Karapapak fıkraları

Genel Yayın Yönetmenimiz Hayri Köklü Beğ, arada bir fıkra yazmamı istiyor. Onu mu kıracağım, yazarım elbette. Kars’a götüreceğim bugün sizi, Karapapak fıkraları sunacağım.
Umarım beğenirsiniz.
Boşanma nedeni
Durdağı Kişi, arvadı Gülevatın’dan boşanmak üçün dava açmış.
Hâkim:
-Söyle bakalım Durdağı neden boşanmak istiyorsun?
-Ay Mudeyumum Efendi, arvadım Gülevatın üç ildi öyde (evde) ne taparsa (bulursa) üstüme tulluyor (çulluyor, atıyor). A gurban olum, meni bunun elinden kurtar...
Hâkim:
-Peki tamam da, niye üç yıl bekledin, neden daha önce dava etmedin?
Durdağı:
-Möhterem Muddeyumum Efendi, ilk zamannar atdığını tutturammerdi, indi ele alnımın ortasından vurur...
İki ton da kömür verek..
Karapapak, Kars’tan Erzurum’a gider, sobacılar çarşısına düşer yolu, bir tezek sobası görür, hoşuna gider, müşteri olur. Dükkân sahibi dadaşa sorar,
-Bu söve gaçadı
-Helalından iki onluk ver, al götür gardaş!
Karapapak sıkı pazarlık etmeye kararlıdır sorar:
-Maşası da dahaldı mı?
Dadaş
-Ola olsun, sabah siftahıdır olsun.... Diye karşılık verir.
Karapapak gene sorar:
-Peki altının sacı da dahaldı mı?
Dadaş, “Ya sabır” çekip cevaplar:
-Misafirsen babam, ele olsun.
Karapapak kararlıdır pazarlığı sürdürmeye:
-Aya gardaş, 6 tene boru da dahaldı mı?
Dadaş’ın sigortaları atar:
-He g..., üste 2 ton da kömür verek....
Tamaşa’nın tumanı
Tamaşa Nene, oğluna der ki:
-Ay oğul mene bir telis (çuval) bul, tuman (elbise) tikeceyem özüme.
İsteği yerine getirilir. Aradan bir zaman geçer Tamaşa Nene hasta olur, Kars’a doktora götürürler. Doktor bakar kılığına basar kahkahayı.
Tamaşa Nene’nin önünde “Kars Şeker Fabrikası”, sırtında da “Net 50 kg” yazmaktadır.
İslam’ın şartı
Karapapağ’ın biri Sarıkamış ormanlarında ağaç keserken yakalanır orman memurlarına.
Bakım memurlarının ekip başı:
“Bak suçun ağır ama sana bir şans vereceğim, bir sorum var bilirsen, serbest kalacaksın, yoksa şu elimdeki kırılmaz sopa ile dayak yiyeceksin” der.
Soru kolaymış: “İslam’ın şartı kaçtır?”
Fakat Karapapak bir türlü tutturamaz; 20 der dayak yer, 30 der dayak artar, 50 der haşat olur.
“Aya yeter ölürem” der...
Kestiklerini müsadere ederler memurlar, bırakırlar Karapapağı. Eve gelir, eşi sorar:
“Ay kişi, bu nece haldı, ne olub sene?
“Sorma arvat bakım memurları yakaladılar bir soru sordular, bilemedim, zalım oğlu zalımlar bu hala goydular meni.”
“Ay kişi, ne sordular?
“İslam’ın şartı gaçdı”
“E beşdi deyeydin, demedin mi?”
Sinirlendi Karapapak:
“A başın ölsün, 50’ye razı olmadı beş desem cırımımı çıhararlardı menim”
Guş balası kimi dipdiri
30-40 yıl önce Kars’ta, Karapapak bir karı-koca, oğullarını doktora götürdüler. Doktor muayene etti.
“Kuşpalazı... Difteri yani dedi...”
Kadın vaveylayı kopardı. Erkek kızdı:
“Ne gışgırırsan ay Arvad, hekim deyir ki, guş balası kimi dipdiridi, heç bişesi yohdu...”
Gafam şişifti
Sarıkamışlı Karapapak Gazanfer Ellez, askere gidiyordu arkadaşlarıyla, o zamanlar öyle idi, asker elbiselerini giyindirmişlerdi şubede, sülüslerini vermiş trene bindirmişlerdi. Ellez uyuyordu kompartımanda, Sivas dolaylarında. Rahmetli Muzaffer Baydar, kepini çıkardı başından kendi kepini koydu. Biraz sonra uyandı Ellez, Allah Allah yahu kep başına küçük geliyor. Teşhisi koydu hemen:
-Vay melmeket senin... gafam şişifti...

Yazarın Diğer Yazıları