Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Kafkaslar'da kan!..

Kafkaslar’da uzun süredir kaynamakta olan düdüklü tencere gecikmeli olarak patladı. Ancak Osetya’daki çatışmalar genişleyerek Abhazya’ya yayılacak. Bölgeyi takip eden uluslar arası gözlemcilerle benim gibi meraklılar ilk kıvılcımın Abhazya’da çakılacağını zannederken, Osetya’da ki ateş bütün Kafkasları etkileyecek gibi görünüyor.

Dünya kamuoyunda “Gürcüstan ledire Şakaşvili’nin kumarı” olarak değerlendirilen olay, turuncu devrim ile işbaşına gelen yönetimin aslında “yalnız” olmadığınında vurgusu olarak nitelendirilmeli. ABD’de eğitilerek Soros destekli turuncu darbe ile ülke yönetimini ele geçiren Şaaşvili’nin, NATO’ya girme gayretlerinin yanında Kafkaslar’da ABD’ye üs oluşturma girişimleri başta Rusya olmak üzere bölgedeki diğer ülkelerce endişe ile yakından takip ediliyordu.
Soykırımı andıran Rus-Çeçen çatışmalarının halen devam ettiği biliniyor.
Çeçenistan’daki mücahit gruplardan bazıları özgürlük mücadelesi yerine uluslar arası istihbarat kuruluşlarının kontrolüne ne yazık ki girmiş durumda. Dudayev’in şehadetinden sonraki dönemde liderlerin birer birer suikastlerle ortadan kaldırılması direnişin kırılmasıyla beraber kontrolden çıkmasına da sebep olmuştu.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişlerinin basiretsizliği yüzünden tarihi anlaşmalara rağmen Acaristan’daki vaziyeti de hatırlatmak istiyorum. Türk sınırının hemen yanındaki Acara’da vaziyet almak yerine Gürcü yönetiminin telkinleri ile Acaristan’daki Türk yanlısı yönetimin görevden uzaklaştırılması diplomatik nezaket değil mağlubiyetin ta kendisiydi.

Ermenistan’ın sadece Dağlık Karabağ’ı değil Azerbaycan topraklarının yüzde 20 sini de işgali yıllardır “de facto” haline gelişi halen seyrediliyor. Sorunun çözümü yerine ötelenerek Ermenilere zaman kazandırıldığı bilinmesine rağmen Türkiye’nin vaziyet alamaması bölgedeki gücünü azaltmış oldu.

Denge politikası adına Gürcüstan ile yapılan Savunma işbirliği Anlaşması’nın başta Abhazya olmak üzere bu ülkedeki sorunlu bölgelerde rahatsızlık yarattığı biliniyor.

Sadece Türkiye’nin değil bölgede hesabı olan diğer ülkelerinde görmezden geldiği “Borçalı Türkleri” Gürcü yönetimin ağır baskısı altında. Nüfusu 600 bini geçen Borcalı Türkleri’ne kültürel ve ekonomik yaptırım uygulanırken, Borçalı’ların Osetya ve Abhazya gibi ayrılıkçı olmadığı da tüm dünya tarafından bilinir. Ancak tıpkı Irak’taki Türkmenler gibi ülkenin bütünlüğünden yana oldukları için sesleri duyulmaz, hakları savunulmaz...

Kafkaslar’daki durumu bu vesile ile özetlerken, arkasında Amerikan gücü olduğunu zanneden Mihail Şakaşvili’nin Rusya’ya karşı savaş ilan etmesinin ne kadar gerçekçi olduğunu ibretle izleyeceğiz.

Amerikan’ın desteği ile bağımsızlığını ilen eden Kosova konusunda aylar önce uyarıda bulunan Putin’in “Rusya’nın arka bahçesi” olan Kafkaslar’da geri adım atmayacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Kosova’nın rovanşı olarak Osetya’yı görmek diplomatik açıdan nasıl açıklanır bilemem ama ABD’nin Gürcüstan’ın arkasında beklenildiği gibi sağlam durabileceğini hiç zannetmiyorum. ABD yönetimi Kasım ayında yeni başkanını seçmekle meşgulken, Afganistan ve Irak işgalinden sonra Gürcüstan’a müdahale etme şansı yok. Ancak Rusya’yı ateşkese ikna etmeye çalışarak, Gürcü yönetimine “yalnız değilsin” mesajı verecektir. Bu diplomatik girişimin Putin gibi demir yumruğu yumuşatabileceğine inanmak iyimserlikten öte Putin’i tanımamak anlamına gelecektir.

Ateş çemberindeki Kafkaslar’da Türkiye’nin bu krizde seyirci kalıp kalmayacağına dair sorulara gelince. BOP’un eşbaşkanlığı ile övünen mevcut hükümetin, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın oluşturduğu sıcak ilişkileri Rusya’ya rağmen sürdürebilmesi zor. Ancak tarihi bir fırsatı da gözardı etmemek lazım.

Türkiye’nin her yönden “kapsama alanı” olan Kafkaslar’da itibarını yükseltebilmek için sadece Azerbaycan-Ermenistan ve Gürcüstan yönetimleri ile değil, Rusya ve ABD yi de kalıcı çözüme zorlayacak alternatif formülleri masaya sürebilir. Dünya barışına son derece önemli katkı sağlayabilecek stratejik planı dışişlerinin papyonlu diplomatları ancak dünya barışının teminatı olan Türk askerinin katkılarıyla başarabilir.
Bizden söylemesi...

Yazarın Diğer Yazıları