Kalın odun seçmenin incelikleri ve...
Seçtirecek olan dedi ki: “Odunu koysam seçerler.”
Seçmiş olan dedi ki: “Odunu koydu, seçtim; ama kalın olanlarını seçtim. Siz kalın odun seçmenin inceliklerini bilir misiniz?”
SİVİL TAKİYE ÖRGÜTÜ
Şerrin kaşarlanmışı, entrikanın körpesi. Bunlar yalancı mumu, bura fitne türbesi. Sivil takiye örgütünü keyfe getirir, oryantal liboşların ritmik kalça darbesi.
BOZ-KURŞÛNÎ-GRİ
On kişiye sordular, dokuzu Türkçe “renk verip” , “boz” ya da “kurşûnî” dediler. Kalan biri, “gri” diye geveledi. Dokuzuna bu kez, “boz” un ya da “kurşûnî” nin onlara neleri hatırlatıp çağrıştırdığını sordular. “Kurşunlu” bir türkü dediler ilkin: “Telgrafın tellerinin rengi kurşûnî/Genç yaşımda atma bana mavzer kurşunu” . Bozlak’larla devam edip Bozulus’tan olduklarını söylediler. Sonra Bozkırı anlattılar yalınca ve halınca. Bozkurt’un ve boz aygırın destanlarımızdaki ayrıksı yerini gösterdiler. Bozburun’dan, Bozcaada’dan söz ettiler.
Gri diyene çevrilmişti artık gözler. Bozarmıştı yüzü, bozuktu. Bozuntuya vermiyordu yine de. Savunmak istiyordu “gri” sini. Dinleyelim gerisini: “Avrupalı’dır” bu gri her şeyden önce. Bu, onun üstün olması için yeterli sebep. Sizin boz’unuz, kurşûnî’niz ile rekabetine gelince: gri daha garip, bir alışsın ülkemize, bakın o zaman grili nice deyimler ve öyküler olacak. Boz’un bütün kozlarını elinden alacak, kurşûnî’nin kurşunu bitecek.
Bozlar “bozuladı” bu sözlere, kurşûnîler kurşun yağmuruna tuttular, geri püskürttüler emperyalizmin gri’sini.
AĞIZLAR
Karanlık gecelerde yalım yalım namlu ağzı. Vuran ağız, vurup vurup duran ağız, susan ağız. Sustuğunda ya sevindiren, ya azdıran ağız; yalım yalım olduğunda caydıran, yıldıran, kıyan ağız.
İt ağzı var dinlenmez, kurt ağzı var gemlenmez. El ağzı var, torba değil büzülmez.
Uğursuzun şom ağzı, siyasetçinin kalabalık ağzı. Zıvanadan çıkanın bozuk, çileden çıkanın bayramlık ağzı. Bir türlü zapturapt altına alamadığımız sokak ağzı. Bir türlü başarılı olamadığımız kale ağzı. Sözün dirhemle çıktığı resmi ağızlar, özel biçemle çıktığı diplomatik ağızlar. İçtenliksizliğin ağzı, yarım ağız.
Ve çok sevdiğim iki ağız; âşıklamada Sümmanî ağzı, renklerde yavruağzı.
CENNETİN KÜTÜPHANESİ
Cehennemine koymazsın umarım. Cennetine koyduğunda ise, ne huri isterim, ne gılman, ne de öyle bol nimet. Cennetin -varsa- kütüphanesine ko beni, -yoksa- bir kütüphane yarat benim için.
DUA
İlimizi, dilimizi, dölümüzü, ölümüzü ve malımızı koru Allah’ım!
DAĞ’IN YÜKSEKLİĞİ DENİZE GÖRE... TIPKI...
Kendi yüceliklerine itibar edilmez, denize göre belirlenir dağların yükseklikleri. Tıpkı kimi insanlar gibi...
İT DÜŞMÜŞ HALAT KALMIŞ
“TSE Kocaeli İthalat Temsilciliği” yazardı o ışıklı levhaya, geçen gün baktım İthalat’ın “İt” i düşmüş “halat” ı kalmış. Bir de patlayan ulusal ithalatımızın it’i düşüp halatı elimize geçse ne iyi olur.
SÖZCÜKLERİNİN SONU LÂZIMLIK
“Lâzım” la bitiriyor her tümcenin sonunu. Yani “lâzımlık” tır sözcüklerinin sonu.