Kıbrıs Türklerinin Erdoğan'dan beklediği
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 13 Mayıs tarihinde Bakü’ye giderek Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştü. Başbakan Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Zağulba Sarayı’nda baş başa 1 saat 45 dakika görüştü. Erdoğan, Karabağ konusunda, “İşgal ortadan kalkmadıkça biz sınır kapılarını açmayız. Bunu kim söylüyor? Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı söylüyor. Bundan daha başka garantili bir ifade olabilir mi?” diyerek garanti verdi. Erdoğan bunları Azerbaycan Parlamento’sunda da tekrarlayarak Azeri kardeşlerimizin yüreklerine bir nebze su serpmiştir.
Bütün bu söylemler Anavatan Türkiye Başbakanı’na yakışmıştır; ancak yeterli ve tatmin edici değildir. Ermenistan sınır kapısının açılmasındaki kararlı tutumu Sayın Başbakan Erdoğan ne yazık ki Kıbrıs konusunda, Kıbrıs Türkleri ve devletimiz KKTC için gösterememektedir. Başbakan Erdoğan’ın Karabağ ile ilgili ortaya koyduğu sebep-netice ilişkisi Kıbrıs için de geçerlidir.
Rumların sebep olduğu birçok kötülük ortada iken, bu kötülüklerin sonucunda ortaya çıkan olumsuzluklar birçok Kıbrıs Türkünü hâlâ daha etkilemeye devam ederken, yani Azerbaycan’daki gibi birçok sebep-netice ilişkisi tüm vahameti ile ortada iken, niye Başbakanımız Tayyip Erdoğan Rum-Yunan ikilisine ve onların emperyalist destekçilerine, Rumların sebep olduğu olayların doğurduğu olumsuzluklar ortadan kalkmadan Rumlarla anlaşma-manlaşma olmaz diyememektedir? Niye Erdoğan Kıbrıs Milli davamızda Kıbrıs Türkünün haklılığına destek vermiyor,veremiyor?İktidara gelir gelmez Annan Planı’nı Kıbrıs Türküne dayattıran AKP, niye Plan’a hayır diyen Rumlarla hâlâ daha Birleşik Kıbrıs çatısı altında birleşmemizi telkin etmektedir?Rumların uzlaşmazlıkları devam ederken Kıbrıs Türkü niye müzakere masasında tutulmaktadır? Niye Rumların olumsuzlukları neticesinde kurduğumuz devletimiz KKTC tanınmadan müzakereler dondurulmuştur ve başlayamaz denilememektedir? AB’ye girmek için bütün bunlara değer mi? Milli davadan taviz vermeğe değer mi?
Rum kesiminde güya barış yapmak için göreve getirilen Hristo-fiyasko ile Kıbrıs sorununa çözüm bulmak maksadıyla müzakereler sürerken Rumların defalarca samimiyetsiz ve art niyetli davranışlarıyla karşılaşılmıştır. Buna rağmen müzakereler kesilmemiş ve sonuç alınamayacağını biline biline masa başında KKTC halkına zaman kaybettirilmiş ve kaybettirilmektedir..
Anavatan Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan’ın Azerbaycan- Karabağ konusunda gösterdiği kararlılığı ve hassasiyeti, KKTC’nin tanınması konusunda da göstermesini beklemeye hakkımız olduğuna inanmaktayım. Sayın Erdoğan, 186 nolu BM kararı ve aleyhimize alınan diğer birçok BM kararı geri alınmadan, Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki eşit ortak olarak gasp edilmiş hakları ve işgal altındaki Vakıf mallarımız iade edilmeden, binlerce Türkün soykırım çukurlarına gömülerek yok edilmesine sebep oldukları için Rumlar özür dilemeden, Rum tarafını Kıbrıs Cumhuriyeti olarak adanın tümünde egemen sayan ve içinde Kıbrıs Türklerinin bulunmadığı AB üyeliği dondurulup, Kıbrıs Türkleri olarak kurduğumuz devletimiz KKTC’nin de içinde olacağı yeni düzen kurulmadan -iki devlete dayalı çözüm bulunmadan- Rum tarafı ile görüşüp anlaşacak bir meselemizin olmadığını dünyaya haykırmalıdır. Büyük Türk Milletinin bir parçası olan biz Kıbrıs Türklerinin, bu onurlu davranışı, Sayın Erdoğan’dan beklemek hakkımızdır...