‘Kıbrıs sorunu’ ve küresel ısınma
KKTC’de 18 Nisan’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için propaganda sürecine girildi. 7 adayın yarışacağı Cumhurbaşkanlığı seçiminde siyasi partilerin tümü hangi adayı destekleyeceklerini açıkladılar. Enteresan işbirliklerinin kurulduğunu ibretle izlemekteyim. Günü zamanı geldiğinde iç siyasi konulardaki gelişmelerle ilgili yorum yapacağım; ancak şimdi bunun zamanı olmadığına inanmaktayım. Hele hele Rum tarafının sinsi sinsi Anavatan Türkiye ve Kıbrıs Türkleri aleyhine planlar yaptığı bir dönemde iç siyasi gelişmelere odaklanmak istememekteyim. Bildiğim ve söylediğim bir tek şey vardır: KKTC halkı 18 Nisan’da KKTC’ye sahip çıkan ve Rum tarafıyla yapılacak olası bir anlaşmada, içinde egemen KKTC’nin olmayacağı bir anlaşmayı imzalamayacak bir adayı Cumhurbaşkanlığına seçmelidir ve seçecektir de. Rum tarafının hedeflerini iyi bilen ve bunlara karşı Kıbrıs Türkünün ve Anadolu’nun haklarını koruyacak aday Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacaktır. Emperyalist güçlerin Kıbrıs’ta tezgahlamaya çalıştıkları oyunları bozma zamanıdır. Rum tarafına taktıkları Enosis külahını ters giydirmenin ise hayda hayda tam zamanıdır. Rum, yaşananlardan ders almamıştır ve almayacaktır, Kilise destekli Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs Türküne adada hayat tanımayan siyasetleri hiç değişmemiş ve değişmeyecektir. Bu nedenledir ki bu köşede, sürekli bir şekilde, Rum- Yunan ikilisinin gerçek -çirkin- yüzünü gözler önüne sererek sizlerle paylaşmaktayım. Kıbrıs sorununu adil ve işleyebilecek bir anlaşma yaparak sonlandırma niyetinde olan tek bir Rum lider ne gördüm ne de duydum. Bildiğim tek gerçek bütün Rum liderlerin adanın Yunan adası olması için çalıştıklarıdır. Kıbrıs sorununu çözelim, anlaşalım diye yine kuşaklarımıza zaman kaybettirecek lidere Kıbrıs Türkünün ihtiyacı yoktur. Çünkü Rum tarafı anlaşma yapma konusunda samimiyetsizliğine devam etmektedir.
Hristo-fiyasko geçtiğimiz hafta Atina’ya yaptığı ziyarette yaptığı konuşmada Hristo-fiyasko aynen şöyle konuşmuştur: “Rum tarafı olarak biz Kıbrıs’ta çözüm için acele etmekteyiz. Zaman kavramı bizim için önemlidir. Çünkü zaman, yeni sorunlar yaratan işgalin ve istilanın oldu bittilerini sabitleştirmektedir. Ancak zamanın hatırına çözümün kalitesini feda etmeye niyetimiz yoktur.”
Hristo-fiyasko ve Rum tarafı Kıbrıs sorununa ’işgal ve istila sorunu’olarak bakmaktadır. Yıllardır bu kafadaki Rumla çözüm aranmaktadır. Emperyalizmin yarattığı -icat ettiği- ‘problemin’ Rumun istediği şekilde çözülmesine çalışılmaktadır. Böyle bir çözüm olmayacaktır.
Gözüme ilişen bir haberi bu aşamada sizlerle paylaşmak tam yerinde olacaktır. Haber şöyledir: “Hindistan ve Bangladeş arasında New Moore adlı küçük bir ada yüzünden 30 yıldır sorun yaşanıyordu. Her iki ülke de adanın kendi karasularında olduğunu iddia ediyordu. Fakat küresel ısınma bu sorunu çözdü! Küresel ısınma nedeniyle su seviyesi yükseldi ve ada sular altında kaldı. Böylece problem ortadan kalktı.”
Emperyalist icadı ’Kıbrıs sorunu’ da çözülse çözülse ancak böyle çözülebilir. New Moore adasının başına gelen şaka gibi haber bir yana, emperyalizm Kıbrıs’taki gerçekleri görmemekte ısrar ettiği müddetçe, egemen KKTC gerçeğini ve adada iki eşit halkın varlığını kabullenmedikçe sorunun anlaşmayla veya doğal yollarla çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır...