İngilizler söyleyince en kuvvacı onlar oldu

Ne zaman baksam “Milli Mücadele”yi yerden yere vururken gördüm onları...
Bize göre “kurtuluş” olan onlara göre “esaret”ti; tıpkı bize göre “esaret” olanı onların “kurtuluş” saydığı gibi bir vakitler...
Biz dört bir yanı işgale ve ihanete uğramış bir coğrafyadan yeni ve bağımsız bir Türk devleti çıkarılabilmiş olmasının övüncünü yaşarken, onlar yasını tutuyorlardı “kukla” olarak dahi işlevi kalmadığı için tümden gözden çıkarılan köhnemiş / köhneleştirilmiş bir yapının.
Dün baktım “kuvvacı” olmuşlar birden bire...
Çünkü İngilizler öyle söylemiş onlara:
- Siz kuvvacısınız!
- Öyleyizdir tabii, abi; neden olmayalım ki!
İki elini belinin iki yanına koymuş, aşağı yukarı 45 derecelik bir açıyla eğilmiş bas bas bağıran yaygaracı kadın edasıyla, özetle şöyle diyorlar:
“Siz Vahdettin’e çamur atıp duruyorsunuz ama bakın görün İngiliz belgeleri ne diyor; Osmanlı padişahı Milli Mücadele’den yanaymış! Yaaa... ”
Bir tek parmaklarını burunlarına dayayıp nanik yapmadıkları kalmış.
Acıklı bir hal aslında.
Trajik bir son.
Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli insan; düne kadar neredeyse “çete”muamelesi yaptığın, bir sürü kişiyi “terör örgütü üyesi” diye hedef göstertirken garip bir illiyet bağı kurduğun “Kuvayı Milliye”ye muhtaç oluyorsun sonunda...
Amansız bir kara propagandayla gölgelemeye çalıştığın dönemde arıyorsun meşruiyetini.
Yazık.
Demek ki Talat Paşa’yı, Enver Paşa’yı, Cemal Paşa’yı, Mustafa Kemal’i yerden yere vurmana sebep olan “direniş günleri”, kendi kahramanlarının imajını cilalayacaksa bir anda “iyi bir referans” biçiminde devşirilebiliyormuş!..
Üstelik bir de İngilizler diyorsa...
Yarın bir gün hiç belli olmaz; ’yurt dışına kaçırılmış gibi yaptılar ama şehzadeler de Sakarya’da, Dumlupınar’da süngü süngüye çarpıştı aslında’ diyebilir pekala bu arkadaşlar...

Geri zekalı!
Ortalığı yakıp yıkan çapulcu sürüsünü barış gönüllüsü diye yutturmaya kalkışanları eleştirdim diye mesaj atmış biri dün:
“Sen tam bir geri zekalısın!”
Zeka “insanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı” ysa eğer, tartışmaya değer bir durum yok ortada; kimin/kimlerin “geri zekalı” olduğu ayan beyan ortada!

+++

“Islıktepe” sendromu ayak bağı olmuştur

Hepinizin hakkı var...
Bedri Baykam;
AKP’li olsaydı... Açılım’dan yana olsaydı...
“Ödeneği kadar sanat” yapsaydı...
“Cumhuriyeti”nin miladını 1923 değil de 2002 saysaydı...
Etnikçi olsaydı... Mezhepçi olsaydı...
Elindeki “palet”te kan rengi bulunsaydı bir tek...
Ağzına büzülebilir torba biçimi verseydi birkaç estetik operasyonla...
Hepsinden önemlisi itaatkar olsaydı...
Ve Başbakan... Ve bakanlar...
Yeni bir “ıslıktepe” vak’ası yaşamayacaklarından, taklacı güvercin şovuyla karşılanacaklarından emin olsalardı... Bence garantiydi; çoktan gitmişlerdi ajitasyonun gözünü çıkarmaya...

+++

Aklın yolu bir; halkın canına kast edenleri savunanlar onları da isyan ettirdi

Klasik devekuşu taktiği

Yüksek Seçim Kurulu kararları BDP’yi öfkeden çılgına çevirdi. Güneydoğu adeta ayaklanırken İstanbul’da da bir tür ayaklanma provası yapıldı.
Ancak bunun ertesi gün gazetelere yansıması tam bir “devekuşu” örneğini andırıyordu.
AKP medyası neredeyse olayı hiç görmezden geldi. Fotoğraf kullanan kimi yandaş gazeteler de sanki hiçbir olay yokmuş gibi davranarak coşku görüntülerini tercih ettiler.
Teröre ve teröriste prim vermemek ve ülkeyi germemek için olayları gereğinden fazla büyütmemek eleştirilecek bir şey değil. Ancak her şey süt limanmış gibi davranmak ancak kendini kandırmaktır.
Bazı televizyonlar da bir âlemdi. Vandalizme varan olayları eleştirmek yerine “BDP’nin bu haklı eylemine Kürt olmayanlar da coşkuyla katıldı” demek herhalde habercilik değildir.
Başımızı kuma gömerek olaylardan kaçabileceğimizi sanıyorsak aldanıyoruz. Hele bunu “aman iktidar zarar görmesin” diye yapmaya kalkarsak altından hiç kalkamayız.
Can Ataklı / Vatan

Alttan oymacılar

Adam, ekrandan haber sunma yerine ’Dağa çıkın çağrısı’yapıyor. Yetmiyor, köşesinden ’YSK, Meclis’e gelmeyin, dağa gidin, dedi’ şeklinde seslenen kafadaşını ağırlıyor. Tuhaf olan, Sayın Başbakan’ın bunlara ’Özel telefonlarla arayacak’kadar önem vermesi. Yahu bu ’Alttan oymacılar’ın AK Parti’ye oy verdiğini mi sanıyor?
Burhan Ayeri / Akşam

11 kez ‘savaş’ dedi

Otuz yıldır sahnelenmeye çalışılan “trajedi” nin son perdesine geldik!
Ne kadar görmezden gelmeye çalışsak da; Doğu’da ve Güneydoğu’da yakılan ateşlerin aslında bir “isyan ateşi” olduğu artık su getirmez bir gerçek halini aldı.
Daha düne kadar, “Bizim kaderimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderiyle aynıdır. Asla bölünmeyi, parçalanmayı, ayrı bir devlet kurmayı düşünmüyoruz. Tek amacımız, demokratik haklarımızı elde etmek” diyen Kürt siyasetçiler, sadece dün “savaş” sözünü 11 kez kullandılar!
Mustafa Mutlu / Vatan

+++

İşporta demokrasisi

- Sırada ne var?
- Genel seçim...
- Laikler huylanmasın, takkeyi takunyayı çıkardık diyelim, uyandırma kerizi hesabı, değiştik diyelim, ufak ufak AB’ci olalım mesela, liboşlar
bayılır.
- Milliyetçiler n’olcak?
- Sizinkiler Apo’yu affetti desek...
- Şahane.
- Başı açık kadın lazım.
- Peruk takayım...
- O kadarını yemezler.
- Ayarlarız bi tane.
- Ayarla, koy vitrine.


Kürtleri kafalarız
- Şimdi ne var?
- Belediye seçimi...
- Merkezi yönetime son vericez, bundan böyle yerinden yönetim olcak diyelim, çaktırmadan özerklik ayakları yani... Kürtleri kafalarız.
- Ha yaşa be!
- Deniz kenarlarından sahtekar solcu başkan bulun iki üç tane, gösterin mamayı ihale mihale, transfer edin.
- Avanta kömür dağıtsak?
- Alevileri kafalayalım mı bu sefer? Şöyle meraklısından bulsak bi tane, aday yapsak...
- Fıstık gibi olur.
- Uysalından olsun ama...
- Bi de dönek solcu bulun.
- O kolay, gani.
- Harmanlayın hepsini...


Kömürü arttırın
- Şimdi bak güzel kardeşim, seçildim seçildim, seçilemedim, hır çıkaralım, darbe yapıyorlar diyelim, açın söyleyin Amerika’dakine devamlı muhtırayı manşet yapsın, ekrandaki gözlüklü şişkoyu da arayın, ha bire muhtırayı gözüne soksun ahalinin... Çankaya’yı millet seçsin diye bi dalga atalım ortaya, o rüzgârla sen seçilirsin.
- Sonra?
- Boş ver sonrasını... Zaten sonrası gelene kadar bi daha değiştiririz, başkanlık maşkanlık rollerine geçeriz, biter gider. Kömürü de artırın bu arada, aman diim, n’olur n’olmaz.
- Gene belediye...
- Bizde zam yok diyelim.
- Yuh!
- Diyelim ne var...
- Unutmuşlardır çoktan.
- Yemin edelim.


Darbeci diyelim
- Bu sefer?
- Seçime daha çok var ama, işler sarpa sarıyor, yargı margı, laikler can sıkıyor, bi şey icat etmek lazım...Apoçiler de belediyede fena oy aldı zaten, başımıza iş çıkacak.
- Referandum patlatalım.
- Ne diycez?
- Mağduruz diyelim.
- Mağdur muyuz ki?
- Atın bunu salondan...
- Yargı darbeci diyelim, hukuku komple baştan yazıcaz diyelim, zararlı otları ayıklayalım.
- Nefis fikir.


Milliyetçilere ağlayayım
- Milliyetçiler gıcık olmasın?
- Ben çıkayım milliyetçiler asıldı diye ağlayayım biraz, neler çektik biz, ne işkencelerden geçtik diyim,duygusaldır onlar, çoğu yer... Bi de sürgüne gönderilen solcudan şiir ayarlayın, dönek solcular gönülkoymasın... Ama, düzgün ayarlayın ha, geçen defa yanlış adamın şiirini okuttunuz bana, madara olduk.
- Klip bile yaparız.
- Sonra dalarız askere...
- Gasteci profosör, alayına
dümdüz...
- İçeri tıkalım.
- Fırsat bu fırsat rakip takunyalıyı da eleyelim, ihmale gelmez, Arapçı Filistinci olalım azcık.
- İsrail’e fırça kayalım.
- Cila.
- Gene genel seçim...
- Milliyetçi olalım bu sefer.
- Hay aklında bin yaşa!
- Maden orası, maden...


Sarışın aday lazım
- Sarışınları aday yapalım.
- Cillop.
- Bakarsın laik maik oluruz öbür seçimde, ufak ufak ayaklarını alıştıralım.
Yılmaz Özdil / Hürriyet

+++

Merkez Bankası’nın yeni başkanı Başçı açıklamış: “Paranın çizgisi değişmeyecek.”
Tüh, halbuki şöyle güzel bir U dönüşü yapıp vatandaşın cebine doğru yönelse ne iyi olurdu...
Haldun Ertem

+++

Kopyacı suçlamasıyla manşetlere çıkan ÖSYM Başkanı’na 18 yaşındaki çocuk nasıl inansın ki
Mehmet Tezkan / Milliyet

+++

Cumhuriyet’i yıkıcı projenin ilk sözcüsü

Bugün AKP’nin bakanlarından olan Ömer Dinçer 1995’te; ’Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkeleri; laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik; gibi; artık sonunun geldiğini’yazıyor ve ’cumhuriyet ilkesinin kendileri için bir anlam ifade etmediğini’vurguluyordu.
Yani; bugün yeni anayasa tartışmalarında dile getirilen anayasanın başlangıç ilkelerini (değiştirilemez üç maddeyi) değiştirmek fikri işte tam da bu dönemde İslamcılar adına ortaya atılmıştı.
Bugün ise aynı yıkıcı proje; demokrasi projesi altında;
- Cumhuriyet karşıtı tarikatçi/cemaatçi kesim tarafından,
- Kürdistan projesi peşindekiler tarafından,
- AB-ABD emrindeki liberaller tarafından savunulmaktadır...
Rıza Zelyut / Güneş

+++

Avrupa’dan gol yemekten keyif mi alıyorsunuz

Her yıl olduğu gibi... 24 Nisan’a doğru soykırım kampanyası güncelleniyor... Parlamenterlerden oluşan bir heyet geçenlerde Cenevre’deydi. Orada Cenevre Belediyesi’nin Ermeni Anıtı yaptırmak için ihale açtığını öğrendiler. Dönüşte CHP Milletvekili Onur Öymen, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na şöyle bir soru önergesi verdi:
“Cenevre Belediyesi’nin sözde Ermeni Soykırımı Anıtı yaptırmak üzere karar aldığı ve ihale açtığı öğrenilmiştir. Bu girişimin engellenmesi için hükümetçe ne gibi girişimlerde bulunulmuştur ve ne sonuç alınmıştır?”
Önergeye cevap gelmedi. Geçmişte bu tür girişimler haber alındığı anda kamuoyu haberdar edilir, ulusal tepki karşı tarafta caydırıcı etki yapar aynı zamanda halk onurunu korumuş olurdu. Son yıllarda ise Ermeni anıtları açıldıktan sonra haberimiz oluyor... TBMM usulen cılız bir protesto yayımlıyor. Atı alan da Üsküdar’ı geçiyor... İktidar neden bu tür girişimleri halktan saklıyor? Gol yemekten keyif mi alıyoruz?
Melih Aşık / Milliyet

Yazarın Diğer Yazıları