Kıbrıs’ta hainler yeniden işbaşında
Anavatan Türkiye Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın, “Çözüm olmazsa, Kıbrıs Türk Halkını yalnız başına bırakacak değiliz, anlaşarak iki devlet şeklinde ayrılma, Türkiye ile birleşme veya Rumlarla birleşme var olan 3 seçenektir, benim gönlüm, sonuncu seçenekten, yani, iki kurucu devletin eşitlik temelinde birleşerek Kıbrıs’ta yeni bir yapı oluşturmasından yanadır” şeklindeki sözlerine tepkiler sürmektedir. Bu haksız ve her türlü mesnetten yoksun tepkileri verenler, maalesef emperyalizmin ve Rum-Yunan ikilisinin çıkarlarına hizmet etmektedirler. Bugüne kadar bu işbirlikçilerin Rum’un Enosis hedefine karşı çıktıklarını hiç duyanınız olmuş mudur? Bu sapık beyinlerin federal bir yapıda Kıbrıs Türkünün Ruma yama yapılarak yok olması demek olan sözde ‘Birleşik Kıbrıs’ saçmalığına bugüne kadar tepki gösterdiğini göreniniz var mıdır?
Rum’la,Yunan’la entegrasyona ‘evet’ ama Anavatan Türkiye ile entegrasyona ‘hayır’ gibi çarpık bir düşünce yapısında olanlara ‘Türk’ demek mümkün müdür? Bu Allah’tan korkmayan imansızların devletimiz KKTC’yi ortadan kaldıracak her türlü eylem ve plana destek verdiklerini yakın tarihimizde hayretle ve ibretle izledik. Bu marjinal kitle, emperyalist işbirlikçiler, Annan Planı’nın ortaya konduğu dönemde Türkiye’deki iktidara ve Türkiye’ye methiyeler düzerken bugün AKP iktidarının Kıbrıs davamıza sahip çıkan yetkililerine saldırmaktan çekinmemektedirler. Bunlar Rum’a hizmetten başka bir şey yapmamaktadır. Milli Kıbrıs davamıza zarar veren her eylemin içerisinde bu kitle vardır.
Bu Rum-Yunan uşakları, çözüm adına sunulan tüm önerileri, BM hakemliğini, müzakere sürecinin bir takvime bağlanmasını reddeden uzlaşmaz Hristo-fiyasko’yu savunmakta ve partisi AKEL’den aldıkları talimatlarla hareket etmektedirler. Kıbrıs Türkü içinden nasıl bu tür kansızların çıkabildiğini anlamakta zorluk çekmekteyim. Her fırsatta Rum-Yunan ikilisi tarafından ortadan kaldırılmaya çalışılan, kahpece, vahşice öldürülen; malına-mülküne, namusuna tecavüze yeltenilen, insanlık dışı her türlü muameleye tabi tutulan bir halkın içinden nasıl olur da bu cürümlere yeltenenlerle işbirliği içerisinde olanlar çıkabilir?Akritas Planı’nın uygulayıcılarıyla, eli kanlı Eokacı-Enosisçilerle, Türk kanı içmeye yemin etmiş palikaryalarla kol kola girenlere hangi sıfatı kullanmam gerektiğini bulmakta zorlanmaktayım. Bu insan kılığındaki yılanları içimizde barındırmamız, beslememiz, vatandaş olarak haklar vermemiz bir an önce önlenmelidir.
Bu bağlamda önceki gün verdiği bir demeçte “Burada Rum sempatizanı yoktur” diyerek, “Burada sadece Kıbrıs Türkünün geleceğiyle ilgili farklı düşünen insanlar vardır. Ama bütün bu huzursuzluklar göstermektedir ki ciddi bir iletişimsizlik söz konusudur” şeklinde açıklamada bulunan 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın gerçekleri belirtmediğini belirtmemde fayda vardır. Talat’ın CTP Başkanlığı döneminde Akel ve Genel Sekreteri Hristo-fiyasko ile sıkı ilişkiler içerisinde olduğunu hatırlamakta yarar vardır.
Türkiye’ye Anavatanım diyemeyen bu malum kitlenin, son dönemde yani müzakerelerin artık çıkmaza girdiği ve bunun ana sebebinin de Rum tarafının uzlaşmazlığı olduğunun artık iyice anlaşıldığı bir dönemde, Anavatan Türkiye’ye ve KKTC’deki yetkililere saldırmaya başlamaları tek kelimeyle Rum’a hizmettir. Bunlar 2.Cumhurbaşkanı Talat’ın dediği gibi “Kıbrıs Türkünün geleceğiyle ilgili farklı düşünen insanlar” değil fakat maalesef kendi ülkelerinin aleyhine çalışan, kuyusunu kazan hainlerdir.