İlk hedefimiz Akdeniz
Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs etrafındaki denizlerde sözde münhasır ekonomik bölge ilan ederek petrol ve doğal gaz aramada ısrar etmesi başlarına büyük iş açacaktır. Bu köşede defalarca yazdığım üzere Rum tarafı Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla yürütülmekte olan müzakerelerde köşeye sıkışınca bu durumdan sıyrılabilmek için çareler aramaya başladı. Petrol ve doğal gaz arama bahanesi ile Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin haklarına el koymayı ve kriz çıkararak müzakereleri ertelemeyi çare olarak buldu. Bu tehlikeli oyunda yanına anavatan Türkiye ile problemleri olan İsrail’i de aldı. Açıklamalara bakılırsa ABD ve AB de Rum’a destek vermektedir.Anavatan Türkiye sondajın başlaması halinde “gerekenin” yapılacağını açıklamıştır. Gerekenin ne olduğunu çok yakında hep beraber göreceğiz. Rum sınırlarını aşmıştır ve Akdeniz’de sıcak saatler çok yakındır. Rum-Yunan ikilisinin, yapılan uyarıları dikkate almaz ise çok pişman olacakları kesindir. Mali yönden batmış bir Yunanistan ile zavallı-zayıf Güney Kıbrıs, güçlü Türkiye ordusu önünde ne yapabilir ki? Rum-Yunan ikilisi sahte kabadayılık yaparak neleri riske attığının hesabını doğru yapmalıdır.Yoksa İsrail’e mi güvenmektedirler? İsrail Türkiye ile çatışmayı göze alabilir mi? ABD ve AB müttefiklerinin birbirine girmesine göz yumar mı? Zaten karışık olan bölge dengelerinin daha da karışmasını isterler mi? Böyle bir çatışma kime hizmet edecektir?
Geçen haftaki gelişmelere şöyle bir baktığımızda sondaj için gerekli “Homeros” olarak lanse edilen platformun bölgeye getirildiği, sabitleştirilmesi işlemlerinin 2-3 gün süreceği açıklandı. Rum yönetimi yayınladığı notamla söz konusu platforma 5 deniz milini aşacak şekilde yaklaşılmaması uyarısında bulundu. Rum kaynakları Türk savaş ve keşif uçaklarının, Kıbrıs’ın doğusunda Güney Kıbrıs’ın parsellerine yaklaşmaksızın uçuşlar gerçekleştirdiklerini savundu. Bu arada Rum Milli Muhafız Ordusu’nun (RMMO), sanki bir işe yarayacakmış gibi alarmda olduğu açıklandı. Yunan medyası ise Türk donanmasının 17 savaş gemisiyle Rodos ve Kaş arasında turladığını ve tatbikat yaptığını belirtti. Yunan medyası, bölgedeki Türk donanmasının 3 firkateyn, 7 korvet ve 7 hücumbottan oluştuğunu ileri sürdü.
Bu arada Anavatan Türkiye ile KKTC arasında Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması yapılması konusunda mutabakata varıldığı açıklamasına Güney Kıbrıs Dışişleri’nden tepki geldi. Yapılan açıklamada “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin herhangi bir bölgesinde, gerek denizde gerekse karada doğal kaynakların çıkarılmasına ilişkin imzalanacak her türlü anlaşmanın uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve “Türkiye’nin tehdit etmeyi ve yasadışı davranmayı bırakarak Kıbrıs Türk liderliğini, Kıbrıs sorununun çözüme ulaşması için müzakere masasında iyi niyet göstermeye ikna etmesi gerektiği” ileri sürüldü.
Gelişmelere ve tarafların yaptığı açıklamalara bakıldığında hem Anavatan Türkiye’nin hem de Rum-Yunan ikilisinin, çatışma dahil her şeyi göze aldıkları anlaşılmaktadır.Küstah Rum-Yunan yakın tarihimizde yaşanan tatsız olaylardan zerre kadar ders almamıştır.Türkün tokadını yemeden rahat durmayacakları,akıllarını başlarına getirmeyecekleri açıktır.Bölgede haklarımızın korunması,huzur ve barış için gereken neyse AKP hükümeti tarafından yerine getirilmelidir. Akdeniz’deki ve Kıbrıs’taki haklarımızın korunmasında,iktidarıyla muhalefetiyle bütün Türk milletine sorumluluk ve görev düşmektedir. Bu milli konuda kesinlikle birlik,beraberlik ve dayanışma içerisinde olunması şarttır. Mustafa Kemal’in çocukları üzerine düşeni hakkıyla, Allahın izniyle yerine getirecektir.