Kambiyo sistemine örtülü müdahale
Bizde kambiyo rejimi 1990 yılında değiştirildi ve serbest kambiyo sistemine geçildi. Serbest kambiyo sisteminde yasal yollardan giren ve çıkan yabancı paralar serbest hareket eder ve döviz alım ve satımı denetime tabi değildir. Ayrıca 2001 krizinden sonra da dalgalı kur sistemine geçildi. Türkiye''de 1990 yılına kadar sabit veya kontrollü döviz kuru ve kambiyo sistemleri uygulanmıştı.
AKP''nin ilk yıllarında yüksek reel faiz cazibe yarattı ve Türkiye''ye bol yabancı sermaye girdi. Ne var ki giren yabancı sermaye sıcak para şeklindeydi. Kârlı olan yerli firmaları ve bankaları satın almak için gelen yabancı yatırım sermayesi ve gayrimenkul alımı dışında doğrudan yabancı yatırım sermayesi gelmedi. Bunun nedeni, sıcak paranının ekonomide kırılganlığı artırmasıydı.
Sıcak para kısa vadeli işlemler için Türkiye''ye giren ve girdiği gibi çıkan kısa vadeli yabancı sermayeye deniliyor.
Sıcak para üç şekilde geliyor;
* Portföy yatırımları, borsadan menkul kıymet almaya gelen… Devlet iç borçlanma senetleri almaya gelen sermaye.
* Kısa vadeli sermaye, Türkiye''de yerleşik bankalar veya özel kesimin aldıkları kısa vadeli dış krediler ile yine gelen kısa vadeli mevduat.
* Kaynağı belirsiz olan ve ödemeler bilançosunda net hata ve noksan şeklinde yer alan döviz girişi.
Sıcak para girişi 2012 yılına kadar TL''nin aşırı değer kazanmasına neden oldu.TL aşırı değer kazanınca; sıcak para hem yüksek reel faiz aldı, hem de TL aşırı değer kazandığı için, getirdiği dövizden daha fazla döviz götürdü. Üretim ithalata bağımlı yapı kazandı ve bu nedenle de cari açık artarak devam etti. Sonuçta Türkiye kaynak kaybetti ve potansiyel büyüme imkanlarını tüketti.
Bugünkü krizin temelleri o zaman atıldı.
Aslında sıcak para gelişmekte olan ülkelerde, kırılganlığı ve cari açığı artırdı. Bu nedenle IMF 2012 yılında mutlak serbestlik şeklinde olan kurumsal görüşünü gevşetti ve serbest kambiyo sisteminin krizi tetikleyebileceğini ve bu nedenle sınırlı ve geçici olarak kambiyo sisteminde sınırlama getirilebileceğini açıkladı.
Sonrasında 2022 Mart ayında da, "Sermaye akımları ülkelere büyük boyutlu yararlar getirir. Bu akımları yönetme önlemleri belli koşullarda yararlı olabilir; ama gerekli makro-ekonomik ayarlamanın yerine geçmemelidir." Anlayışını açıkladı. (Detaylı bilgi için;Korkut Boratav, Sol, Sermaye hareketlerinin denetimi: IMF doktrini.)
Türkiye''de serbest kambiyo sistemi değişmedi ve fakat Hükümetin sisteme kapalı ve bozucu müdahaleler yaptı; Bunlar:
* Kur korumalı mevduat hesabı;
* MB nezdinde Döviz mevduat hesapları için daha yüksek karşılık ayrılması;
* Döviz alım satımına vergi uygulanması,
* İhracat gelirlerinin yüzde 40''ının Merkez Bankası''na satılmasının zorunlu tutulması;
* Kurlara kamu bankaları eliyle ucuz döviz sattırıp dolaylı müdahale edilmesi...
Dolaylı müdahaleler piyasa istikrarını bozuyor. Belirsizliği artırıyor. Hem bu müdahaleleri önlemek, hem de sistemi yeniden güvenli ve istikrarlı duruma getirmek için, kambiyo sisteminde ve dalgalı kur sisteminde değişiklik yapılmalıdır.
1. Kambiyo sisteminde, spekülatif sermayenin kontrolü yapılabilir. Vergi koyarak kontrol doğru olmaz ve fakat Merkez Bankası''na düşük oranlı bir karşılık alınabilir. Doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi teşvik edilebilir.
Dalgalı kur sistemi ta baştan beri, teorik gerekçesi olan kur istikrarını sağlayamadı. Çünkü;
* Türkiye''de genel olarak piyasada oligopol ve kartel yapılar var. Piyasada aksak rekabet var. Dalgalı kur politkası için piyasa altyapısı yoktur.
* Yüksek dolarizasyon kurlardaki istikrarı bozdu. Ekonomide kırılganlığı artırdı. Döviz kurunda aşırı oynaklık yarattı ve para ve faiz politikasının etkinliğini düşürdü. Böyle bir piyasa kur istikrarı mümkün değildir.
* Vadeli döviz işlemleri piyasası gelişmediği için, kur belirsizliği ve oynaklığı daha yüksek oldu.
2. Dalgalı kur sitemini de değiştirip, yarı sabit kur sistemine dönmeliyiz.