Kalpsiz Esma’nın insanlık suçları
Görülmemiş “mertlikte” savaşıyorlar! Bir Grandium, bir Tomehawk etkisindeki manşetleri; bir F-117A, bir AV-8B Harrier gücündeki köşeleriyle “katil”, “dikatatör”, “zalim”, Beşar Esad’ı yerle bir ettikten, hezimete uğrattıktan sonra(!), şimdi de zulmünün nesli tükensin diye(!) Esma Esad’ı yerleştirdiler keskin nişancıların hedefine!
Yandaş gazetenin, dev puntolarla atılmış o “Kasap Beşar’ın kalpsiz Esma’sı” başlığı var ya, emin olun Kitty Hawk’tan havalanan bir B-2 Spirit gibi enkaza çevirecek Esma Esad’ın hayatını; sarayının penceresinden kimbilir kaç bin dolara, hangi Avrupa şehrinden satın aldığı ipek beyaz mendilini sallayıp teslim olacak, diz çökecek önünüzde!
Bu kafayla üç vakte kalmaz, bütün Orta Doğu ve dahi Kafkaslar, Balkanlar, Afrika ve Doğu Akdeniz’in tamamı, Adalar Denizi’nden Çin Seddi’ne bütün cihan anlayacaktır sizi “düşman” bellerlerse başlarına neler geleceğini! “Sıfırlayan” komşuluk ilişkileriniz -karısını sevene ibret alacaktır- ve şahlanacaktır yeniden!
Masa başında kazanmak için, Esma Esad’ın “sarayı” na sipariş ettiği avizeleri hatırlatmak şeytanın aklına gelmezdi vallahi! Çünkü adı üstünde “şeytan”... “Gör” derdi:
Garip olan Esma’nın “sarayı” nda “sultanlar” gibi yaşaması mı, yoksa Türkiye’deki emsallerinin “konutlarını” -müzelerdeki eserlere dahi göz dikerek (harcadıkları trilyonlar da cabası)- “saraylaştırmaya” kalkışması mı?
***
İşte “Kalpsiz Esma’nın insanlık suçları” :
1. Suriye yemeklerini sevmiyormuş!
Misafirlerine Arap, Acem tatlarını “Türk mutfağı” diye kakalamaktan daha dürüstçe gelmiyor mu kulağa!
2. Bombalara dayanaklı sığınakta kalıyormuş!
Dünya orduları ailesini nokta hedefine dönüştürmüşken “kamikaze” olmayışı affedilmez tabii!
3. Morali bozulmasın diye bazı gezeteleri okumuyormuş!
Çok ayıp, “beğenmediğini okumamak” da ne demek, madem beğenmiyorsun emret, beğeneceğin şekilde yazsınlar, yazmıyorlarsa koy kapının önüne ekmeklerinden olsunlar; o kadar kankalık yaptınız hiç mi bir şey öğrenmedin, böyle olur “ileri demokrat karısı”.
***
Sizi bilmem ama ben karısı “kafasını şık ve güzel görünmeye takmış” diye savaş ilan edilen lider ne gördüm, ne duydum!
Hayır varsa böyle bir “işgal” gerekçesi söyleyelim deTürkiye’deki - fakirliğin kol gezdiği Somali’ye 12 taşlı pırlantalarla giden, ülkesinde 2 aylık bebekler açlıktan ölürken binlerce dolarlık çanta uğruna alışveriş merkezi kapattıran- emsalleri de tiz bombaya dayanıklı sığınaklar yaptırsınlar kendilerine!
***
Ha bir suç daha: “Oğlunun bir gün devlet başkanı olmasını hayal etmek...”
Hürrem’in Şehzade Mehmet’in tahta geçeceği günü hayal etmesi gibi bir şey; en azından ’Şehzade Mehmet’in katli’gibi bir yol temizliği operasyonu yok sicilinde!
Türkiye’deki emsallerinin çocukları Kasımpaşa Endüstri Meslek Lisesi’nden terk ya; oğlunu yurt dışında okutmayı planlaması da alınmış “kabahatler” dosyasına!
En çok “Annesinin küçük generali” diye “kara propaganda” yapmak üzere koydukları resmi sevdim. Keşke biz de gemicik tepelerinde değil de böyle kamuflajlar içinde görebilseydik küçük Hafız’ın emsalleri!
***
Şaka bir yana;
Önünde Kaddafi ailesinin dehşet verici sonu gibi bir örnek varken bile, ailesini ve ülkesini terk etmeyen, kaçmak yerine - şimdilik- direnen bir kadın görüyorum ben Esma Esad’a baktığımda.
Mevzu bahis “ülkesindeki analar ağlarken hiçbir şey yokmuş gibi yaşaması” ysa eğer;
İğneyi Esma Esad’a batırmadan önce kallavi bir çuvaldız alın elinize ve Esma’nın;
Reyhanlı’da Cumhuriyet tarihinin en kanlı saldırısı yaşandıktan sonra, ülkesinin yasını paylaşmak yerine Beyaz Saray’a misafirliğe giden emsallerine batırın!
Reyhanlı’da kızını, torununu kaybeden analarla kafa bulur gibi daha cenzaeler kaldırılmadan Berkeley’de kızının mezuniyet törenine katılıp, kızı ve torunlarıyla neşe içinde poz verenlere batırın!
Afyonkarahisar’daki cephanelik patlamasından sonra, analar paramparça olmuş evlatlarının lime lime etlerinin taşındığı poşetleri beklerken “naaş” diye Adli Tıp önlerinde, “first lady” lerle “dizi geyiği” yapanlara, o Mehmet’lerin kefenindeki kan kurumadan çarşı çarşı gezip alışverişin dibine vuranlara batırın!
Ki yüzünüz olsun, “kalpsiz” liği ayıplamaya!