Kazılar, kemikler ve istismarlar
Faili meçhul, bir annenin, babanın, evladın, kardeşin evden ayrılması ve bir daha dönmemesi değildir. Bir insanın yahut yakının başına ne geldiğinin bilinmemesidir. Ölümden daha kötüsü her gün öldüren belirsizlik ve bilinmezliktir. Bir insanın akıbetinin meçhul olması insanlığın felç olması anlamına gelir.
Faili meçhul, yakınların yüreği ağzında her an kapının veya telefonun çalması ya da bir yetkilinin sarı zarfla çıkagelme beklentisi demektir. Yakınlarının sürekli ölüp ölüp dirilmesi, failin ise hiç ölmemesi demektir. Kısacası fail meçhul bir insanlık dramıdır.
Bir Müslüman için bir kişinin öldürülmesi de bütün bir dünyanın anlamını yitirmesi demektir. Bu bakımdan faili meçhullerin faili malumlar haline getirilmesi insani, ahlaki ve dini bir görevdir. İnsanlık, ahlak, hak ve hukuk adına bunu talep etmekten de daha insani bir duygu olamaz.
Bir hukuk devletinde hiçbir suçun özellikle de hayat ihlalinin faili meçhul kalmasına vicdanı olan hiçbir kimse izin veremez. MHP lideri de bu bağlamda “Hükümet faili meçhul karmaşasını çözmeli ve üstesinden gelmelidir” demiş, ancak bunun bir siyasi şova çevrilmemesi gerektiğinin de altını çizerek, “Türk milleti kazı siyasetinden yorulmuştur” açıklamasını yapmıştır.
Başbakan Erdoğan ise “Diyarbakır İçkale’deki kazılardan MHP’nin rahatsız olduğu” iddiasında bulunmuştur. Bu iddiayı Devlet Bahçeli, faili meçhul kazılarından değil, MHP’nin kardeşlik duygusunun kazılmasından rahatsız olduğunu dile getirerek şöyle cevaplamıştır: “Türk milletinin kardeşlik duygularına kazma sallayanlara iyi gözle bakılamaz”.
Bu cevap AKP’ye aynı zamanda dini, milli, ahlaki ve insani her duygu ile olguyu ‘siyasi rant uğruna kullanmayınız’ ikazıdır. Nitekim kazılarla ortaya çıkarıldığı söylenen kemiklerin kime, hangi döneme ve neye ait olduğu henüz belli olmadan önyargılı bir biçimde yapılan suçlama ve ithamlar kardeşliğe hizmet etmemektedir.
Şunu herkesin çok iyi bilmesi gerekir ki faili meçhullerden daha zalim ve vahim olanı faili meçhullerin siyasi rant için kullanılması ya da istismar edilmesidir. Tamamen insani, etik ve vicdani bir olgu haline gelmiş olan faili meçhul travmasını siyasi emellerin aracı yapmak insanlık dışı bir tutumdur.
Diğer yandan yalan yanlış bilgilerle insanların acı ve umutlarını kanatmak vahşi bir ahlaka özgü davranıştır. Söylenti, dedikodu ve propagandaya dayanan gerçek dışı haberlerle akıbeti meçhul yakınları olan ailelerin umudunu sömürmek ise vicdansızlıktır. Faili meçhulleri bahane ederek, devletin ve kurumların yerden yere vurulması da gerçeklere değil, devlet yıkıcılarına ve bölücülere hizmetkârlık yapmak anlamına gelmektedir. Medya eşliğinde büyük bir propaganda ile yürütülen kazılar ise adeta gerçekleri kirletme kampanyasına dönüşmektedir. Yapılanların gerçeklere değil bölücü ve yıkıcılara hizmet ettiği de açıktır.
Bu ülkede günlerce asit kuyularında ve muhtelif arazilerde kemik aramaları yapılmıştır. Bu aramalar sırasında rastlanan kemikler büyük bir propaganda ile medya eşliğinde kamuoyuna sunulmuştu. Yapılan incelemeler sonucunda bulunanların hayvanlara ait kemikler olduğu ortaya çıkmıştır.
Sorumluluk mevkiinde olan yetkililer, gerçeğin bütün yönleri ortaya çıkarılmadan eksik bilgi ve önyargılarla kurumların ve kavramların suçlanmasına izin vermemelidir. Hele hele bu faili meçhul gibi vicdan kanatan bir konuysa yetkililerin iki defa daha duyarlı olması beklenir.
Dünyanın hiçbir yerinde toplumun birlik, beraberlik ve ortak yaşama iradesini zaafa uğratacak propagandaya yetkililer izin vermemektedir. Türkiye’de ise iktidarın bizzat kendisi birlik ve kardeşlik aleyhine her şeyi istismar etmekte hiç bir sakınca görmemektedir!