İktidarın yumuşak karnı!
AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Daha önce de AKP’li Şaban Dişli görevini bırakmıştı. Her iki isim de CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun ciddi yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya kalmıştı. Şaban Dişli’nin görevden ayrılmak zorunda kalmasını Başbakan, muhalefetin iddialarının partiyi daha fazla yıpratmaması için “fedakârlık ve feragat” etmesi sonucu gerçekleştiğini açıklamıştı. Dengir Fırat’ın görevden ayrılma nedeni olarak da “şahsi nedenler, sağlık durumu ve yorgunluk” gösterildi.
Medya, Dengir Fırat’ın görevden ayrılmak zorunda kalmasının gerçek nedeninin Başbakan Erdoğan’ın Güneydoğu Anadolu’ya yaptığı gezi olduğunu iddia etmişti.
Bilindiği gibi Başbakan’ın Güneydoğu’ya yaptığı gezi sırasındaolaylar çıkmış, gerilim düşürülememiş, kepenkler indirilmiş, protestolar yapılmıştı. Bunları kim yaptırmıştı? DTP ve PKK ikilisi. Dengir Fırat da henüz Başbakan Güneydoğu’daki gezisine başlamadan önce DTP’lilerle yemek yemişti. Ayrıca Dengir Fırat, istifasıyla bu gezi öncesi ve sonrası Başbakan’ın “Sev ya da terk et” veya “pompalı vatandaşın sabrı” konusundaki sözlerine tepki de göstermiş olabilir. Bunun doğru olmadığı taraflarca ifade edildi.
Eğer söylendiği gibi Dengir Fırat’ın görevden ayrılma nedeni yalnızca “sağlık sorunu” ise bu istifanın her şeyden önce zamanlaması yanlıştı. Birincisi CHP’li Kılıçdaroğlu’yla kamuoyunun gözleri önünde yapılan tartışmalar sırasında Dengir Fırat’ın yolsuzluk iddiaları nedeniyle görevinden ayrılması gerektiğini Kılıçdaroğlu belgelerle ortaya koymuştu. İkincisi de istifanın “kriz göbeğinde” ve mahalli seçimlerin hemen arifesinde gelmiş olmasıdır. İstifa ’Fırat/Kılıçdaroğlu’ polemiğinin halk belleğinde canlılığını sürdürürken gelmesi, geniş kitlelerin istifayı bu polemiğe bağlamasına neden olmuştur.
Bizce istifa bütün sayılan, hatta sayılmayan nedenlerin ortak paydası olarak gerçekleşmiştir. Ancak bu istifanın gerçek nedenleri ne olursa olsun, bu durum sonuçta CHP’li Kılıçdaroğlu’nun yolsuzluk iddialarına muhatap olan iki AKP Genel Başkan Yardımcısı’nın da görevinden ayrılmak zorunda kalmış olduğu gerçeğini değiştirmez. Siyasette esas olan süreç değil sonuçtur. Ana muhalefet her iki olayda da istediği sonucu almış görünmektedir.
Her iki olay da bir gerçeğin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır: “Laiklik”, “Kuran kursları”, “türban”, “cemaat”, “çıplaklık” ve “içki” üzerinden yürütülen muhalefet iktidarı güçlendirirken; insafsız zamlar ve yolsuzluk üzerinden yürütülen siyaset AKP’yi çözmektedir. İktidarın yumuşak karnı burasıdır. Hatta yapılan zamlar vatandaşın hayat kalitesini doğrudan ilgilendirdiği için halkı yolsuzluktan daha fazla ilgilendirmektedir. Vatandaşların yolsuzluklara duydukları tepkinin gerçek nedeni yapılan zamlara aynı zamanda yolsuzlukların neden olduğuna inanmalarıdır.
Halk, yapılan zamlar nedeniyle kışı nasıl geçireceğini kara kara düşünürken AKP’li yetkililerin “Halk, doğalgaz alamıyorsa benzin alsın!” havası içine girmesini vatandaşlar derinden hisseder gibidir. Çok açıktır ki, doğalgaza yapılan fahiş zammın sorumlusu her anlamda iktidarın yürüttüğü ekonomik politikadır.
Zamanında gerekli önlemleri almayıp “Başka çare yoktur” anlayışı içinde halka dayatılanları geniş kitleler artık hissetmeye başlamıştır. İnsanlar kendilerine reva görülen zamları sindirmeye çalışırken, iktidar yandaşlarıyla ilgili olarak ortaya atılan yolsuzluk iddiaları da giderek halkın daha çok gözüne batmaktadır.
Kılıçdaroğlu, iktidarın yumuşak karnını keşfetmiştir. Doğru yere vurdukça ses getirmektedir. Halkın değerleri üzerinden değil yaşamın gerçeği üzerinde iktidara yüklendikçe sonuç almaktadır. Muhalefet siyasetin zeminini yanlış yere kaydırmazsa mahalli seçimlerde AKP’ye birçok yerde hezimeti tattırabilir!