Kemal Sunallar ölmez!..
Şehit pilotlarımızın cenaze törenlerinde vatandaşlar “Tayyip, Esad’ın kellesini al” diye slogan atıp tepki gösterince aklıma hepimizin en az 10 kez izlediği rahmetli Kemal Sunal’ın filmleri geldi.
Kemal Sunal filmleri hâlâ niye rating rekorları kırar?
Bu milletin gerçeğidir de ondan!..
Bu millet, ne zaman ki mahallenin zalim kabadayısından bıksa, usansa hemen sahte bir kabadayı bulur omuzlarına alır sloganlarla tüm mahalleyi dolaştırır. Aslında, onlar da bilir; Kemal Sunal’dan bir şey olmayacağını. Ama ne yapsınlar?.. Gördükleri zulmü hafifletmek için ellerindeki tek alternatif de o’dur.
Hatırlayın!..
Zalim kabadayı kahvede oturup mimikleri ile ahaliye korku salıp çay içerken birden köşeden bir omzu düşük salına salına yürüyen Kemal Sunal görünür. Zalim kabadayı aslında Kemal Sunal’a çok gıcık kapar ve mahalleli de bunu iyi bilir. Ahalinin dolduruşu ile zalim kabadayıya posta koyan Kemal Sunal, tam bir araba sopa yiyecekken birden olağanüstü garip bir durum olur. Sunal, tam elini kaldırıp vuracakken adam yere yığılır ve kalkamaz. Bu gariplikler her kapışma öncesi devam eder. Mahalleli de zalim kabadayıyı gerçekten dövmüş gibi Kemal Sunal’ı omuzlarda taşır. Kemal Sunal bile “ne kadar büyük kabadayı” olduğuna inanır. Taa ki yine senaryo gereği bir olay yüzünden gerçek ortaya çıkıncaya kadar.
Bizim siyasi dönemlerimizde böyle Kemal Sunallara çok şahit olduk.
Öyle ya!
Kemal Sunal, bizim milletimizin ve yaşama tarzımızın gerçek yüzlerinden sadece biridir.
Gerçek delikanlıyı bulana kadar sahte kabadayıları şişirmeyi pek severiz!..
Gelelim haftanın siyaset gündemine dair fıkralarına..
Dış politikada ve terörle mücadelede -iyi niyetli deyim ile- kafası karışık Hükümet için;
Temel ile İdris, hamsi avcısıymışlar. Bir gün değişiklik yapıp geyik avlamaya karar vermişler.
“Ha bu geyik avini herkesten iyi yapuruk” demişler.
Dedikleri gibi de yapmışlar. Geyiği vurduktan sonra biri bir boynuzundan öbürü de diğer boynuzundan tutmuş çeke çeke köye götürüyorlarmış. Ama bu iş çok zahmetli oluyor, sık sık da dinleniyorlarmış. Yolda Cemal’e rastlamışlar.
Cemal; “Ula uşaklar bu nedur?” demiş.
Temel ile İdris, olanı biteni anlatmışlar. Geyiği taşımakta çok zorlandıklarını söylemişler. Cemal de onlara demiş ki;
“Ula uşaklar!.. Bu bole çok zor olur. Bole taşınmaz. En iyisi mi, Temel kuyruğundan çeksin, İdris de boynuzlarından itsin.”
Cemal’in yöntemini çok beğenmişler. Epey yol alıp mola vermişler.
Temel, İdris’e demiş ki;
“Ula, ha bu Cemal akilli uşak. Bize öğrettuğu taktik çok işe yaradı. Geyik böyle daha rahat taşıniy..”
İdris cevap vermiş;
“Ula iyi diyisin Temel de biz galiba köyden çok uzaklaşuyruk.”
***
O akşam bütün aile bir araya geldi. En küçük çocuklarının büyüyünce ne olacağını anlamak için masanın üzerine para dolu bir cüzdan, bir top, bir kitap, bir de cd koydular. Çocuk cüzdanı alırsa iş adamı, topu alırsa sporcu, kitabı alırsa yazar, cd’yi alırsa şarkıcı olacaktı. Az sonra çocuğu getirdiler. Çocuk şöyle bir baktı masaya sonra masada bulunanların tamamını kucağına alıp gitti. Bunu gören dedesi, “Anlaşıldı.. Bu çocuk büyüyünce politikacı olacak” dedi.
***
Köylünün biri, sürekli tarlasına zarar veren ve tarlayı perişan edenin ne olduğu anlamak için, bir plan yapar. Bir kuytu köşeye çekilir ve gece gündüz beklemeye karar verir. Akşam karanlığı yeni çökmüştür ki; bir hışırtı duyar ve dikkat kesilir. Bir de bakar ki kocaman bir ayı. Tarladaki ekinden koparıyor, kokluyor beğenmediklerini atıyor, beğendiklerini karnını doyuruncaya kadar yiyor. Köylü çok şaşırıyor ve emin olmak için, bir akşam daha bekliyor. Ertesi akşam yine aynı ayı, aynı şekilde geliyor ve ekinleri koparmaya başlıyor. Köylü dayanamıyor, tüfeğini doğrulttuğu gibi ayıyı orada vurup öldürüyor. Olay resmi makamlara intikal ediyor... Hâkim duruşmada soruyor:
- Evladım! Sen av yasağı olduğunu bilmiyor musun? Bu hayvanlar koruma altında. Nasıl bu hayvanı öldürürsün? Yasalara göre; tutuklanman ve 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılman gerekiyor.
Köylü çok şaşırıp, hâkime soruyor:
- Nasıl olur Hakim Bey? Bu hayvan benim bütün tarlamı mahvetti. Hatta bana da saldırdı. Ben de onu öldürdüm!
Hakim:
- Vallahi evladım! Bu kanunu ben yazmadım. Bunu Meclis’tekilere soracaksın ben sadece uyguluyorum.
Köylü bir kez daha şaşırır ve şöyle der:
- Bu ayının da Meclis’te adamı varsa pes doğrusu!!!
Haftanın Sözleri
* Türk milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var olmalarının yegâne koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
(ATATÜRK)
* Büyük dinimiz, çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.
(ATATÜRK)
* Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir. Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.
(ATATÜRK)
* Zor is, zamanında yapmamız gereken fakat yapmadığımız kolay islerin birikmesiyle meydana gelir. (J.J.Rousseou)
* Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalmaktan ve ezilmekten yakınmamalıdırlar.
(Kant)
İyi Pazarlar efendim..