Kaset mi, kompleks mi?
Aşağılık kompleksi, son 50 yılda yabacıların da büyük katkısıyla ülkemizde halk arasında yaygınlaştırılan bir duygu. Oysa Mustafa Kemal ulusuna övünme, gurur duyma ve yabancılara tepeden bakmayı öğretmişti. Tarihi böyle olan bir ulusun bu hale getirilmesi çok acı. Bu kompleks denen şey, özgüveni olmayan kişi ve toplumlarda görülüyormuş. Toplum bilimi, aşağılık kompleksinin cahil ve yobaz toplumlarda bulaşıcı hastalık gibi yayıldığını ileri sürüyor.
Örnek mi? Ülkemize gelen yabancıların yanında kendimizi ezik hissetmemiz. Bir dönemler, Amerikalı astsubayların yanında hazır ol duranlar. Bize kebabınız güzel dediklerinde bitmemiz. Onların haberleri, televizyon şovları, yarışma programları, dizilerinin kötü kopyalarını yapar, onlar gibi giyinip, hareketlerini, sözlerini taklit ederiz. Amerikan toplumunun en cahil tabakasının müzik ve dansları bizde yarışma konusu olur. Adına da modernlik deriz.
Sevgili okurlarım, konuyu kaset ve MHP saldırılarına getireceğim. MHP’ye saldıran kasetlerden birine bakabildim, gerisini içim kaldırmadı. Ama teknik olarak şunu söyleyeyim, çok profesyonel bir iş. Kesinkes bizdeki ya da ABD’deki bazı profesyonel istihbaratçı işi. Hiç de amatör değil.
Ne kasetteki kişileri ne de davranışlarını tartışmıyorum, olay açıkça porno ve iğrenç. Burada konuştuğum emekli bazı profesyonel istihbaratçılar, kesinkes taraflardan birinin işbirliği olduğunu ileri sürüyor. Anlamam ve bilemem de. Ama kabul etmek gerekir ki hoş değil.
Bunu hazırlattırıp kullananlara gelince, toplum psikolojisi uzmanı bir arkadaşım, kullananların şantaj kadar yapamadıkları bir iş için bir tür intikam olduğunu söyledi. Ne demek istediğini sordum. Amerikalı uzman arkadaşım bana durumu örneklerle açıkladı.
Bekâr arkadaşlarının zamparalıklarına özenen evli ve eşinden korkan erkeklerin, kendi yapamadıkları için onları eleştirmesi gibi dedi. Mesela bekâr arkadaşlarını tez elden evlendirme çabaları gibi dedi. Daha da yaygınlaştırdı, çocuksuz aileleri eleştiren çok çocuklu aileler, parasız ailelerin paralıları eleştirmesi gibi diye anlattı. Uzman bunda kıskançlığın en büyük itici etken olduğunu ileri sürdü. Yanlış anlamayın bunlar benim değil bir psikolog görüşü.
Şimdilerde iktidarda cahil bir zümre olduğu için ülkemizde çok yaygın. Yanlış anlamayın üniversite bitirmek cehaleti veya kültürsüzlüğü ortadan kaldırmıyor. Bu bir birikim. Cahil zümre eğitimli ve kendisinden kültürlü topluma savaş açmış durumda. Bu mücadele kendilerini eğitip aynı düzeye gelme değil de, vurup alta indirme şeklinde. Ne yazık ki karakterimizde var. ABD’de bir dönem çalıştığım Türklerin yoğun olduğu bir işyerinde de yaşadım bunları. Yaptığım bir dinleyici kamuoyu araştırması çok tutulunca daha iyisini yapma yerine beni karalamayı seçmişlerdi. Başardılar da. Karalama konusunda üstümüze yoktur maşallah.
Simdilerde Türkiye’de yaşanan da ortaya konamayan çözüm yerine karalama kampanyası. Oysa onlar karizmayı çizdirdikleri zaman karşı taraf onlara yüklenmemişti. Attan düştü, arabada kilitli kaldı bayıldı, dünya liderleri arasında gülünç oldu, ama kimse onlarla dalga geçmedi.
Yani özetle bunu iktidar seçim rekabeti olarak kullanıyorsa, demek ki kendilerinin bazı sorunları var. Ama onların yanıldıkları hesap etmedikleri önemli nokta, Türkiye’de halkın milletvekillerini seçmemesi. Milletvekili adayları atanıyor. Halk onları tanımıyor bile. Herkes Genel Başkanlara, parti sembollerine oy veriyor. Ben bu tür çabaların tutmayacağına ve hatta lehlerine bile olabileceğine inanıyorum.