemez. Kıbrıs sorunu bir işgal sorunudur. Sorunun çözümü Türk askerinin adadan gitmesiyle mümkündür. Adanın askersizleştirilmesi temel hedeftir. Adanın askersizleştirilmesi için muhatap Türkiye’dir. Çözüm Türkiye’nin iyi niyetine ve atacağı adımlara bağlıdır. Kıbrıs sorunu BM kararları ve AB normlarına göre çözülecektir. Kıbrıs Türkünün ‘self determinasyon’ -kendi geleceğini belirleme- hakkı yoktur. Buna bağlı olarak Kıbrıs Türkünün ‘anlaşmama ve ayrılma hakkı’da yoktur. İki devlete dayalı çözüm kesinlikle söz konusu olamaz. KKTC ayrılıkçıdır ve ortadan kaldırılmalıdır. Garanti anlaşması lağvedilecektir. İki bölgeli federasyon etnik olarak tamamen temiz olmayacaktır. Rum ve Türklerin serbest dolaşım, mülk edinme ve yerleşme hakkı korunacaktır. Çözüm için bozulan demografik yapı düzeltilmelidir. Türkiye’den gelen ‘yerleşikler’ geri dönecektir. Rum göçmenler eski mallarına geri dönecektir. Türkiye gecikmeden ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni’ tanıyacak ve ilişkilerini normalleştirecektir.
Bu zihniyetteki Rum tarafının önemli bir bölümü aynı ırkçı ELAM örgütü gibi Türklere düşmanca duygular beslemektedir. Rum’a göre en iyi Türk ölü Türk’tür. Rum, her fırsatta Türklere saldırmaktan çekinmemektedir. Güney Kıbrıs’a seyahat eden birçok kardeşimizin fanatik Rumların saldırılarına hedef oldukları ve yaralandıkları bilinmektedir. Anavatan Türkiye’den Güney Kıbrıs’a sportif karşılaşmalar yapmak üzere giden sporcularımızın ırkçı saldırılar karşısında canlarını zor kurtardıkları unutulmamalıdır. 2. Cumhurbaşkanı Talat’a yapılan talihsiz saldırıdan gerekli dersler alınmalıdır. Gerçek şudur ki mevcut şartlarda Rumlarla birlikte ortak devlet kurmamız ve kalıcı, yaşayabilir bir çözüme ulaşmamız mümkün değildir. Bütün bunları unutmadan siyaset yapılmasında fayda olacaktır.