Kemal Kılıçdaroğlu Silivri mahkemesine sert yüklendi: “Çocukları,

Türkiye’nin Silivri’ye odaklandığı günlerde olup bitenleri tüm çıplaklığıyla gördünüz.
“Bu nasıl bir adalet” sorusu havada ve zihinlerde asılı kaldı. Asılı kalmaya da devam edecek gibi görünüyor. Herkesin yakından takip ettiği 270’inci duruşmada olup bitenler ve sonrası hakkında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile özel bir söyleşi yaptık. Kılıçdaroğlu ile gündemin diğer önemli başlıklarını da konuştuk. Ama önce en sıcak olandan başlamak lazım. Kılıçdaroğlu Silivri hakimlerine oldukça sert bir çıkış yaptı:
“Çocukları, babam Silivri’de yargıçtı diyemeyecek”.
CHP lideri ile özel söyleşimiz şöyle gelişti;
--Dünkü (Perşembe) Silivri görüntüsü ile ilgili neler söyleyeceksiniz?
“Halk adaletsizliğe isyan ediyor. Türkiye’de en çok arzu edilen şey adalet. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Adaletin olmadığı yerde geleceğe güven olmaz. Adaletin olmadığı yerde umutsuzluk yeşerir. Halk adalet istiyor. ”
--Garip bir gelişme oldu. Esas hakkında mütalaa beklenirken savcı yeni bir dosya hakkında iddianamesini okumak istedi. Bu manevrayı nasıl değerlendirdiniz?
“Anlamak mümkün değil. Samimi söylüyorum. Adaletin dağıtılmadığını biliyoruz zaten, adalet olmadığını da biliyoruz orada. Adaletin gerçekleşmeyeceğini de çok iyi biliyoruz. Bu manevralar ile yol alacaklarını sanıyorlar ise hiç kendilerini aldatmasınlar. ”
--Bugünkü tablo ile birlikte bu davanın geleceğiyle ilgili bir değerlendirmeniz olacak mı? Nereye varır?
 “Bu dava Türkiye Cumhuriyeti tarihinde siyasi vesayetin olduğu bir süreçte yargının geldiği noktayı gösterir. Askeri yönetim yok, darbe yok, silahlar yok ama bir sivil vesayet var. Demokrasi askıya alınmış durumda, halkın adalet talepleri görmezden geliniyor. Adalet dağıtıldığı söyleniyor. Neresinden bakarsanız bakın önümüzdeki süreçte Silivri ile filmler, Silivri ile ilgili romanlar, Silivri ile ilgili öyküler çıkacaktır. Bir Silivri edebiyatı zaten oluştu. Türküsü de çıkacaktır bunun, şarkısı da çıkacaktır. ”
--Nasıl bir türkü, nasıl bir şarkı olabilir?
“Oradaki dramı anlatan, geçmişte 12 Eylül, 12 Mart döneminde insanların çektiği acılar nasıl şarkılara, türkülere döküldüyse Silivri de şarkılara, türkülere dökülecektir. Asıl oradaki yargıçlar çocuklarına iyi bir miras bırakmadıklarını çok iyi anlamalılar. O çocuklar ‘benim babam Silivri’de hakimdi’ diyemeyecekler. Siyasi otoritenin emrine göre karar verenler, siyasi otoritenin sopası işlevini yapan yargıçlara yargıç denmeyeceğini çocukları bilecek. Çocukları bunu bildiği içindir ki ‘babam Silivri’de yargıçtı’ diyemeyecek.
O yargıçların, çocuklarına, ailelerine bıraktıkları tek miras bu
olacak.”
--Siz neden gitmediniz, Silivri’ye?
“Bir özel nedeni yok. Arkadaşlarla böyle olmasını daha uygun gördük. Özel bir nedeni yok yani. ”
Kılıçdaroğlu ile Silivri’den sonra gündemin diğer sıcak maddelerini de konuştuk;
--Esad’ın son durumu ve Suriye’de gelinen son nokta ile ilgili değerlendirmeniz?
 “Gelinen nokta şu tabii onu açık yüreklilikle ifade etmek gerekiyor. Hiçbir şekilde orada kan dökülmesini, gözyaşı dökülmesini istemiyoruz, doğru da bulmuyoruz. Bunun mutlaka çözülmesi gerekiyor. Çözülmesi için de yangına körükle gitmek doğru değil. Ortak çaba harcamak gerekiyor. Türkiye bu konuda güzel şeyler yapabilirdi, kalıcı şeyler yapabilirdi ama bu treni kaçırdı. Geldiğimiz nokta iç açıcı değil, oradaki çatışmaları hüzünle izliyoruz.”
--Esad’ın çekilmesi, bir başka ülkeye gitmesi sorunu çözer mi?
 “Onu bilmiyoruz tabii. Esad’ın öyle bir niyeti var mı, çekilmesi, gitmesi sorunu çözer mi? Yoksa oradaki çatışmalar daha mı derinleşir? Irak olayına bakıyoruz; Amerika vardı orada, ciddi bir askeri güçtü. Oradayken de oradan çekildikten sonra da çatışmalar hiç bitmedi ve bugün Irak hâlâ bedel ödemekle meşgul. Buradaki tablo da benzer bir tablodur. Çekilmesi, Esad’ın gitmesi sorunu çözer mi, cin şişeden çıkmıştır artık. Çatışma kendi ekseninde korkarım derinleşerek devam edecek.”
--Anayasa çalışmaları ile ilgili Uzlaşma Komisyonunda bir tıkanıklık söz konusu. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli son bir açıklama yaptı, “kendimize en yakın parti ile devam ederiz” diye..
“Devam etsinler, engel yok ki zaten önlerinde.”
--Siz nasıl görüyorsunuz Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarını?
 “AKP, süreçten kaçmak için fırsat arıyor. O fırsatı yakalamak istiyor. Gördüğümüz tablo bu. Çok samimi olarak söylüyorum.”  
-- “Kendimize en yakın parti ile devam ederiz” sözüne bir alınganlık gösterir misiniz?
“E!.. Herhalde bizi kastetmiyorlar. Kimi kastediyorlar bilmiyorum, çıkıp onu da açıklasalar memnun oluruz. Kendilerine en yakın parti hangisi ona bir şey diyemiyorum tabii. Hangi parti böyle bir rolü üstlenmek ister onu da bilmiyoruz”
NOT: Allah izin verirse, yarınki yazımda AKP’nin yeni anayasa çalışmalarında hangi parti ile yakın çalışacağına ilişkin somut kulis bilgilerini sizlerle paylaşacağım.

Yazarın Diğer Yazıları