İstilâ altında bir Ramazan daha!

Her şeyden önce, Ramazan, “bereketi” ni daima yanında taşıyor, getiriyor.
Fakir fukaranın bile yüzü gülüyor, iftar çadırları doluyor, mahyalardaki “güzel sözler”, “vecizeler’’ve “ayetler” gökyüzünü anlamlandırıyor. Gerçekten de, birbirinden anlamlı ve değerli sözler, benliğimizde adeta “derin” izler bırakıyor.
Bu arada, her Cuma cep telefonlarımıza düşen mesajlar bile daha anlamlanıyor. Hazreti Ömer’e ait olduğu kabul edilen “İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız” sözü bu yıl da yineleniyor.
Hele Ramazan-ı Şerif’te, böylesi anlamlı sözler, vecizeler, hadisler ve ayetler, bambaşka bir “tat”, bir “ziyafet” veriyor. Söz “tat”tan, “ziyafet”ten açılmışken, belirtmek gerekirse, “Ramazan-ı Şerif”lerin bir başka güzel yanını da “toplu iftarlar” oluşturuyor. Kimi iftar çadırlarında, kimi evindeki mütevazı sofrasında, kimi de lüks otel veya mekânlarda verilen iftarların gerçekten de tadına varılmıyor. Eski ramazanların özlemini çekenler belki “haklı” olmakla beraber, yaşanan mübarek günlerin “lezzeti” ve “bereketi” bol oluyor.
Öte yandan, ne yazık ki, İslam ülkelerinden bazıları ya “istilâ altında” ya da yok olma tehdidiyle ile bir ramazan daha geçiriyor! Afganistan’ın yanı sıra, demokrasi getirme gerekçesi ile Irak’tan bir türlü çıkmayan ABD ne yazık ki, ülkeyi bir “iç savaş” tehlikesinden uzaklaştıramıyor. Irak’ı tehdit eden iç savaş ihtimalinin boyutu o kadar ” hassas” ki, “mezhep” çatışmasına da dayanıyor. Oysa, belki de dünyada en fazla “mezhep” duyarlılığı, asırlardan beri Irak’ta yaşanıyor. Kerbela faciasından sonra, aralıklarla meydana gelen ” mezhep” çatışmalarında binlerce kişinin can verdiği, acıyla hatırlanıyor.
Etnik ve mezhep ayrılıklarının kasıp kavurduğu Irak’ta her olaydan sonra Kürtler’in ekmeğine yağ sürülüyor.
Irak’ın kuzeyinde hakimiyeti eline geçiren Kürt oluşum, petrol gelirlerinin de büyük bir kısmını “gasp” ediyor. ABD ve müttefiklerinin dümen suyundan giden Kürt oluşumu, “mezhep” kavgalarından fazla etkilenmiyor. Ne var ki, Kürt oluşumu her an ABD tarafından “vurucu güç” olarak kullanılma emrivakisiyle “tedirgin” oluyor. Nereden bakılırsa bakılsın, komşumuz Irak’taki yangının bölgeyi sarması tehlikesi de görünüyor. Gelişmeler her şeye rağmen ABD’nin yanlış politikasını adeta sergiliyor.
Nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin, eğer Irak’ta, Suriye ve Libya’da olayların önüne barışçı bir biçimde geçilemezse, bölgemizi de zor günler bekliyor. ABD, yönetimi bölgeyi tamamen Şiiler’in hâkimiyetine veya tehdidine bırakmak istemiyor. Bu “tehlikeli” süreç ise, ABD’nin tasarladığı, İran’a askeri müdahaleyi bile “olumsuz” yönde etkileyecek duyarlılıkları beraberinde getiriyor. Irak’ta olayların önüne geçilememesi ihtimali, en çok ABD’nin bölgedeki durumunu zora sokuyor. Bu arada, Sudan’ın ikiye bölünmesine, en azından Müslüman dünyası yavaş yavaş uyanırken, Libya’da da, böylesine dramatik bir parçalanma bekleniyor. Anlaşılan daha çok ramazanlar, bayramlar, yabancı güçlerin gölgesi altında kutlanmayı veya yaşanmayı bekliyor.
Bu kargaşalı dünyada Ramazan-ı Şerif’in bütün insanlığa, hayırlara vesile olmasını da dilemek gerekiyor. Nice Ramazan-ı Şeriflere...

Yazarın Diğer Yazıları