Kalıcı olan kurumlardır
Korku imparatorluğunun karabasan gibi çöktüğü karanlık günlerde Silivri hattına gidip gelirken sıkça görüşüyorduk Nihat Genç ile.. Haksızlıklara karşı sesimizi yükseltecek TV projeleri uçuyordu havada. Ama yatırımcılar bir türlü cesaret edemiyordu. Ne de olsa muhalif televizyonların sahipleri Tuncay Özkan, Mehmet Haberal, Doğu Perinçek ve Mustafa Özbek kumpasla tutuklanarak Ergenekon çuvalına atılmıştı. CHP’de parti içi çekişmeler yüzünden Halk Tv kapanmış, borçları yüzünden icra üstüne icra yağıyordu. Nihat Ağabey kendisine Halk Tv için teklif geldiğini haftada 2 gün program yapmayı kabul ettiğini ve kendisiyle beraber çalışmamı istedi. Hiç düşünmeden kabul ettim. Kapanmış, kimsenin seyretmediği bu kanalda işimiz zordu ama başladık programa. Kar kıyamet demeden, bir kuruş talep etmeden çıkıp veryansın ettik. Her hafta ısrarla Silivri’yi konuştuk. Ergenekon ve Balyoz tertiplerini anlattık. İsmini zikretmeye bile değmeyen bazı yöneticiler, “İyi de burayı Balyoz ve Ergenekon Cephesi haline dönüştürüyorsunuz” eleştirileri getirmeye başladılar. Sessiz kalmayı tercih ettik çünkü içeridekilerin sesini başka türlü duyuramazdık. Bu sırada tüm yöneticileri hapse tıkılmış olan Ulusal Kanal’da da aynı minvalda programa başladık. Nihat Genç’e dişini geçiremeyeceğini bilenler bana “Hem Halk Tv, hem Ulusal Kanal olmaz. Ulusal’ı bırakın” telkinleri ile kulağımıza kar suyu kaçırmaya kalkışıyordu. Genç “Ulusal Kanal’ın mücadelesi ortada, kadroları hapiste. Onların haklı mücadelesine omuz vermek onurdur.. Biz bu onuru taşıyacağız. Hapisten çıkana kadar arkadaşlarımıza destek vereceğiz” diyerek kestirip attı. Defalarca yayın günü ve saati değiştirildi. Olağanüstü sabır sergiledi. “Aman televizyona zarar gelmesin.. Bir değil en az 10 kanalımız olmalı” diyerek haksızlıkları sineye çekti. Yazılarındaki adam değildi sanki gün geçtikçe şaşırtıyordu beni. “Şu dönemde olayları şahsileştirmek bize yakışmaz. Adımızı kapris yapıyora çıkartırlar. Her şeyi halka havale edeceğiz. Günün birinde gerçekler ortaya çıkar” sözleri ile sabır abidesi haline dönüşmüştü. Yerel seçimlerde Mustafa Sarıgül formülüne karşı çıktı. Yayınları kesildi, gece yarılarına atıldı konuşmaları. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İhsanoğlu seçeneğinin tutmayacağını ön gördü. “Biraz ara verelim” dediler kabullendi. Seçim sonuçlarında CHP yönetimini eleştirince “Alo Fatih” hattı devreye girdi. Sonunda Nihat Genç’in de programını kaldırdılar. Şaban Sevinç’in yüzüne karşı tebliğ etmesine kadar sesini çıkarmayan Nihat Genç Odatv’de “Nihat Genç’ten Halk TV’ye yanıt var” röportajı ile gerçekleri haykırmak zorunda kaldı. Nihat Genç ve onurlu yazarlar için bu kovulma hadisesi ne ilk ne de son olacak. Genç yıllarca, SKYTürk’te en çok seyredilen programlara imza atmıştı. AKP hükümeti SKYTürk’e vergi cezası yağdırınca Avrasya Tv’ye geçmişti. Türkiye’nin en çok seyredilen kanalı haline gelen ART Ergenekon tertibi ile çökertilince Tuncay Özkan’ın Kanal Biz’ine geçmişti ki Özkan de içeri tıkıldı. Susmadı Odatv’de yazdı. Yılmadı Halk Tv’de konuştu. Direnişe destek için Ulusal Kanal’da haykırdı. Çizgisinden zerre kadar taviz vermedi. Halk Tv’de Taraf yazarlarına,Cengiz Çandar, Hasan Cemal gibi neo liberallere kapı aralanmasını bile sineye çekti. Ama yanlışları söylemeden geri durmadı. İnsanlar gelip geçicidir. Kalıcı olan kurumlardır. Günün birinde oraların yöneticileri de gidecek, tarih hükmünü verecek.