Kıbrıs’ta geri adım sonumuzdur...
Anavatan Türkiye’deki AKP iktidarının sıfır sorun diplomasisinin hedeflenen sonuçları vermediği açıktır. İsrail ile yaşanmakta olan krizin ise nelere gebe olduğunu şimdiden kestirmek oldukça güçtür. Anavatan Türkiye İsrail’den Gazze ablukasını kaldırmasını, Mavi Marmara gemisine yapılan saldırı için özür dilemesini ve tazminat ödemesini talep ederken İsrail kesinlikle özür dilemeyeceğini ve ablukayı kaldırmayacağını açıklamıştır. BM’nin, Yeni Zelanda eski Başbakanı Palmer’e hazırlattığı rapor Türkiye’nin beklentilerini karşılamamıştır. Rapor’dan medet ummanın yanlışlığını daha önceki yazılarımda belirtmiştim.Türkiye’nin Mavi Marmara olayında birçok hatası olmuştur. Gazze’de uygulanmakta olan ablukayı delmek üzere yola çıkan Mavi Marmara’ya Türk Donanması ve Hava Kuvvetlerinin eşlik etmemesi bence en önemli hata olmuştur. Mavi Marmara telsizinden İsrail’in saldırısından önce ve sonra talep edilen yardım çağrılarına Ankara’dan cevap verilmemesi ilgi çekicidir. Türkiye-İsrail arasında yaşanmakta olan kriz her geçen gün içinden çıkılması oldukça güç kalıcı bir sorun haline gelmektedir. Gidişat bölge barışı için hoş sonuçlar doğurmayacaktır. Türkiye-İsrail sürtüşmesinden memnun olanlar da yok değildir.. Arap dünyası bu sürtüşmeden dolayı özellikle Başbakan Erdoğan ve Türkiye’yi göklere çıkarırken; Türkiye ile yeni bir sürtüşmenin eşiğinde olan Rum-Yunan ikilisinin de İsrail ile dayanışma içerisine girdiği görülmektedir.
Kıbrıs’ta sürdürülen müzakerelerde köşeye sıkışan Rum tarafı bir süredir masadan kaçmanın yollarını aramaktadır. Rum tarafı tek taraflı bir girişimle, Kıbrıs Türklerinin ve anavatan Türkiye’nin haklarını hiçe sayarak, Kıbrıs etrafındaki denizde doğal gaz ve petrol sondaj çalışmalarına başlayacağını duyurmuştur. Bu projede anavatan Türkiye’nin uyarılarını dikkate almayan Rum tarafı, İsrail’i kendine partner olarak seçmiştir. Rum bu işbirliği ve dayanışma neticesinde anavatan Türkiye’ye karşı elini güçlendirmeyi hesaplamaktadır. Rum-Yunan ikilisinin ABD ve AB nezdinde de anavatan Türkiye’ye karşı girişimlerde bulunduğu bilinmektedir.
Bu arada Rum basınına yansıyan haberlere göre Yunanistan-İsrail ile Operasyonel Askeri ve Savunma İşbirliği anlaşması imzalamıştır. Rum Politis gazetesi, “Türk Tehditleri Benjamin Netanyahu -Panos Beglidis Görüşmesinde... Atina - Tel Aviv İttifak Memorandumu” başlığıyla ayırdığı bölümünde ,İsrail’i ziyaret eden Yunanistan Milli Savunma Bakanı Panos Beglidis’in İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile bölgedeki “karışık” durum ve özellikle Türkiye’nin, Kıbrıs’ın güneyinde yapılması planlanan doğalgaz aramalarına ilişkin “tehditkâr niyetleri”ni masaya yatırdığını yazdı.
Haravgi gazetesi ise, “Türk Manevraları... İsrail’le Son Kopmayla Birlikte Erdoğan Kıbrıs Çevresindeki Askeri Varlığını Artırıyor” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Ankara’nın İsrail’e yönelik tedbir kararlarına yer verdi. Gazete, “Bu şekilde Türkiye, İsrail ile arasındaki kopmayı bahane ederek suları bulandırmaya ve bu vesileyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’ine ilişkin egemenlik hakları aleyhine tehditlerini hayata geçirmeye çalışacak” iddiasında bulundu.
Diğer taraftan Yunanistan Başbakan Yardımcısı Pangalos, Kıbrıs Rum kesimine yapılacak herhangi bir saldırının Yunanistan’a yapılan bir saldırı olarak kabul edileceğini dile getirerek anavatan Türkiye’ye meydan okudu
Rum-Yunan ikilisi ve İsrail hakikaten kaşınmaktadır... Anavatan Türkiye’nin, AKP iktidarının, haklarımızın savunulması noktasında kararlı tutumu çok önemlidir. Gerekirse güç kullanmaktan kaçınılmamalıdır. En ufak bir zaafiyet zaten sıkıntılı günler geçiren Türk dış siyasetinin ve Türkiye’nin daha da itibar kaybetmesine neden olacaktır. En önemlisi Kıbrıs’ın tek egemen gücü olduğunu iddia eden Rum tarafının bu iddiasını güçlendirmesine yol açmış olacağız ki bu Kıbrıs milli davamızın ciddi yara alması, hatta kaybedilmesi demek olacaktır. Bu kritik dönemden inşallah alnımızın akıyla çıkabiliriz.