İsrail ile yaşanan gerilimin aslı!
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcı Ayalon, kendisine nezaket ziyareti yapan Türkiye’nin Telaviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’u alçak bir koltuğa oturtmuş. Ayalon bunu İbrani dilinde bir de “Bakın o alçakta biz yüksekte oturuyoruz. Masada sadece İsrail bayrağı var ve gülümsemiyoruz” demiş.
Bu küstah, kaba ve nezaketsiz tavır “one minute”ın İsrail’in diplomasisinin bilinç altının ne denli Türkiye aleyhtarlığına neden olduğunu göstermektedir. Yahudiler, Tanrı tarafından “Seçilmiş halk” ve “vaat edilmiş topraklar”la ödüllendirilmiş olarak Davos’ta muhatap oldukları muameleyi unutamıyorlar. İsrail cumhurbaşkanının “Tevrat bir kadastro kitabı değildir” diyerek “arz-ı mevut” anlayışını bir strateji olarak almadıklarını söylemesi çok da gerçekçi değildir.
Alçak koltuk alçaklığı!
İsrailli eski diplomat Ayalon, Türkiye’nin Batı Şeria ya da Gazze olmadığını biliyor. F-16’larla, fosfor bombalarıyla ve tanklarla cezalandırılabilecek bir konumda bulunmadığının da farkında olarak temsil ettiği kitleye mesajını ancak alçak koltukla verebiliyor. Bu bilinç altında oluşan kompleksin fiziksel yansımasından ibaret bir durumdur.
Ülkelerin çelişkili tavırları!
Türkiye’nin son zamanlarda Suriye, Ürdün ve Lübnan ile kurduğu ilişkiler, İsrail’i sanıldığının da ötesinde rahatsız etmiştir. Ancak Türkiye dahil bölgedeki bütün ülkelerin tavırlarının çelişkili olduğu da görülüyor. Örneğin Türkiye, bir yandan Suriye ile İsrail arasında, arabuluculuk yapmak istiyor diğer yandan da katı bir taraftar görüntüsü veriyor. Hatta AKP Hükümeti, Gazze sorununa Kıbrıs sorunundan daha fazla yoğunlaşmış olduğu biçiminde bir görüntü sergiliyor.
Mısır’ın Hamas’a duyduğu tepki yüzünden Gazze’ye yardım konvoyunu sokmamak için gösterdiği direniş biliniyor. Yine İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırısı sırasında Mısır’ın hava sahasını kullandığı da biliniyor. Hatta daha da ötesi Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, gerek İsrail’in Gazze’yi vurmasını gerekse de Mısır’ın hem yardım konvoyunu hem de hava sahasını İsrail’e açmasını “haklı” bulduğunu söz ve tavırlarıyla ortaya koymuş bulunuyor.
Filistin-Hamas ve Filistin ile İsrail arasındaki ilişkilerde arabuluculuğu Mısır yapıyor. Hamas bile Mısır’ın arabuluculuğunu Türkiye’ye tercih ediyor. Türkiye’nin İsrail’e “kraldan çok kralcılık” yaparak yüklenmesi yerine öncelikle Mısır’ı “titreyip kendisine gelmesi” konusunda ikaz etmesi gerekmiyor mu? Zira İsrail’in, Mısır üzerinden Gazze’yi vurmasına izin verilmesi, hem İslâm, hem insanlık hem de Araplık bakımından izaha muhtaç bir durumdur.
Diğer yandan Türkiye ile İsrail ilişkileri gerçekte Türkiye ile ABD ilişkileridir. ABD ile “rol-model, stratejik müttefik, BOP’da “eş başkanlık” vb. ilişki kuranların İsrail ile ilişkileri bu denli germesi çok gerçekçi görünmüyor.
ABD’nin bölgede gerek İsrail ve gerekse de Türkiye için öngördüğü rol anlaşılmadan son zamanlarda iki ülke arasında meydana gelen gerilimleri anlamak da mümkün olmaz. Alçak koltuk ve yüksek özür gibi tavırlar tamamen sanaldır. İsrail, ilişkileri gererek Türkiye’nin ABD nezdindeki prestijini sarsmaya, Türkiye ise İsrail ile ilişkileri gererek ABD ve Arap dünyasındaki prestijini yükseltmeye çalışıyor.