Kamusal alanda Kürtçe, PKK'nın talebidir
"Kürtler, anadilinde kamusal hizmet istiyor."
Bu sözler ne demek ve neden bu konuda Türkiye'ye eksen çizme ihtiyacı duyuluyor?
Tehlikeli bir söylem…
Türkiye'de insanlar;
Farklı kimlikler ve etnik kökenler üzerinden mi kamusal hizmet alıyor?
"Kürtler" olarak "farklılaştırdığınız" bir anlamda "ötekileştirdiğiniz" vatandaşların böyle bir talepleri ne zamandan beri var?
Kürt olduğu için kamusal hizmet alamayan vatandaşlarımız mı var?
Bu ülkenin, dilini, yerini, adını bilmeyen Suriyeli sığınmacılar bile tüm kamu hizmetlerinden eksiksiz bir şekilde yararlanabiliyorken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hangi gerekçeyle "Türk-Kürt" diye sınıflandırılıyor?
Her şey bir yana Türkiye bir milli devlet değil midir?
Hepimizin üzerinde buluştuğu tek bir kimlik yok mudur?
Bunları bile bile kaşımak ne kadar doğru?
PKK'nın açıklamalarına destek vermekten başka bir faaliyetine rastlayamadığımız, bir takım sivil toplum kuruluşlarının jargonunu kullanmak ne anlama geliyor?
Uzayıp giden sorular…
Daha önce de yine İzmir'de, Diyarbakır'ın görevden alınan belediye başkanı için "Amed Belediye Başkanı" ifadesi kullanılmıştı.
Anlaşılan o ki maksatlı bir yöntem, maksatlı bir hareketlilik var.
Farklı siyasi partilerin içinde, farklı STK'ların yönetiminde, iş alanında, kamuda bu gibi girişimlerini görüyoruz.
Bu girişimlerin en tehlikeli olduğu dönem ise devlet kadrolarının iştirakiyle gerçekleştirilen çözüm süreci olmuştu. Çünkü kanun yapıcıların ve kolluk güçlerinin, daha doğru bir ifade ile devletin bizzat içinde olduğu etnik ırkçılık süreci yaşamıştık.
Çözüm süreci diye çıkılan yol, bölücülük faaliyetlerine hız kazandırmış, PKK ise aklanmıştı.
Şimdi bu rezaletlerin hepsi bitti… Tam siyasi olgunluk noktasında yeni söylemler ortaya çıkacak, yeni projeler konuşulacak derken, hiç beklemediğimiz yerden ilginç hamleler geliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugüne kadarki söylemlerinde bu gibi rahatsız eden, bazı yerleri kaşıyan konuşmalarına, açıklama metinlerine, eylemlerine şahit olmadık. Adalet yürüyüşünde, 16 Nisan referandumunda, Cumhurbaşkanlığı ve son yerel seçimlerde bu gibi açıklamalarına şahit olmadık.
O zaman burada başka bir soru işareti ortaya çıkıyor.
Birileri, bulundukları makamlar üzerinden CHP'ye yeni bir dizayn mı vermek istiyor?
***
Türkiye'de Cumhuriyet ilan edilirken bile bu tartışmalar yaşanmadı. Kimse "Kürtler, Zazalar, Lazlar, Çerkesler anadillerinde nasıl kamusal hizmet alacak" diye bir itirazda bulunmadı.
Çünkü, Türklerin kurdukları hiçbir devlette çok dilli bir devlet hizmeti olmadı.
Söylemlerin arka planına biraz indiğimizde karanlık bir tablo ile karşılaşıyoruz.
Bu yöntemler, Kürtçülük faaliyetlerinin belirli girişimler sonucunda popülerleştirildiği Behice Boran'ın Türkiye İşçi Partisi eylemleridir.
Türk siyasetine "Kürt sorunu" ifadesi ilk kez Behice Boran'ın TİP'i ile girmiştir. Sonrasında, Cumhuriyetle kavgalı olan Siyasal İslamcılar da bu söylemleri benimseyince, Kürt kökenli vatandaşların dışında bir süreç geliştirildi.
1980'lerden sonra tırmanan PKK terörünün en büyük amaçlarından birisi de "Anadilde eğitim" olmuştur.
Bu girişimler hiçbir zaman başarıya ulaşmamış olsa da; terörün azmasına, vatandaşlar arasında gerginliklerin oluşmasına neden olduğunu unutmamak gerekiyor.
Behice Boran'ın TİP genel başkanlığı döneminde Türk siyasetine sokulan Kürtçülük faaliyetleri hiçbir zaman karşılık bulmadı.
Eğer bulsaydı, bu yazıyı okuyan birçok kişi "Behice Boran kimdi acaba" diye düşünmez, onun siyasi başarısını hatırlardı.
Dar alan ırkçı siyasete Türkiye'nin karnı tok.
O yüzden gücü eline geçiren, genel merkezler tarafından "atama" usulüyle aday yapılanların Türkiye'nin temel değerlerini hedef alması, hiçbir şartta, hiçbir konumda, hiçbir ortamda kabul edilemeyeceğini bir kez daha hatırlatmak gerekiyor.