İran'daki gösteriler neyi gösterir?
İran, Ahmedinecad’ın seçimleri kazandığının açıklanmasıyla birlikte iyice karıştı. Aradan geçen günler ülkede sükûneti sağlamaya yetmedi. Ahmedinecad karşıtı muhalefetin itiraz ve gösterileri meydana gelen ölümler pahasına sürüyor. Gösteriler, İran’da 1979 İslâm Devrimi’nden bu yana görülen en büyük kitle gösterileridir. Batı Dünyası bu gösterilere büyük anlamlar yüklüyor ve bundan dolayı da büyük bir heyecan duyuyor.
İran’daki olaylara Batıda ve bu arada Türkiye’de yüklenen anlamlar gerçeği yansıtmıyor. İran’daki mücadele ılımlı muhalefet ile İslâm devrimi yanlısı radikal iktidar arasında bir mücadele değildir. Ahmedinecad ile Musevi arasındaki mücadele rejim ile ilgili değil iktidarla ilgilidir. Her iki lider arasındaki Humeyni rejimi bakımından fark ‘Pepsi Cola ile Coca Cola arasındaki fark’kadardır. Dini lider Hamaney, “seçime karşı olanlar, rejime karşıdır” diyerek sorunu rejim sorunu olarak göstermeye çalışıyor. Gerçekte Musevi, rejimin en akılcı taraftarlarından birisidir. O, “Beni yolumdan kimse döndüremez. Gerekirse şehit olurum” derken iktidarı işaret etmektedir. Musevi’nin muhalefeti İran’da Ahmedinecad döneminde dışlanan ve çıkarları zarar gören gurupların muhalefetidir.
Ahmedinecad ve Musevi!
Zira muhalif lider Musevi, Ahmedinecad’ın adının henüz duyulmadığı bir dönemde, Şah’ın devrilmesinde aktif rol almış birisidir. Humeyni’nin sekiz yıl başbakanlığını yapmıştır. 1979’da İranlı militan gurupların ABD Büyükelçiliğini basarak Amerikalı diplomatları rehin almasını desteklemiştir. 1981 yılında Ayetullah Humeyni’nin Başbakanlığını yaptığı sırada muhalefete nefes aldırmamıştır. 1997 yılında reformcu harekete katılmış ve Muhammed Hatemi’yi desteklemiştir. Ahmedinecad’ın yürüttüğü “nükleer teknoloji ile nükleer silah arasındaki farkı gözeten şu anki politikadan memnun olduğunu” açıkça ifade etmiştir. Cumhurbaşkanlığına aday olduktan sonra kendisi daha fazla özgürlük; eşi de kadınlara daha fazla serbesti tanınması çağrısında bulunmuştur. Musevi’nin eşi Rahnavard, başörtüsünün “kadınları özgürleştirdiğini” söylemektedir. Ancak kadınların başlarını örtmeme hakkının da tanınması gerektiğini söylüyor.
Humeyni Humeyni’ye karşı!
Musevi, daha katı bir Humeyni’cidir. İslâm devrimi içinde Ahmedinecad ile arasında bir içtihat farkından söz edilebilir ama bu fark ayrıntı mertebesindedir. Musevi’nin benimsediği eylem biçimi bile Humeyni’nin Şah’a karşı gerçekleştirdiği eylem biçiminin aynısıdır.
Bu yüzden ABD Başkanı Obama bile uzun süre İran’da meydana gelen olayları anlamakta zorlanmıştır. Obama, tereddütünü “Ahmedinecad ile Musevi’nin politikaları arasındaki fark söylendiği kadar olmayabilir” sözleriyle dile getirmiştir. Obama, Musaddık olayını hatırlamış olacak ki “Amerika İran ilişkilerinin geçmişine bakarak, Amerika veya başkanının İran’daki seçimlere karıştığı izlenimi doğmasının yapıcı olmayacağı” biçiminde bir ihtiyatla davranmak gereğini duymuştur.
İran’da gösterilerin baskıya ve tehdide rağmen sürmesi, İran halkının rejimle değil ama yönetimle sorununun derinliğini göstermektedir. İran’daki yönetim bu olaylardan sonra halkı ikna etmekte kullandığı geleneksel yöntemleri değiştirmek zorunda kalacaktır. Ayrıca bu gösteriler, İran’da İslâm Devriminin bir gerçek olduğunu, alternatifinin yine İslâm Devrimi’nin kendisi olduğunu göstermektedir. İran’da Humeyniciliğin bir türevi ile başka bir türevi karşı karşıyadır.