İşçi Partili Çetin'in Zaman ve Aşk armağanı

Her pazartesi elinde bir Aydınlık dergisiyle girer büromdan içeri. Verir Aydınlığı, alır parayı ve mutlaka şöyle iki satır sohbet eder benimle memleket ahvaline dair. Gezici Milli Piyango bayiidir İşçi Partili Çetin. Adı gibi de çetin bir adamdır, kolay ikna olmaz, iyice ayrıntılanmayan, kanıtlanamayan hiçbir şeyi kabul etmez. Ülkücü kökenli olduğu için de ayrı bir yakınlık duyar bana. “Dâvâyı sattı bunlar, baba ocağımızdan ettiler seni ve beni” diye dert yanar.”
İşçi Partili Çetin’e kitaplarımdan armağan etmek istedim. “İki şartım var, kabul edersen, alırım” dedi, “Buyur” dedim. İlk şartı, eşinin adına imzalamam. İkinci şartı da ilk şartı kadar şık ve soylu: “Ben Karadenizliyim Abi, karşılıksız hiçbir şey almam, ben de sana bizim Kaynak Yayınları’ndan bir kitap armağan etmek şartıyla, alırım armağanını”. “Hay hay” dedim. Çetin birkaç gün sonra bana Hasan Yalçın’ın “Zaman ve Aşk” adlı kitabını getirdi. Eşi Hanımefendi, benim kitaplarımı okumuş, o ağbiye bu kitap daha uygundur, sen bunu götür demiş.
Vallahi çok da isabet buyurmuş! “Zaman ve Aşk” ı, ağustos sıcağında bir dağ gözesinden susuzluğumu giderir gibi kana kana içtim. Hasan Yalçın’ın zamana ilişkin sorgulama ve yargıları müthiş. Bizler 12 Eylül 1980 öncesinde bu insanlarla neden kavgalıydık, neden birbirimizi o zamanlar anlamaya çalışmadık diye çok hayıflandım bu kitabı okurken.
Köyün ve kentin ölüme ve zamana karşı tutumlarını irdeliyor Yalçın önce. Zaman, kayıtsız duruyor kimi yaşam evreleri ve mekânlarda. Ama kimi zaman sürekli büyüyor. Cezaevi ve zaman bağlamında dedikleri, sancılı bir beyinin derin tahlilleri. “Zaman içinde yapılanlar, zamanın anlamıymış gibi görünür sonradan bize” diyor.
Ve aşk... “İki türküde aşk” diye bir bölüm var bu kitapta, okumayan vallahi ziyandadır. Hasan Yalçın, aşkı anlatırken arayışa ve arayışın tadına da değiniyor. “Arayış bulmaktan önemli, bulmak aramanın ölümü” ona göre.
Bu kitabı mutlaka okuyunuz. Sizin için yaptığım tadımlık derlemeler pekiştirsin bu tavsiyemi:
“Yaşam, akıl almaz büyüklükteki zaman kütlesinde bizim bilinçle açtığımız bir yarıktır aslında. Bir armut ağacının taze, parlak kabuğunu keskin bir bıçakla çizerek oluşturduğumuz bir çizgi gibi. Biz o yarıktan dünyaya bakarız. Anılarımız... Sonra anılarımız olur. Ölmeden üç gün önce, fırsat bulursak anılarımızı gözden geçiririz. Sıraya koyarız.”
“Sadece zamandır bizim efendimiz.”
“Zaman sonsuz yüzlü bir prizmadır.”
“Aşk, sevgiliyi dünyanın anlamı sanmaktır bir tanıma göre, sevgilinin biricik olduğu duygusuyla beslenip büyür.”
“Aşk bitmesi kaçınılmaz olana ilişkin bir sonsuzluk varsayımdır.”
“Aşkın dili, bilimin dilinden farklı olarak kesinlikleri, somutlukları kaldırmaz. Aşkın dilini benzetmek gerekirse, devletin diline benzetebiliriz. Aşk da tıpkı devlet gibi kısa, çok anlamlı cümlelerle konuşur. Dikkat edilirse, ancak arkasında büyük güçler bulunan cümleler birden çok anlamı barındırabilir. Devlet de aşk da çok güçlüdür”
“Gerçek aşk, aşkın yaşanan değil, anlatılan kısmıdır.”

Yazarın Diğer Yazıları