Kıbrıs’ta anlaşmamak için anlaşmak en doğru yol...
30-31 Ekim tarihlerinde New York, Long Island-Green Tree’de BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile birlikte KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve eli kanlı Eoka’cı Rum lider Hristo-fiyasko bir araya geldiler. Geçtiğimiz hafta bu köşede zirveden çözüm adına herhangi bir şey beklenilmemesi gerektiğini belirtmiştim.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Hristo-fiyasko arasında yürütülen müzakerelerde, bazı ilerlemelerin(!) kaydedildiğini açıkladı. New York zirvesinin ardından basına açıklamalarda bulunan Genel Sekreter, bazı kilit konularda ilerleme sağladığını duyurdu. Ban, ‘Ekonomi’, ‘AB ile ilişkiler’ ve ‘İç güvenlik’ konularında kayda değer ilerlemelerin sağlandığını, yönetim, mülkiyet, toprak ve vatandaşlık gibi önemli konularda daha az ilerlemenin olduğunu ifade etti.
Liderlerin ‘son oyun’ için önümüzdeki iki ayda çalışma yapmak için anlaştıklarını vurgulayan Ban, “Liderler cesaretlendirici ilerleme sağladı. Görüşmeler çözüme ulaşılabileceği yönünde bana güvence verdi” dedi.
Green Tree’deki buluşmanın liderlerin çözüme ne kadar yaklaştığını görme bakımından da önemli olduğunu belirten Ban, iki günlük görüşmede geriye kalan çekirdek konularda cesaretlendirici ilerleme sağladığını da kaydetti.
Ban, “Özel Danışmanımın dediği gibi, görüşmeler olumlu, üretken ve enerjik olmuştur. Kapsamlı bir çözüme ulaşılabileceği yönünde bana güvence vermiştir” dedi.
Buluşmada liderlerin bir çözüm planına ulaşabileceğini gösterdiğini ifade eden Ban, ancak yapacak işlerin olduğunu söyledi.
Ban, “Hristofyas ve Eroğlu gelecek iki ay içerisinde müzakerelerin son aşamasına geçmek için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği konusunda anlaştı” dedi.
Özel temsilcisi ve ekibinin gerekli desteği vermeye hazır olduğunu da kaydeden Ban, liderleri Ocak 2012’de benzer bir formatta görüşmeye davet ettiğini, çok taraflı konulara geçebilmek için bu zaman zarfında Kıbrıs sorununun iç konularının çözülmesini beklediğini belirtti.
BM Genel Sekreteri Ban’ın Kıbrıs sorununu bir anlaşma ile çözmek konusunda samimi olduğuna inanmaktayım. Ban, BM Genel Sekreteri olarak ikinci, yani son döneminde görev yapmaktadır. Yeniden seçilme kaygısı yoktur, dolayısıyla belirli odaklardan gelebilecek baskılara göğüs gerebilir ve çözüme faydalı olabilir. Ancak devamlı surette belirttiğim üzere Rum tarafı müzakerelerde samimi değildir ve kendi çözüm yolu dışında hiçbir planı ve yolu kabul etmemektedir.
Geçmişte sunulan birçok çözüm önerisini hep Rum tarafı reddetmiştir. Bozguncu, uzlaşmaz taraf olduklarını eski Rum Dışişleri Bakanı Nikos Rolandis defalarca vurgulamış ve Rum yönetimini uyarmıştır.
Zirve genel anlamda değerlendirildiğinde bana göre çözüm adına olumlu birşey söylemek mümkün değildir. Görüşmelerde Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Özel Temsilcisi değerli dostum Özersay’ın “Bu zirvede somut ilerleme kaydedilmiştir. İçeriği, görüşmelerin gizliliği nedeniyle açıklayamıyor olmamız, ilerleme olmadığı anlamına gelmez. Birileri bunu bir fırsat olarak bilip olumsuz tablo çizmesinler. Bu Kıbrıs Türk Halkı’nın yararına bir şey değildir” ifadesini kullanması iyi niyetle, müzakere sürecine Türk tarafının inancını ve katkısını vurgulamak üzere, söylenmiş diplomatik sözlerdir. Bir kez daha belirtmemde fayda vardır,
Kıbrıs sorununun tarafların uzlaşısı neticesinde bir barış anlaşması ile sonuçlanması mümkün değildir. Rum-Yunan ikilisinin hedeflerinin ne olduğunu iyi bilen herkes bu görüşümü paylaşacaktır.
Rum, Kıbrıs adasını Yunan yapmaya çalışmaktadır. Enosis ve Megali İdea ülküsünde ısrarlıdır. Bu dün böyleydi, bugün de böyledir, yarın da değişmeyecektir. Yakın tarihimizi okuyanlar, Rum-Yunan ikilisinin biz Türklere yaptıkları insanlık dışı vahşeti, sayısız soykırım teşebbüsünü görecektir. Rum-Yunan ikilisinin Türk düşmanlığı inanılmaz boyuttadır. Abarttığımı sanmayın ancak Türk-Yunan dostluğu doğa kanunlarına aykırıdır. Yunanla dost olmamız neredeyse mümkün değildir.
Bu ezeli düşmanlığın tek sorumlusu ise Yunanlılardır, Kıbrıs Rumlarıdır. Uzattığımız hiçbir barış eli bugüne kadar sıkılmamıştır.
Ortaya konan birçok plan Rumların uzlaşmaz tutumu nedeniyle anlaşmayla sonuçlanamamıştır. Son örnek Annan Planı’dır. Rum bu planı da reddetmiştir.
New York Zirvesi ardından yapılan olumlu açıklamalar kafanızı karıştırmasın, sizi anlaşma olacak diye ümitlendirmesin.
Ocak ayındaki Zirve’den de bir şey beklemeyiniz. Konu Ocak ayından sonra muhtemelen Uluslararası Konferansa havale edilecektir. Havanda su dövmeye en azından bir müddet daha devam edilecektir. Bugüne kadar gerçekleşen zirvelerden çıkan en iyi sonuç, tarafların anlaşmama konusunda zımnen dahi olsa anlaşmış olduklarıdır. Madem ki anlaşamıyoruz, bari anlaşamadığımız konusunda anlaşalım. BM Genel Sekreteri Ban’ın yaptığı açıklamada “oyunun sonu” vurgusu bence tarafların anlaşamayacağı ihtimaline göre söylenmiştir.
Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun “Çözüm olsun istiyoruz. Olmazsa da devletimiz var, yolumuza böyle devam ederiz” ve Anavatan Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın “Bıçak kemiğe dayanmıştır, Rumların keyfini bekleyecek halimiz yoktur” beyanatları ilerisi için yol göstericidir; yeter ki davamızdan sapmayalım, yan çizmeyelim.
Kurban Bayramı Büyük Türk Milletine Kutlu
Olsun.