İşsizliği hülle de kurtarmadı
Türkiye İstatistik Kurumu Ocak 2021'den itibaren işsizlik verilerini ''Uluslararası Çalışma Örgütü ve AB İstatistik Ofisi kararları doğrultusunda'' açıklamaya başladı. Aslında TÜİK, yeni uygulamaya açıkladığı tarihten önce başladı. İşine geldi. Çünkü TÜİK klasik işsizlik oranı dışında işsizliği kabul etmiyor.
Yeni uygulama ile Şubat 2021 açıklanan işsizlik verileri;
1- Klasik işsizlik oranı yüzde 13.4 oldu. TÜİK işsizleri "Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son dört hafta içinde aktif iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kurumsal olmayan çalışma çağındaki tüm kişiler işsiz nüfusa dahildir.'' şeklinde açıklıyor.
Söz gelimi 18 yaşına yeni giren, eğer dört hafta içinde İş Bulma Kurumu'na başvurmamış ise, o genç işsiz değildir! Türkiye şartlarına ne kadar uyar?
2- Klasik işsiz sayısına "zamana bağlı eksik istihdam" da eklenerek bulunan işsizlik oranı yüzde 19,8 oldu.
Zamana bağlı eksik istihdam, "bir işi olan, ancak haftada fiili olarak kırk saatten az çalışmış ve mümkün olduğu takdirde daha fazla çalışma isteğinde bulunan"ları gösteriyor.
İşsizliğin yüksek olduğu Türkiye şartlarında zamana bağlı işsizliği hesap etmek lükstür.
3- İşsiz sayısı ve potansiyel iş gücü toplamının oranı yüzde 22,5 oldu.
TÜİK potansiyel iş gücünü "Referans haftasında ne istihdamda ne de işsiz olan çalışma çağındaki kişilerden; iş arayan fakat kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlarla, iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişiler'' olarak tarif ediyor.
2020 yılında iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar, işsiz olarak açıklananlardan daha fazla olmuştu. Biz bu nedenle ilan edilen işsizleri ve iş aramayıp çalışmaya hazır olanların toplamını iş gücüne oranlayarak, fiili işsizlik oranını buluyorduk. 2020 yılı için ortalama olarak Fiili işsiz sayısı 8 milyon 832 bin; fiili işsizlik oranı da yüzde 21,6 olmuştu.
Bu durumda yeni uygulamaya göre, işsiz artı potansiyel iş gücü toplamı olarak açıklanan oran, bizim önceden fiili işsizlik oranı olarak hesapladığımız oranlara denk düşüyor.
TÜİK'in iş aramayıp çalışmaya hazır olanları, potansiyel iş gücü olarak göstermesi, fiili işsizlik gerçeğini değiştirmiyor. Zira eski ve yeni uygulamada TÜİK'in hesabı ile Avrupa Birliği'nin hesabı birbirine uyuyor. Ancak Avrupa Birliği'nde işsiz kalan, hemen iş bulma kurumlarına başvuruyor veya işsiz olduğunu ilan ediyor. Bu anlamda Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde iş arayıp da yıllarca iş bulamamış ve umudu kırıldığı için iş aramaktan vazgeçmiş olanların sayısı çok düşüktür. Türkiye'de ise iş bulma organizasyonları etkin çalışmıyor. Daha önemlisi, işsiz kalanlar aile dayanışması içinde geçiniyor. Bazıları yakınları ve tanıdıkları yoluyla el altından iş arıyor. Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık'ın yaptığı anket çalışmasına göre, iş arayanların çoğunluğu İş Bulma Kurumu dışında arıyor.
Özet olarak; Türkiye ile Avrupa toplumlarının yapısı ve anlayışı farklıdır. İşsizlik hesabını Türkiye şartlarına göre yapmak gerekirdi.
4- Atıl iş gücü oranı yüzde 28,3 oldu. Bu oran atıl iş gücü, işsiz sayısı, zamana bağlı eksik istihdam ve potansiyel iş gücü toplamının oranını gösteriyor.
Atıl iş gücü oranı, bilimsel çalışmalarda bir anlamı olabilir, ancak pratikte istihdam sorununun çözümünde dikkate almamız gereken oran, işsiz sayısı ve potansiyel iş gücünden oluşan, yüzde 22,5 oranıdır. Bu oran şimdi dört kişiden birimizin işsiz olduğumuzu gösteriyor. Ama pandemide işçi çıkarma yasağı gerçek oranı gizliyor. Yasak kalkınca iki kişiden birimiz işsiz olacağız. Bu sürdürülemez bir işsizlik sorunudur.