Kavram kargaşasındaki Türkiye
Kafamdaki tüm doğrular karma karışık. Yaşadığım 60 yılı hep yanlış yaparak yanlışlara inanarak yaşamışım. Çocuklarıma torunlarıma neyi nasihat edeceğimi şaşırdım. Benim doğrularım herkesin yanlışı. Bütün kavramlar benim bildiğim, bana öğretilenlerin tersi.
İçinde yaşadığımız toplumda katiller namuslulara yol gösterip, yol haritaları çiziyor. Teröristler devlete şart koşuyor. Demek ki insan hayatı önemli değil, birilerini öldürmek doğru olan. Cinayetler işleyenler masum.
Çok sayıda hırsız, sahtekâr, yolsuzluk yapan dolandırıcıyı bizi yönetsinler, daha iyi dolandırsınlar diye seçmişiz. Demek ki çalmak, başkalarını kandırarak dolandırmak doğru ve aranan. Seçilmek için bu meziyetlere (!) sahip olmak yeter.
Müslüman bir ülkede yaşadığımızı söylemişlerdi. Hatta doğduğumda dedem kulağıma ezanla ismimi söylemiş. Bir siyasetçi düşünün ki İsa’dan daha fazla Hıristiyan, Musa’dan daha fazla Musevi. Irak’ta yüz binlerce Müslüman katledilirken gıkları bile çıkmadı. Demek ki din yalnızca bir basamak, vicdan adaleti, dürüstlük falan değil.
Bizlere memleketi ve vatanı sevmek doğru diye öğretilmişti. Vatan topraklarını mukaddes diye biliyorduk. Bu yüzden Anavatan diyorduk. Ama görülüyor ki vatan toprakları satılıyor, sularına, limanlarına kadar. İnsan anasını satar ya da kiralar mı yahu. Bankalar, şirketler, fabrikalar satılmış. Vatan için mücadele edenler toplanıp vatana saldıranlar yerine cezaevine konmuş. Demek ki vatan sevilmez satılırmış.
Demokrasileri, özgürlük diye öğrettiler. Yanlış, külliyen yanlış. Demokrasi, yalnızca bizleri koyun güder gibi yöneten siyasetçinin hakkıymış, kendisi demokrat ya. Özgürlük de onun için asıp kesmek de. Yaptıklarını eleştiren, halkın ağzını korumalara kapattırıp, gazeteci ve memurların işine son verme özgürlüğü var. Halk ve çiftçi milletin efendisidir diye bilirdik, meğer onlar köle, vekilleri efendiymiş.
Türkiye Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından çağ atlatılan geri kalmış bir ülkeden çağdaş bir ülke sınıfına oturtulmuştu. AKP Türkiye’yi yeniden Osmanlı’nın son dönemlerine döndürmek istiyor. Aynı geri kalmış ve satılmışlıklar bizler için geçerli.
Ortada ABD ve AB tarafından onlarca sene önce hazırlanan ve uygulamaya konan Türkiye’nin parçalanma planı var ve yürürlükte. Başka ülkeler tarafından yönetilen ve verilen talimatlar uygulanıyor. Bizimkiler figüran. Daha önce bizim pasaport verdiğimiz bir aşiret reisi söz sahibi. Hani Ermeni olan, Hrant Dink olan koca bir gurup var ya onlar da bu olayı destekliyor. Demek ki Türkiye’nin parçalanması doğru olan.
Başkent Washington’u ziyaret eden bir Türk parlamenter heyet var bugünlerde. Heyet başkanı havanın Mayıs ayından daha iyi olduğunu anlamış dört gün içinde. Ben herhalde geri zekâlıyım, 30 senede anlayamadıklarımı onlar üç gün içinde şıp diye anlayabiliyorlar. Nasıl olmuş da anlamışsa. Herhalde silah satışları açıldı, Ankara’ya atanan büyük elçi Senato’da onaylandı. Ermeni tasarısı çekilmiş ve Federe ve özerk Kürt bölgesi iddiaları ortadan kalkmış. Ama ne hikmetse biz duyamadık, anlayamadık.
Dedim ya benim beş duyum da fasarya. Benim kavramlarım, doğrularım yanlış. Herkes akıntıya kapılmış seyirci olanları seyrediyor. İyi seyirler.