Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Kahraman gazileri ve yaptıklarını unutmak!

Büyük milletlerin büyük evlatları da olması gerekir. Nesillerinin yaptığı fedakârlıklar toplumlara onur, gurur ve güven verir. Her şart altında, gerektiğinde aralarından büyük kahramanlar çıkaran bir millet olduğu için Türk milleti, büyük bir millettir. Kahramanlarını yüzüstü bırakan, onlara karşı ilgisiz davranan ve onları kaderiyle baş başa bırakan uluslar, gerektiğinde kendileri için kahramanlık yapacak evlat bulmakta zorlanırlar.
Güneydoğuda pimi çekilmiş el bombasının üzerine, vücudunu paramparça olma pahasına siper eden asker için, “kahraman” tabirinden başka hangi kavram kullanılabilir ki?
Kutsal vatan toprağı için elini, ayağını, gözünü ve hayatını “vatan sağ olsun” diyerek feda edenler için ne söylense azdır.
Kahraman vatan evlatlarının tevazuunu saygıyla karşılayalım ama, onların kıymetlerini ve yaptıklarını da unutmayalım.
Şehitler ve gaziler vatanın bağımsızlığı, milletin ve devletin bekası için bedeninden ve yaşamından fedakârlık yapan insanlardır. Onlar vatan ve bayrak için ölür, ya da sakat kalırlar.
Geride bıraktıkları ise, uğruna hayatlarını feda ettikleri, asil milletine emanet ettikleri hatıralardır.
Onların emanetlerine sahip çıkmak, her vicdanı olan yurttaş için öncelikli görevdir. Elbette milletin ve devletin kendisini var eden bu evlatlarını görmezlikten gelmesi beklenemez!
Son yıllarda tarih, din, milliyet ve vatan şuuruna yönelik küresel saldırılar şehit ve gazilik olgusunun yıpranmasına neden olmuştur. Milliyet özürlü yetkililerin şehit ve gazilik kavramının yıpratılmasına destek vermeleri, durumu giderek vahim bir boyuta indirgemiştir.
Bir televizyon programında Güneydoğu gazisinin anlattıkları, insanı derinden sarsacak kadar etkili olmuştur. Vücudunun parçalanması pahasına arkadaşlarını koruyan Mehmetçiğin hikâyesini, belki de birçokları ilk kez duymuşlardır. Bu vatan evladı üstelik “Ben büyük bir şey yapmadım. Yalnızca görevimi yaptım. Kim olsa benim gibi aynı şeyi yapardı” demişti. Bir başkası kopan ayağını kucağına alarak zirvede beklerken, kendisini değil onu almaya gelen helikopter pilotunu gerçek kahraman olarak ilan ediyor!
Yaşayan kahraman gazilerin inanılmaz hikayeleri var. Onları kimseler duymasın diye özel gayret gösteriliyor. Yalnız kahramanlar değil, kahramanlıkları da unutulmaya terk ediliyor. Türk gençliğinin örnek alabilecekleri kahramanları ve onların yaptığı kahramanlıklar adeta kıskanılmaktadır. İnsan hakları hasar görür, liberaller üzülür, demokratikliğe zarar gelir, ABD efkârlanır diye şehit ve gazilik kavramlarının, okul müfredatlarında yer almasına karşı çıkan yetkililer olmuştur.
Milli bilinç zayıflığı, tarih ve coğrafya cahilliği, bir milletin istiklal ve istikbali için yapılan fedakârlıkların görmezlikten gelinmesine neden olmaktadır. Uzak tarihi bırakın, yakın tarihimizde Kore’de, Kıbrıs’ta ve günümüzde de teröre karşı dağlarda savaş veren adsız kahramanların gösterdiği kahramanlıklar, film yapımcıları ve tiyatrocular tarafından hep görmezlikten gelinmiştir.
Bu mücadeleyi verirken ölenler hatıralarını toprağa götürmüş, kalanlar da mütevazı yaşantıları içinde, yaşadıklarıyla unutulmaya terk edilmişlerdir.
Bu unutma ve unutulma, Türk milletinin tarih yapmaya, tarih yazmaktan daha meraklı olmasından kaynaklanmaktadır. Türk milleti tarih yaparken, evlatlarını yazarken de yabancıları görevlendirir. Yerlilerden daha çok yabancıların Türk tarihini yazması bu gerçeğin sonucudur.
Kahraman Mehmetçiğin verdiği efsanevi mücadele gerçek bir sinema ve tiyatro eserinin konusu olmazken, bu ülkenin tiyatro ve sinema salonları, bölücülüğe çanak tutan yapımlarla, ağzına kadar dolu olabiliyor.
Bölücülükle, ihanetle, hainlikle, gafletle ve dalaletle mücadele yalnız silahla yapılmaz!
Bölücülükle mücadele; kültürün, medyanın ve sanatın konusu haline getirildiğinde, ihanet yenilmiş olacaktır! Bunun yolu da kültür, sanat ve medyanın bölücülüğün hizmetinden çıkarılmasından geçmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları