İşgal altındaki 16 adanın yanı sıra Kıbrıs'ta da FETÖ parmağı mı var?

Dünya ve özellikle Türkiye'de öyle olaylar oluyor ki, heyecanın ötesinde etki uyandırıyor.

Aslında, kumpaslar, tuzaklar bitmiş görülmüyor.

Üstelik birbirini daha "vahim" şekilde takip ediyor.

FETÖ faciası, Suriye'ye girişimiz, PKK terörü ve nihayet Lozan ile ilgili "safsatalar" ülkemizi sarmalamış bulunuyor.

Gerçekten de, "birden bire" ortaya atılan Lozan iddaları, her sağ duyu sahibini çileden çıkaracak kadar boyutlar taşıyor.

Hele Osmanlı son döneminde, kaybedilen adaların günahını Lozan anlaşmasından çıkarabilme gayretinin izahını hiçbir kimse, kurum veya siyasi parti yapamayacak kadar gerçekleri kapsıyor.

Bu arada AKP zamanında Yunanlılara peşkeş çekilen 16 adanın hesabını, yıllardır hiç kimse veremiyor.

Yoksa bu "utanç" durumun içerisinde de FETÖ'nun gizli emelleri mi yatıyor.

Zira bizzat tarafımızdan ta 2015'in başlarında dile getirilen ve diğer gazeteci arkadaşlarımızın da ve özellikle Ahmet Takan'ın ısrarla üzerinde durduğu bu "adaları Yunanlılara bırakma" gafletinin ucu nereye dayanıyor.

FETÖ'nun içinde olduğu gizli anlaşmalar mı AKP'yi susturuyor.

İki yıl önce Yeniçağ'da yayınlanan ilk uyarı yazımızdan bazı paragrafları sütunumuza aktararak, içine düşülen durumun vahametini bir kez daha kamuoyuna sunmak yine bize düşüyor.

Ergenekon, Balyoz ve Casusluk gibi kumpas davalarıyla Donanma ve Hava Kuvvetlerimiz ne yazık ki, bitirilme noktasına gelirken, Türkiye'ye ait Süleyman Şah Türbesi topraklarını terk eden AKP iktidarının, Ege Denizi'ndeki 16 adanın Yunanistan tarafından işgal edilmesine göz yumarcasına susması endişe doğuruyor.

Gerçekten de, Ege Denizi'ndeki, Lozan'ın yanı sıra 1920'lerdeki antlaşmalara göre Türkiye'ye ait 16 adada, Yunanlıların hâkimiyet sağlaması, zaman zaman Meclis dâhil, birçok platformda seslendirilmesine rağmen, devamlı gündem dışında bırakılıyor.

Her ne kadar, Süleyman Şah Türbesi gelişmeleriyle "Yunanistan'ın işgal ettiği Adalar" sorunu yeniden gündeme getirilmişse de iktidar tarafından yine örtbas edilmiş bulunuyor.

Zaten, 2004'ten beri Ege Denizi'nde Türkiye aleyhine gelişen bu olaya, AKP iktidarı, uzun süre "AB'ye giriş kampanyaları" nedeniyle sessiz kalarak, işgal edilen ada sayısının zamanla 16'ya yükseldiği biliniyor.

AKP iktidarı, 16 adanın gündeme girmesini hiç arzu etmiyor.

MHP ve CHP muhalefetinin yaptığı girişimleri her seferinde kısa sürede kesintiye uğruyor.

Adaların işgalini Milli Savunma Bakanlığı "eski" Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım "resmen" duyuruyor.

Yalım'ın açıklamaları AKP iktidarının acizliğini, gafletini açıkça anlatıyor;

"04 Eylül 2013 tarihinde, dönemin Yunanistan Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Tselios ve Savunma Bakan Yardımcısı Davakis, hiçbir engelle karşılaşmadan, Kalolimnoz Adası'na helikopter ile gelmiş Yunan askerlerini ziyaret etmiştir. Konu, 09 Ağustos 2014 tarihinde yazılı ve görsel basına yansımasına rağmen, ne AKP hükümeti ne de Genelkurmay Başkanlığı, bu konunun hesabını verememiştir.

Türk Dışişleri Bakanlığı'nın, 2013 yılında Kalolimnoz Adasına yapılan ziyaret için, 'Yunanistan'a nota vermemesi' ve Yunan Savunma Bakanı Kammenos'u 30 Ocak 2015 Cuma günü Kardak bölgesine getiren helikopter için, 'hava sahamız ihlal edilmedi' açıklamasını yapması, son derece kaygı vericidir."

Ümit Yalım'ın, dehşet verici açıklamalarını sütunlarımıza da aktarmamız gerekiyor;

"Girit Adası'nın etrafında, Türkiye Cumhuriyeti'ne ait Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi Adaları Yunan işgali altında.

Adalarımızda Yunan bayrağı dalgalanıyor ancak Türk bayrağı dalgalanmıyor.

AKP Hükümeti Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, işgalin önlenmesi için hükümet direktifi vermemiştir."

Bu satırları, Rumların yanı sıra güçlü bir ihtimalle, FETÖ tehdidi altında bulunan Kıbrıs'tan yazmanın burukluğu içinde, başta en büyük sorumlu AKP olmak üzere, bütün siyasi partileri ve özellikle bu adanın da tamamen Yunanlılara bırakılmasına karşı mücadeleye çağırmak da bir başka görevimiz oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları