Kalaycı Mehmet çekmişti dişimi

“Son zamanlarda romanda Namık Doymuş, hikâyelerde Cazim Gürbüz’ün keşfi beni sonsuz mutlu etti. Ayakları yurdumda, aklı yurdumdan, dertleri yurduma dair iki yazar. (...) Köy Enstitüsü mezunlarını çık, bizde hikâyeci pek yoktur. Olanlar da fantastiktir. Gerçek yaşamı taşımazlar hikâyelerine.
Ne olur Erzurum yöresini yazmaya devam edin. Çok güzel dil yakalamışsınız. Okurken hikâyeye karışıyor insan.
Nazım’ın Hazer’i tanımı gibi Erzurum zalımlarının tanımları. Tam ordan-oralardan halk olduk, beğenen olur beğenmeyen olur. Siz yazın, tarihe not düşün, gerçek tarihimiz, antropolojimizi bunların üzerine kuracaklar.”
Esenyurt’un eski Belediye Başkanı Sayın Gürbüz Çapan, Silivri Cezaevi’nden birkaç yıl önce yazdığı mektupta bunları diyordu. Çapan’ın bu dedikleri ivme kazandırdı çalışmalarıma, yeni öyküler çıktı. Bugün bunlardan birini sunacağım sizlere.
“Sümmanî ‘Narman kazasında bir gelin gördüm/Aklımı fikrimi hep ona verdim’ der ya, Narman Kazası bana ‘o gelini’ değil, ilginç tipleri anımsatır genellikle.
Kalaycı Mehmet’tir bunların başta geleni.
Üniversite öğrencisi olduğum yıllar, Narman kazasında, yaz tatilinde, dişim ağrımaya başladı. İlaç fayda etmedi. Çektirip kurtulmak gerek. Dişçi sordum. ’Yok’dediler. Narman Kazasında diş işlerine Kalaycı Mehmet bakarmış.
Çaresiz gideceğim, öyle ağrıyor ki, kerpeten bulsam kendim çekerim.
Vardık Kalaycı Mehmet’in pınar başındaki dükkânına. Söyledim derdimi. Kalaycı Mehmet, ters ters baktı yüzüme ’Allah sonunda seni elime düşürdü’dedi. Bir şey anlamadım ’Nasıl yani Mehmet Abi?’diye soracak oldum. ’Aklan gelsin, ey düşün, diyirdin ya ’Hey Menderes, behey teres’...’
Haa tamam şimdi anladım. 27 Mayıs İhtilali olmuş, teyzem ebe Narman’da, yaz tatilinde onlardayım, uçaklar getirip gazeteler atıyorlar, biz çocuklar gidip onları toplayıp okuyoruz. Oradan bir şiir düşmüş dilime ‘Hey Menderes/Behey teres/Yeter dedik anlamadın’. Gider Kalaycı Mehmet’in dükkânının önünde okurmuşum bu şiiri, Kalaycı Mehmet, Demokrat Partili, içi kan ağlıyormuş, kalaylıyormuş içinden, tokatlamak istiyormuş beni, içeri atarlar diye korkuyormuş. Şimdi eline düşmüşüm, öcünü alacakmış.
Yere bir teneke parçası serdi, ’Çök bunun üstüne, senin kimin üniversiteli adamın ..ötüne layıh degül ama neydah, gatlanacahsan ’dedi. Oturdum. Raftan bir kerpeten aldı, özel olarak yapmış, ağza kolay girsin diye orak gibi eğik. Arkadan yaklaştı, soktu ağzıma kerpeteni. Morfin mi? Yahu morfın ne arar Kalaycı Mehmet’te, lehim var onda, o da bana yaramaz.
Kolayca çıktı dişim, eli hafifmiş. ‘Gah get, pungarda yayla suyiyinan çalhala ağzın’ dedi. Öyle yaptım. Dükkâna döndüm ‘Usta borcum...’ dedim. ‘Borcun yohtur, bir daha sen sen ol, Menderes’e teres deme, bütün dişlerin ağzan tökerem, ona göre’dedi gülerek ve ekledi ‘Sen dua et, dişin kolay çıhtı, Pırtanoslu Necmettin kimi olaydı, seni bağırttıraydım, göreydin.’
Pırtanoslu Necmettin’ın dişini nasıl çektiğini de anlattı. Sandalyeye oturtmuş o yörenin en ünlü CHP’lisi Pırtanoslu Necmettin’i, iki kişi birer koluna yapışmışlar, bir kişi de takviye olarak arkadan sarılmış. Kalaycı Mehmet sokmuş kerpeteni ağzına, o çekmiş, adamlar tutmuş, pınarın çevresinde üç tur atmışlar, dördüncüde diş çıkmış. ‘Necmettin de halk partilidür ya, o bögürduhça içim yağ bağlirdi’ diyerek anlatımlarına siyasal içerik katıp renklendiriyordu Kalaycı Mehmet.”

Yazarın Diğer Yazıları