Kavak Yelleri, acı poyraz ve şiir...

Yüreğini, kalemini ve hanımefendiliğini takdir ettiğim bir genç dostum var, adı Özlem Özer. Sakarya Taraklı'ya ata yurduna gitmiş, kavak ağaçlarının altında kavak yellerini hatırlamış ve o yelleri çekmiş kamerasıyla. Facebookta paylaştı bu görüntüleri ve altına da "Başımızda kavak yelleri esiyormuş essin" yazdı. Ben de yorum yaptım altına. O yorumumu sizinle de paylaşacağım, çünkü bu "kavak yelleri" işi, ince bir iştir, üzerinde düşünülecek, konuşulacak bir iştir.

 Buyurunuz işte yorumum:

"'İncecik yolunda çift sıra dost/Kavaklar telli uzun'... Çocukluğumda, tıpkı o türküdeki gibi 'Bayburt'un ince yolunda' giderdik ve yolun iki yanında, çift sıra dost kavaklar vardı telli uzun... Sonra güzergâh değişti, yollar genişledi, o kavaklar kesildi... Bayburt özlemini dile getirdiğim bir şiirime başlarken o kavakları anımsamıştım... Sanırım benim başımda esen ilk kavak yelleri bu dost ve hemşehri yellerdi... Kavak Yelleri... Hep gençlik günleri ile anılır... Başından bu yel esmeyen genç, genç değildir herhalde... Ben Reşat Nuri Güntekin'in o addaki romanı ile de hatırlarım 'Kavak Yelleri' deyimini... Güntekin'in en güzel romanlarından biridir bana göre, Cumhuriyetimizin ilk ve sancılı yıllarını anlatır... Ve o Erzurum Türküsü, Oyun Türküsü, kızlar oynarlar, adı 'Kavağın Türküsü'dür. Denir ki o türkünün bir yerinde: 'Irgalanma kavak seni budaram/Budar budar odun eder sataram'. Kavak ırgalanırsa ne olur? Kavak yelleri eser, eee o da yoldan çıkarır insanı... Kavağı uyarıyor işte bu türkü, ayağını denk al diyor... Kavak yellerinden korkan, kaygılanan, hile sezen insan... Şu insan nasıl bir anlaşılmaz yaratıktır Özlem Hanım?"

Cevap verdi Özlem Hanım, onu da aktarayım ki, kavak yellerinin neleri fısıldadığı tam anlamıyla çıksın ortaya:

"'Kavak Yelleri' ancak bu kadar güzel, derin ve anlamlı dile getirilebilirdi Cazim Bey, çok teşekkür ederim. Gerçekten insan anlaşılmaz bir yaratık. Kavağın yelinden hiç korkulur mu? Deyim olarak anlamı olumsuz yorumlandığı için belki... Ama bence tatlı, muzip bir deyim... Ayrıca kayıttaki gibi göğe uzanan kavakların altında saatlerce otursam izlemeye ve esintisini duymaya doyamam."

Ergün Poyraz, acı esmiş yine...

Son kitabını imzalı olarak gönderdi Ergün Poyraz...

Acı poyraz esmiş yine, Yine mahkemelere dava açılacak, hiçbir şey yapamasalar yine mezarlık temizletecekler bu değerli araştırmacı-yazara... Evet öyle, hapishanede yazdığı "iplikçi" adlı kitabı yüzünden, yaşamakta olduğu Aydın Çakırbeyli köyü mezarlığını 174 saat boyunca temizlemeye mahkûm edilmiş. O da alıp eline süpürgeyi, yapmıştı bu sevaplı işi... Öyle ya, 6 yıllık Silivri mahpusluğunun yanında bu ne ki?

Fakat yılmıyor bu acı poyraz, esmeye, nefesleri kesmeye devam ediyor.

"Aksaray'da İnecek Var" adlı bu son kitabında (Bilgi Yayınevi) haramzadelerin gizlisi, saklısı, ayıpları var yine...

Ergün Poyraz severlere duyuruyorum...

Şiire yer açalım

Son yazdığım şiirlerden zaman zaman örnekler veriyorum, bunu şiirin ciddi bir iş olduğunu vurgulamak için yapıyorum. Bugün de öyle olacak, Türkçe'nin mucizesi olarak değerlendirdiğim "hoyrat" türünden bir şiirimi örnek olarak sunacağım:

Gün demine

Seherin gün demine

Gün vurur, neler düşer

Gönlümün gündemine

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları