İlker Başbuğ neden yargılanıyor?..

Catır çatır giden hesaplaşmanın tam olarak patlama noktasındayız...  Türk Cumhuriyetini tarihe gömmeye çalışan karanlık odaklar ve onların sinsi uzantıları son kozlarını oynuyorlar. Bu dönem onlar için final maçı. Kürtçü formalarıyla sahada son dakika ataklarını yapıyorlar. Ev sahibi takım ise sürekli savunmada. Gözlerimiz takımımızın yedek kulübesinde. Heyecanla bekliyoruz; biri oyuna girer de bunların kalesine “90” diye tabir ettiğimiz köşeden, tam çataldan bir çakar mı?..
Bu arada rakip takım ise Abdullah Öcalan’ı tam manasıyla maça ısıtmış durumda. Maçın dördüncü hakemi elindeki tabelayı kaldırdı ve Öcalan’ın sahaya gireceğinin işaretini verdi bile. Maçı canlı olarak anlatan spiker ise Abdullah Öcalan’ın ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu anlata anlata bitiremiyor.
Bizim hoca ne yapıyor?..
Hamle yapmasını beklerken “bir bildiği vardır elbette” diyoruz.
Gırgır yapıyorum zannetmeyin. “Müslüman çocuk; Abdullah Öcalan” tezgahını, maç izliyor gibi izliyoruz.
Sinsi tezgah tam gaz giderken kimse de çıkıp(en azından) şu soruyu soramıyor veya sormaya cesaret edemiyor;
“Bu ülkenin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ terör örgütü başı suçlamasıyla içeride yatıyor. Teröristlere methiyeler düzen ‘ben de dağa çıkardım’ diyen Başbakan Yardımcısı sıfatlı Bülent Arınç’a ise kimse neden hesap soramıyor?”
Bülent Arınç’ın niyeti dağa çıkıp gitar çalmak değil herhalde!..
Sahi!..
İlker Başbuğ, hangi söylemi veya eylemi yüzünden terör örgütü başı oldu?
Bileniniz var mı?..
Eğer bir suçu varsa, Başbuğ’un Anayasa Mahkemesi’nde yargılanması gerekmiyor mu?
Biz gazeteci olarak “hukuk işlerinden pek anlamayız” diyelim.
Eski Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz diyor ki;
“Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç suç işlemiştir. Suçu ve suçluyu övmüştür. Dağa çıkmak gerektiği yönünde beyanda bulundu. Öncelikle dağa çıkmak için hain olmak gerekir.”
Osman Kaçmaz, AKP’nin artık gizli olmayan yol haritası için de şunları söylüyor;
“Şimdi bakıyoruz, AKP iktidarı bir yerlere mesaj göndererek, tahmin ediyorum tabana mesaj göndererek terörist başını Müslüman’mış gibi göstererek, yarın genel af ilan ettiklerinde ‘Zaten fena çocuk değildi. İyiydi, bir zamanlar iyiydi ama kötü yola düştü’ gibi söylemlerle halkımız kandırmaya çalışıyorlar.
Eski Genelkurmay Başkanımız ise ‘terörist’ diye içeride. Bunu da halkımızın takdirine bırakıyorum. Çok vahim bir durum.
İlker Başbuğ’un durumu açısından yapacak bir şey yok. Bunu hiç bir zaman hukuki bir dava olarak görmedim. Siyasi bir dava. Siyasilerin vereceği, mahkemelerin de onların söylemiş olduğu her şeye uyacaklarını tahmin ediyorum. Alacakları ceza da kesinleşecektir. Bunun alt yapısını zaten hazırlıyorlar. Cezalar Yargıtay’da onanacak. Ondan sonra af çıkacak herkes de buna rıza gösterecek. Af geldikten sonra Türkiye’de buna rıza göstermeyecek bir kesim var.
O da şehit aileleridir. Şehit aileleri de bedelli askerlikten alınacak parayla susturulmaya
çalışılacaktır.”
Önemli bir noktaya daha işaret ediyor
Kaçmaz;
“Bakanların soruşturulmaları sadece TBMM’ye aittir. Çoğunluğu elinde bulunduran herkes isteği gibi konuşur, hiçbir zaman soruşturma geçirmez. Yasama, yürütme, yargı aynı elden kontrol altında. Türkiye’de hiçbir Cumhuriyet Savcısının, Başbakan ya da Bakanlarla ilgili soruşturma yapma yetkisi yok. Benim vermiş olduğum bir karar var; şehit ve kelle ile ilgili olarak. O zaman Başbakan, Belediye Başkanıydı.. Daha önce işlemiş olduğu suçlardan fezleke olabilir. Başbakan iken ya da Bakan iken hiçbir şekilde Cumhuriyet Savcıları işlem yapamıyor. TBMM araştırmasıyla, soruşturmasıyla gündeme gelebilir. Çoğunluk elinizdeyse o da öyle kalır.”
 “Allah ile aldatma” senaryosunun yeni bir sayfasıyla karşı karşıyayız. Bu senaryo ile iktidara geldiler, Türk Cumhuriyetini, “Anadolu Federe Devletine” dönüştürüyorlar.
Her şeyi de “Allah rızası” için yapıyorlar!..
Bu “Müslüman çocuklar”dan şüpheniz mi var yoksa?..
Tövbe diyin!..

Yazarın Diğer Yazıları