Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

İstanbul'dan Ahmedinecad geçti!

Sairin bir taşına bütün Acem mülkünün feda olsun dediği, pahası olmayan şehir İstanbul’dan Acem Şahı geçti. Trafik çilesi, ABD baskısı, enerji, görüşmeler derken İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın gezisi sona erdi. Biz yazımızda tarihi olduğu söylenen Ahmedinecad’ın gezisindeki birkaç ayrıntıya değineceğiz. Birinci ayrıntı İran Cumhurbaşkanı’nın Anıtkabir’i ziyaret zorunluluğu nedeniyle Türkiye ziyaretinin yerini ve biçimini değiştirmiş olmasıydı. Bu durum hem şık düşmedi, hem de çocukçaydı. Ancak bu durumun sorumlusu İran Cumhurbaşkanı değil olayı “ayrıntı” olarak niteleyen Türkiye Cumhuriyeti yetkilileridir.

Arka saflarda cuma namazı!
İkinci bir ayrıntı da İran Cumhurbaşkanı’nın cuma namazı için Sultanahmet Camisi’ne gitmesi sırasında ön tarafta kendisine ayrılan yerde oturmayarak, caminin arka sıralarında cemaatin arasında namaz kılmasıydı. Bu yaklaşım basit bir tutum değildir ve ciddi mesajlar içermektedir. İran Cumhurbaşkanı’nın bu tutumu bundan yaklaşık yirmi yıl önce yaşadığım bir olayı yeniden hatırlamama vesile oldu. Yaklaşık yirmi yıl önceydi. İç Anadolu Bölgesi’nde bir kentte lise müdürlüğü yaptığım sırada üç bakanın da katıldığı büyük bir toplantı yapılmıştı. Toplantı cuma günü yapılıyordu ve toplantıya öğle saatlerinde ara verildiğinde ilin valisi beni yanına çağırarak “Çabuk git ve ... Camisi’nde bakanlar için önlerden üç kişilik yer ayırt. Bakanlar cuma namazı için oraya gelecekler” demişti. İnanılmaz ilginç bulduğum bu teklif üzerine çok şaşırmıştım. Kul karşısında imtiyazlı olanlar için vali, Allah’ın evinde de onlara imtiyaz talep ediyordu! Bu emre karşı çıkmadım, ama yerine de getirmedim. Bu nedenle İran Cumhurbaşkanı’nın sıradan insanların arasında namazını kılması çok anlamlıdır.

Trafik çilesi ve
Cumhurbaşkanı’nın özrü!

Bir başka ayrıntı da İran Cumhurbaşkanı’nın ziyareti sırasında tam anlamıyla trafikte perişan olan İstanbullulardan özür dilemesiydi. Üstelik Ahmedinecad’ın bunu “Çok üzüldüm, özür dilerim ama ben misafirim, elimde olsa yolları kapattırmazdım. Çünkü Tahran’da yolları hiç kapattırmam” diyerek dile getirmesiydi. Türkiye, cumhurbaşkanı ya da parti başkanlarının özür dilemelerine alışkın olmayan bir ülkedir.
Türkiye, 1 Mayıs’ta yolları kapatmak bir yana hastane acil servisine bile gaz bombası atılmasından dolayı herhangi bir yetkilinin özrü aklına getirmeyen bir ülkedir. Türkiye’yi yönetenler için özür değil gerekçe önemlidir. Bu bakımdan İran Cumhurbaşkanı’nın özrü son derece anlamlı ve daha insancaydı.

Ahmedinecad’ın şahlardan farkı
Diğer bir ayrıntı da İran Cumhurbaşkanı’nın mütevazı sayılabilecek kıyafetiydi. İran Cumhurbaşkanı bir zamanlar İran’da hüküm sürmüş olan görkemli Sasani Kisra’larının oturduğu makamda oturmaktadır. İran Cumhurbaşkanı sıradan bir İran vatandaşı kadar sade bir kıyafet içindeydi. Davranışı, konuşması, jestleri hem samimi, hem de sadeydi. Şatafattan ve gösterişten uzak sade bir İran vatandaşı görünümü onun inandırıcılığına önemli katkı sağlamıştır. Darısı bizim yetkililerin başına olsun! (Onlar ki garip gureba (!) taifesinden olduğunu söyleyerek işbaşı yapıp; yatlarda, villalarda tatil, Hiltonlarda düğün, saraylardaki asarı antikaya göz dikenlerdir.)
Kaldı ki, İran’da bir zamanlar hiçbir yerde rastlanmayan gösteriş, şatafat ve abartı bir gelenekti. Hatta İran, İslam orduları tarafından fethedildiğinde, bölgeyi yönetmekle görevli Arap valiyle ilgili Hz. Ömer’e oldukça fazla şikâyet gelir. Bunlardan birisi de “Vali, Kisra’nın sarayında oturmakta ve Kisra kıyafetine bürünmekte ve onun gibi yönetmektedir. Halktan ve sorunlarından kopuktur!” anlamına gelen şikâyetti. Hz. Ömer’in buna karşı valiye “Saraydan çık, orayı yık ve halkın oturduğu türden evlere taşın!” türünden bir emir verdiği rivayet edilir.

Sünni camiinde namaz!
Küçük bir ayrıntı da İran Cumhurbaşkanı’nın “Sünni camisinde cuma namazı kılmam siyasi bir olay” demesidir. Doğrudur. Bu son derece önemlidir. Bu yüzlerce yıldır Şii ya da Sünni olduğu gerekçesiyle -bırakın birbirinin ibadet yerlerinde ibadet etmeyi- birbirlerini yok etmeye kalkışmış bu topraklarda ciddi bir mesajdır. Bu toprakların küresel sömürüden kurtuluşunun yolu Müslümanların kendi aralarına koydukları büyük duvarları yıkmaktan geçmektedir. Ahmedinecad’ın bu küçük adımı bir anlamda istenilirse bu duvarların yıkılabileceğini göstermektedir. Bu ziyarette eksik ve olumsuz olan tek şey vardır. O da İran Cumhurbaşkanı’nın, hâlâ Atatürk’ün yalnız Türkiye’yi değil aynı zamanında bütün Ümmet-i Muhammedi emperyalizmin saldırısından koruduğunu anlamamış olmasıdır!

Yazarın Diğer Yazıları