Kazakistan'ın yeni perspektifi
Kazakistan, Asya kıtasının en önemli ülkesidir. Bölgede Türk dünyasının mihveri durumundadır. Bağımsızlığının üzerinden henüz 17 yıl geçmesine karşın ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel anlamda inanılmaz mesafeler kat etmiş bir ülkedir. Bölgenin istikrarına çok önemli katkılar sunmaktadır. Kazakistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının 17. yılı nedeniyle 22 Aralık 2008 tarihinde “Kazakistan’ın çok yönlü dış politikası” konulu bir yuvarlak masa toplantısı düzenlenmiştir. Kürşad Zorlu yönetiminde gerçekleştirilen toplantıya Bagdad Amreyev (Kazakistan Ankara Büyükelçisi), Namık Kemal Zeybek, Prof. Dr. Rıza Ayhan, Metin Aslanbaş, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ve Prof. Dr. Haydar Çakmak katılmışlardır.
Son zamanlarda Türkiye medyası Türk dünyasında meydana gelen gelişmelere çok az yer vermektedir. Bu nedenle kısaca toplantıda yapılan tartışmalardan bahsetmek yararlı olacaktır.
Toplantıda Kazakistan’ın izlediği çok boyutlu ve çok yönlü stratejileri çeşitli yönleriyle irdelenmiştir. Konuşmacıların Kazakistan’ın kısa sürede gerçekleştirdiği gelişmenin yeraltı zenginlikleri kadar ülke lideri Nursultan Nazarbayev’in liderliğinin de büyük rolü olduğuna dikkat çekmişlerdir.
Büyükelçi Amreyev’in şu sözleri ülkenin nereden nereye geldiğini gösterir niteliktedir. Büyükelçi “5 yıl önce dış yatırımların ülkemize gelmesi ve yatırımda bulunması için çağrıda bulunuyorduk, şimdi ise Kazak şirketlerinin dış yatırımı 25 milyar dolara ulaşmış durumda. Biz, petrol gelirlerimizi de bütçeye katmıyoruz. Bu gelirler yatırım bütçesine gidiyor. Sanki petrol ihraç etmiyormuş gibi ekonomimizi güçlendiriyoruz”.
Yuvarlak masa toplantısında katılımcılar Kazakistan Cumhuriyeti’nin 2010 yılında AGİT Başkanlığı’na getirilmesinin önemi üzerinde durmuşlardır. Kazakistan, Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in 2009-2011 yıllarını kapsayan “Avrupa Yolu” adlı devlet programı çok yönlü dış politika temelinde ele alınmıştır.
Bu program ülkenin kalkınmasının önünde duran sorunların çözüme kavuşturulması, Avrupa istikametinde milli önceliklerin hazırlanması, tarih boyunca oluşan bağlantıların güçlendirilmesi, Avrupa entegrasyonu ve kurumsal-hukuki reformların tecrübesine dahil olma, teknoloji, enerji, ulaştırma, ticaret, insani ilişkiler ve yatırım işbirliğinin daha da geliştirilmesi gibi konuların çözüme kavuşturulmasını amaçladığına vurgu yapılmıştır. Programın ana hedefi, Kazakistan Cumhuriyeti’nin ileri gelen Avrupa ülkeleriyle olan ilişkilerini stratejik partnerlik düzeyine çıkarılmasıdır.
Kazakistan’ın en ileri ve en yüksek standartları referans olarak alması bakımından bu programın önemine konuşmacılar dikkat çekmişlerdir. 2 ülke arasındaki iyi ilişkilerin daha da ileri götürülmesi için yapılması gerekenler üzerinde de durulmuştur.
Diğer yandan dünyada yaşanan ekonomik kriz, petrol fiyatlarının düşmesi, Rusya’nın yeniden küresel hamleler yapması Kazakistan’ı çok daha dikkatli olmaya zorladığı hususu dile getirilmiştir. Özellikle ABD’de yeni başkan Obama’nın dünya genelinde ABD’nin “sert” gücünü kullanmayı sınırlandırırken yumuşak gücünü büyük bir ivmeyle devreye sokacağı beklenmektedir. Bu nedenle bölgede Soros ve diğer Batılı sivil toplum kuruluşlarının etkinliğinin artması beklenmelidir. Kazakistan’ın bölgedeki gelişmeleri bu yönden ciddi bir biçimde takip etmesinde zorunluluk olduğuna dikkat çekilmiştir.
Kazakistan’ın jeopolitik temelde çevre ülkeleri olan Özbekistan, Kırgızistan, Çin ve Rusya ile, kültürel ve tarihi ortaklık temelinde Türkiye ve İran ile, küresel ve siyasal ilişkiler temelinde AB ve ABD ile ilişkilerini çok yönlü ve stratejik bir biçimde götürmelidir. Bu ilişkilerde dengenin korunması son derece önemlidir.