Kendi düşen kadın ağlamaz
Bu hafta ABD’de okullar açıldı. Bizim torunlar da okula başladı. Birkaç kırtasiye malzemeleri eksikti, ben de bizim mahalledeki kırtasiyeci olan Staples denen dükkâna uğrayıp onları aldım. Staples denen dükkânlar birer Karfursa gibi bir şey ama, aman Allah’ım, kasaların önündeki kuyrukları anlatamam, hilafsız her kasa önünde yüzer kişilik kuyruk vardı.
Hani bizimkiler diyorlar ya Amerikan ekonomisi çöktü diye. İnanın bu çökmüş haliyle bile bizim en iyi Erdoğan ekonomisinin yüz kilometre önünde diyebilirim.
Defter, dosya, kalem rafları aynı ucuzluktaki giyim mağazaları gibi talan edilmiş durumda. Kimse Türk ekonomisi ile ABD ekonomisini karşılaştırmaya kalkışmasın. Bir de dün IMF’den yapılan uyarılar vardı. Mali disiplin konusunda ciddi uyarılar.
Sevgili okurum bu yazı referandum öncesi son yazım. Hani derler ya köprüden önceki son çıkış diye, işte öyle bir şey. Kâhinlik yapmayı sevmem ve hele hele ne yapacağı belli olmayan Türk halkının ne sonuca ve neye karar vereceğini ise hiç tahmin edemem. Ama ortada bazı gerçekler var. Benim hayretim Türk kadınında kilitleniyor.
Kocası eve yeni kumalar, kendilerine yeni ortaklar getirmeye hak kazanırsa bana ne?
Kocasının bir çift lafıyla kadınlar kendilerini kapının önünde bulmayı tercih ediyorsa bana ne söz düşer?
Elinden okuma, çalışma ve erkeklerle eşit olma hakları alınırsa ben ne yapabilirim?
Bunlar sadece ortaya çıkan belli başlı birkaç madde. Dönün, Afganistan’a Suudi Arabistan’a bakın, Türk kadınını yakın bir tarihte böyle görürsek şaşırmayalım. Bu duruma konacak ilk fren Pazar günü yapılacak referandum olacak.
Gelelim ikinci konumuza; her ülkede sapıklar kafası karışık olanlar ve aşırılar vardır. ABD’de papaz olduğu söylenen bir sapık çıkıp 11 Eylül’de Kur’an’ı Kerim’i yakacağını söyledi. Teri Jones adında ve 50 kadar üyesi bulunan bir kilisenin papazı olan bu kişi İslam şeytanın dinidir diye televizyonlara konuştu durdu.
Bu açıklamanın ardından hem Beyaz Saray hem de ABD Dışişleri Bakanlığı açıklama yaparak bu durumu şiddetle kınayıp, eleştirdi. Şimdi bu serserinin konuşmasının ardından fanatik Müslüman gruplar da çıkıp reaksiyonlarını yaydı. Onları savunmayı hiç istemem ama ne Amerikan halkını, ne Beyaz Saray’ı ne de öteki Amerikalı yöneticileri bu sapık nedeniyle suçlarım.
Bazı şeyleri toplumların kabul etmesi de zor. Şimdilerde dünyada Müslümanlığa karşı bir tepki var. Bunun başını hani Tayyip ve Abdullah Beylerin girmek için her şeylerimizi verdikleri Avrupa Birliği var ya, işte orası çekiyor. Almanya, Fransa, Avusturya, İspanya, İngiltere, İtalya, İsviçre ve öteki Avrupa ülkelerinde şimdilerde sınırları içinde yaşayan Müslümanlara karşı tedbir alıp tepki gösteriyorlar. Kısa bir süre içinde de Müslümanların sınır dışı edilmesi bekleniyor.
Bu denli bir Hıristiyan kalesi olan topluma girmek için neden kendimizi parçalıyoruz. Ya da açıkça onu bahane ederek ülkemizi yaklaşık 100 yıldır öteki Müslüman ülkelerin önüne geçiren tüm kural ve devrimleri yıkmada kullanıyorlar. Zira eğer doğrudan başka bir gerekçe ile ortaya çıksalar o zaman tepki görecekler. Ama AB standartlarına ulaşıyoruz masalı ile kimse onlara tepki gösteremiyor. Evet, sonuç ne olursa olsun hayırlı olsun. Kendi düşen ağlamaz.
Tüm okurlarımın şeker bayramını candan kutlar sağlık ve mutluluk dilerim...