Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

İmralı’da top çevirmek...

Psikolojik harekâtın türevlerinden birisi de kamuoyunda kabulü mümkün olmayan bir konuyu tartıştırıp, gelen tepkilere göre yol haritası hazırlamaktır. Cezaevlerinde terör örgütünün başlattığı açlık grevleri eylemlerini, İmralı’ya gönderilen kardeş Öcalan’ın mesajı ile çözmüşlerdi. Ardından Ağlamaktan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Abdullah Öcalan’ın liseli yıllarda namazında niyazında mütedeyyin bir Müslüman olduğunu, okul arkadaşlarını tanık göstererek açıkladı. Yetmedi, “Diyarbakır Cezaevi’nde olsaydım ben de dağa çıkardım” sözleri ile dağa çıkanları aklamaya çalıştı. Her ne kadar Başbakan’dan fırça yiyip geri adım atmış olsa da akıllarda dağa çıkmanın doğal tepkisi ile, Öcalan’ın namaz kılan portresi kaldı. Tıpkı Usta’nın “Görüştü diyen şerefsizdir” deyip, “hükümet değil, devlet görüşür” sözlerindeki satır aralarının yutulduğu gibi...Sözü uzatmayalım... İmralı’daki bebek katilinin kardeşi, “Ağabeyim 2013 yılında çıkacak” lakırdısını rüya yorumu olarak anlatmadı elbet. Her dönemin güzide (!) gazeteci ve yorumcusu Mehmet Ali Birand “Öcalan, 2015’te partisinin başında TBMM’de olabilir” yumurtasını hangi folluğa bıraktı... Son bir hafta içerisinde yandaş gazeteler İmralı ile yapılmakta olan görüşmeleri ayrıntılarıyla yazarken, AKP’nin amiral gemisi Sabah ile filikası Takvim, emekli Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın gözaltına alınacağını bir gün önce manşetine taşıdı. Kaldı ki gözaltı kararı bile yoktu. 12 Eylül ve 28 Şubat’ın ürünü olan AKP’nin, darbelerden hesap sorma girişiminin bir kurgudan öteye gitmeyeceğini bu sütunlardan “yetmez ama evet” çilere defalarca yazmıştım. “Takke düştü kel göründü” özdeyişi işlevini çoktan yitirdi. Aslında her şey cascavlak ortada. Lakin psikolojik harekâtın nüvesi olan yazılı ve görsel medyanın resmen “hipnoz” halinde uyuttuğu milletin kahir ekseriyeti, tezgâhın farkında değil.Hipnoz deyince... Hipnoz ile ifade almaktan yargılanan, Balyoz Davası sanığı Hâkim Ahmet Zeki Üçok’un hipnoz yapmadığı gibi, Balyoz Davası’ndaki world dokümanların söz konusu tarihte kullanılmasının mümkün olmadığını, bizzat MSB Bakanı İsmet Yılmaz aynı gün açıkladı. Yani Balyoz Davası’nı bizzat AKP hükümeti çökertmiş oldu... Tabii aynı anda BDP milletvekilleri Ataköy’den yat ile İmralı’ya götürülerek, Öcalan ile görüştürüldü. Şimdilik kaydı şartıyla Öcalan’ın durumunun iyileştirilmesi gündemde... Yani teröristbaşı ‘villa’ya taşınacak. Sonra silahların susması sağlanacak. Oysa örgüt, kış şartları yüzünden zaten mağaralara girdi bile. Ama yandaşlar, İmralı’dan gelen talimat ile çatışmasızlık sürecinden dem vurarak, görevlerini itina ile yerine getiriyorlar.Büyük resmin ufuk çizgisini Silivri’de, “kapıları kapatın” emri verilmeden, yani toplu tutuklamadan bir kaç saat önce Engin Alan vermişti bana... Henüz MHP’den İstanbul Milletvekili adaylığı bile konuşulmazken Alan; “Yavuz Selim, bu mahkeme bizi tutuklar... İmralı’daki terörist başı serbest bırakılmadığı sürece bizi de bırakmazlar” sözleri ile rehin tutulacaklarını ifade etmişti. Nitekim Balyoz Davası’nın karar günü aynı düşünceyi, sanıkların büyük çoğunluğu tekrar etmişlerdi.Bırakınız bundan on yıl öncesini, beş yıl öncesinde bile Öcalan ile beraber genel bir aftan söz etmek mümkün müydü?Ümraniye, Balyoz ve diğer soruşturmalarla beraber kurbağa ısınma sürecine alındı. Şartlar öylesine ustaca oluşturuldu ki; sokaktaki vatandaş “Ver kurtul” sürecine kendiliğinden sokuldu. Kurbağa; soğuk sudan ılığa, sıcağa derken kaynatılırken refleks gösteremiyor. Manşetlerde Karadayı’nın gözaltı haberi var... Aynı anda İmralı ziyareti ve KCK’dan tutuklu Öcalan’ın avukatının tahliye edilmesi. Gecenin ilerleyen saatlerinde tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen Karadayı’nın serbest bırakılması, kısasa kısas yani... Son paketteki tutuklama gerekçelerinin yumuşatılması, bir başka deyimle Soner Yalçın ve Karadayı için uygulamaya konan “adli kontrol ve yurt dışı yasağı” ile tutuklu generallerin tahliye edilme umudu... Öte yandan kurbağa, kazanda kaynıyor...Apar topar yurda çağrılan büyükelçilere Erdoğan’dan sonra brifing veren MİT Müsteşarı Hakan Fidan; Oslo’dan sonra İmralı’da yürütülen müzakerelerle ilgili bilgi verirken ısrarlı sorulara; “Bana top çevirtmeyin” cevabını veriyor.Büyük edebiyat ustası Nihat Genç, birlikte Halk TV’de yaptığımız programda bir ay önce anlatmıştı. Oğlu Laçin, evde top sektirirken öyle bir vole vurmuş ki bilgisayar dâhil, televizyon ekranı bile kırılmış. Genç öfke ile “Ne yaptın” diye bağırınca; Laçin sakinliğini koruyup; “Ama top ayağa oturmuştu” cevabını vermiş. Top sekiyor... Ayağa oturunca çekilecek şut ile bir bakmışsınız Öcalan ‘villa’da, Balyoz’da tahliyeler, Barzani ile federasyon, genel af, özerklik filan...Not: Değerli dostlarım A.Osman, Hamit ve Yavuz Aydın kardeşlerin muhterem anneleri Fatma Aydın, Trabzon Beşikdüzü’nde toprağa verildi. Hasdal ve Hadımköy’de tutuklu olan Bnb. Kemalettin Yakar babası Selahattin Yakar’ı, J. Kur. Yb. Hüseyin Topuz da annesi Resmigül Topuz’u kaybetti. Hepsine baş sağlığı diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları