Kıbrıs için yeni emperyalist planlar
KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin 90’ıncı kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde yaptığı konuşmada, Türk Kurtuluş Savaşı verilmese, Türk Milleti kendisine vurulmak istenen esaret zincirini kırmasaydı Kıbrıs Türk Halkı’nın kaderinin ne olacağının açık olduğunu kaydetti. “Türkiye Cumhuriyeti kurulmasaydı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de olmayacaktı” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs’ın milli bir dava olduğunu, Kıbrıs konusunun doğru, dünya ile ters düşmeden, barış ve demokrasi yolundan ayrılmadan milletin uzun vadeli, gerçek çıkarları gözetilerek ilerlemesinin sadece Kıbrıs Türk halkının değil tüm Türkiye’nin geleceği ile yakından ilgili olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı, “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kardeştir. Bizler aynı ağacın dallarıyız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin vatandaşlarının nereden, ne zaman geldiği kimseyi ilgilendirmez. Sevgili kardeşlerim, bizler kardeşiz” dedi.
İki ülke arasındaki ilişkileri, aynı milletin iki devletinin vatandaşları, yönetimleri arasındaki gelişmeleri kardeşlik anlayışı dışında bir anlayışla yorumlamak, değerlendirmek ya da şekillendirmeye çalışmanın, Kıbrıs Türk halkı ile Anavatan Türkiye’nin arasının açılacağını ummanın ham hayalden öteye gidemeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, Türkiye ile KKTC’nin karşılıklı sevgi saygıya dayalı ilişkilerin gelinen noktadan da daha ileri götürülmesinde kararlı olduğunu belirtti.
Kıbrıs konusundaki gelişmelere de değinen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs konusunda liderler düzeyindeki görüşmeleri yeniden başlatmak için çabalarının sürdüğünü belirtti. Kıbrıs Türk tarafının görüşmelerin bırakıldığı yerden devam etmesi için uğraştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Eroğlu, karşı tarafın görüşmelerin ruhu ve amacına aykırı çeşitli beyanlar yaptığını ve görüşmelerin başlatılmasını adeta yokuşa sürdüğünü dile getirdi. Cumhurbaşkanı Eroğlu, bütün gayretlerine ve esnekliklerine karşın Kıbrıs Rum tarafının açıklama konusunda da ön şartlar ileri sürmesinin, görüşmelerin önünü tıkadığını vurguladı.
Anastasiadis’in Maraş’ın devredilmesi talebiyle, yeni bir ön şartla ortaya çıktığını söyleyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, uzun bir süre gündemi, suni olarak bu konuyla meşgul etmeye çalıştığını belirtti.
Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise yaptığı açıklamada, başmüzekerecilerin Atina ve Ankara’ya yapacağı karşılıklı ziyaretler sonrasında Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Annan Planı benzeri bir Ban Ki-Mun planının ortaya çıkmasının söz konusu olduğunu belirterek, “Kıbrıs meselesi çözülürse biz şu anda çok kısa bir süre içerisinde 12 faslı açıp rahatlıkla 10 faslı kapatabilecek noktaya gelmiş durumdayız. Çok az bir çalışmayla, bazı kanunları geçirerek o rakamı daha da artırabilecek noktadayız” dedi. Bağış, AB müzakerelerinde şu ana kadar sadece bir faslın kapatıldığının hatırlatılması üzerine de şunları söyledi: “Şu anda fasıl kapanamıyor çünkü Kıbrıs meselesi çözülmedikçe fasıl kapatmama üzerine alınmış bir AB kararı var. Ama Kıbrıs konusunda da olumlu gelişmeler şu aralar yaşanıyor. Kıbrıs Dışişleri Bakanı sayın Özdil Nami daha evvel başmüzakereciydi, kendisi çok yoğun bir çaba içerisine girdi. Ümit ediyorum ki kısa bir süre içerisinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin başmüzakerecisini biz Ankara’da kabul edeceğiz. Atina, KKTC’nin başmüzakerecisini kabul edecek ve Annan Planı gibi yeni bir BM Planı, belki bir Ban Ki-mun Planı’nın ortaya çıkması söz konusu olacak ve Kıbrıs meselesi çözülürse biz şu anda çok kısa bir süre içerisinde 12 faslı açıp rahatlıkla 10 faslı kapayabilecek noktaya gelmiş durumdayız. Çok az bir çalışmayla, bazı kanunları geçirerek o rakamı daha da artırabilecek noktadayız.”
Kıbrıs Türkü Anavatan Türkiye’nin çıkarlarını her zaman dikkate alarak ve buna göre hassasiyet göstererek Kıbrıs sorununa çözüm aramış; önce Türkiye sonra Kıbrıs demiştir. Anadolu halkının dirliği biz Kıbrıs Türkleri için esastır. Anavatan Türkiye varsa, güçlüyse Kıbrıs Türkünün varlığı ve geleceği de garanti altındadır. Adadaki varlığımızın tek teminatı Anavatan Türkiye’dir. Anavatan Türkiye’deki hükümetlerin hassasiyetlerini ve önceliklerini saygıyla karşılamakla birlikte ortaya konacak emperyalist planlar konusunda dikkatli olunması gerektiğine inanmaktayım. Annan Planı gibi Kıbrıs Türkünün yok oluşunun önünü açacak, KKTC’yi yok edecek planlara ısrarla karşı çıkılması şarttır. Emperyalist güçlerin dayatacağı Kıbrıs senaryo ve planlarına karşı çıkılmalı, dik durulmalıdır. Yoksa sırf AB’ye üye olmak, fasılların açılıp kapanmasını sağlamak hedefiyle, “Nasıl olursa olsun da bir anlaşma olsun” görüşüne temelden karşıyım. Adil ve sürdürülebilir, Kıbrıs Türkünün adadaki varlığını riske etmeyecek bir çözüm planı hedeflenmelidir. KKTC’nin içinde olmayacağı bir anlaşma ise kesinlikle kabul edilmemelidir.