İzmir yolunda...
Domatese “domat”derler evet, çekirdeğe “çiğdem”, simide “gevrek”!
Değişiktir söyleyişleri...
Ama bir şey daha var bu şehrin kimliğini belirleyici:
Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana, hatta daha öncesinden; “düşman”ın ayağı Anadolu toprağına değdiği andan itibaren “değiştirilmesi teklif dahi edilemez”sayıp, uğruna “milli mücadele” verdiği değerleri:
Vatan “vatan”dır İzmir’de!
Millet “millet”.
Bayrak “bayrak”!
Kolay değildir burada “teröriste teslimiyet”i “barış”diye yutturmak!
***
Boyoz, kumru, yengen hepsi şahane de...
“Zeybek”tir İzmir bir de; “efe” dir;
Cesur, mert, yiğit, özü sözü bir!
Adı “ateşkes”olan, sözüm ona “savaş”ı bitirmek, “barış”ı getirmek için imzalanan “işgal vizesi”yle orduları dağıtılmış bir milletin, Güney Cephesi’ndeki dikilişten sonra ilk örgütlü direnişidir İzmir; Kuvayı Milliye’dir!
Bu yüzden bugünlerin;
40 bin insanımızın canını almış PKK’ya karşı, “barış” adı altında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “ateş kestirilen” tam da bugünlerin, “aslında ne anlama geldiğini” en iyi bu şehir bilir!
TBMM’yi Kandil’deki katiller sürüsüne tahsis edebilmek uğruna; yıllarca kelle koltukta dağlarda savaşmış kahramanlara, TSK’nın “geleceği” demek olan pırıl pırıl-gencecik subaylara; Silivri’de, Hasdal’da, Maltepe’de, Sincan’da, Mamak’ta, Şirinyer’de reva görülen zulme baktığında; İzmirlinin gözünde 15 Mayıs 1919 günü işgalci Yunan askerleri tarafından tekmelenen Ali Nadir Paşa belirir!
***
Kurtuluş Savaşı’nı kazandıran Türk Ordusu’nun temelidir İzmir; “kuzunlu başlığı”yla, “kabalağı”yla, sırmalı cepkeni, “çakşır menevreği”yle “Mustafa Kemal’in askeri”dir;
Çeker “kara çizme”lerini, alır “yatağan”ı, “kubur”u eline; koşar cepheye!
Bu yüzden bugünlerin;
Tarihin akışını, “Vatan sana canım feda ve fakat onurumla, dimdik ayakta yaşamayı da başaracağım ben senin uğruna” diye haykırabilenlerin değiştireceği günler olduğunu bilir bu şehir.
Bilir ki, bugün Gündoğdu Meydanı “Batı Cephesi”dir!
***
Hürriyet aşkıdır İzmir!
İşbirlikçi bir hükümetin “Türk Milletinin kendi bayrağı altında yaşama hakkını ve bağımsızlığını” elinden almaya dönük hiçbir “kanunsuz emri”ni yerine getirmemiştir!
Bu yüzden bugünlerin,
Yeniden “bayraklaşmayı” gerektirdiğini bilir;
Ege’yi, bir uçtan bir uca, 93 yıldır yere düşürmediği, kirletmediği, lekeletmediği, şehitlerinin, gazilerinin, dedelerinin, efelerinin emaneti olan “bayrağıyla” bezeyecektir;
Şüphem yok, İzmir’in dağlarını bugün “kırmızı-beyaz” çiçekler süsleyecektir!
***
En önemlisi ne biliyor musunuz;
“Millet”tir İzmir;
Mursallı İsmail Efe’dir, Yüzbaşı Tahir Bey’dir, Ali Efe’dir, Gökçen Hüseyin Efe’dir, Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin’dir, Başçavuş Sezai’dir, Yüzbaşı Tahir Bey, Doktor Mustafa, Teğmen Ahmet Şükrü, Çolak Ahmet Efe ve kızanlarıdır!
Askeri, sivili, zengini, fakiri, köylüsü, yalı sakini, çiftçisi, memuruyla tek vücut; ayrısız, gayrısız, bir ve bütün olmaktır!
Ve evet Türk’tür İzmir;
Bu yüzden “gaflet, dalalet ve ihanet içindeki iktidar sahipleri” bu şehre karşı çaresizdir; “ırkçı”, “faşist”, “gavur”, “ilkel”, “sümüklü” hatta isterseler bir de “kelle” desinler...
Kaderimizi, Derviş Mehmet, Manifaturacı Osman, Hafız Cemal gibi, “dini” bu milletin bağrına saplamak üzere “zehirli bir hançer”e dönüştürmeye çalışanların, “İngiliz sömürgesi olmaya” razı sözde şeyhlerin, şıhların iki dudağının arasına mahkum etmemek için genç bedenini siper etmiş Şehit Kubilay’ın “kelle”sidir İzmir; ondan dökülen her bir damla kan; muhtaç olduğumuz kudrettir ve bugün damarlarımızda gezinmektedir!
***
Anladığınız gibi İzmir’deyim bugün... MHP’nin “bayrak” mitingindeyim.
“Meslek” icabı değil sadece, bu benim için aynı zamanda bir “görev” de...
Çünkü aynı zamanda Hasan Tahsin’dir İzmir!
Ve çünkü Kurtuluş Savaşı’nın kollarından biri de Hakimiyet-i Milliye’dir!
Hasan Tahsin ve arkadaşlarının “Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi” 1919’da nasıl “Ey bedbaht Türk!.. Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık Meydanındadır. Oraya yüz binlerle toplan.. Orada zengin, yoksul, bilgin, cahil yok. Fakat Yunan egemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma!.. Binlerle, yüz binlerle Maşatlık’a koş. Ve Milli Kurul’un buyruğuna uy..” dediyse;
Bugün de bu ülkenin sürüklendiği yeri gören gazeteciler “Ey bedbaht Türk!.. PKK hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Gündoğdu Meydanı’ndadır. Oraya yüz binlerle toplan. Orada zengin, yoksul, bilgin, cahil yok. Fakat terör örgütünün gemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma!..” diyebilmelidir.
Korkmadan...
Çünkü “mesele” sağı, solu, önü, arkası olmayan “memleket meselesi”dir!