İktidarın dış politikası ve İsveç
İsveç 130-131, ABD 22-23 ile Ermenilere, Türkler tarafından “soykırım” yapıldığını kabul ederek tarih (!) yazdılar. Böylece her iki ülkenin siyasetçileri de “Ermeni Soykırımı” iddialarının tarihe ve tarihçilere bırakılmayacak kadar önemli olduğunu kanıtlamış oldular. Parlamentolarda yapılan bu oylamalarla sonuçta tarihi gerçekler (!) hiçbir tartışmaya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkarılmış oldu. Siyasilerin tarihe yaptıkları bu katkıyı bütün bilim insanları saygıyla (!) not etmiş olmalılar! Siyasetin “soykırım” iddialarıyla ilgili tarihçiliğe soyunma merakı yeni de değildir. Daha önce de Fransa “Ermeni soykırımı” iddialarıyla ilgili olarak “tarihte neler oldu?” sorusuna güçlü bir cevap vermiştir. İsviçre’de ise zaten “soykırım” dogmatik bir inançtır, tartışılamaz. Orada “Ermeni soykırımı”nın olup olmadığı konusunda tereddüt göstermek bile suçtur. Böylece tarih, siyasilerin üzerinde her türlü tasarrufu yapabilecekleri bir kadavra haline gelmiş bulunmaktadır. Onca belge, kanıt, olgu, deney, arkeoloji, kitap, kalıntı, gerçek ya da karbon ondört yöntemlerinden sonuç çıkarmaya çalışan tarihçilerin yaptıklarının ne denli gereksiz olduğu da ortaya çıkmış bulunmaktadır. Sonuçta parlamentolarda parmaklar kaldırılıyor tarih yazılıyor, parmaklar indiriliyor gerçekler ortaya çıkmış oluyor. Tarihçi ile siyasetçilerin tarih ile ilgili saptamaları da eşit değerde değil. Tarihçilerin ortaya çıkardığı gerçeklerin tartışılabilir olmasına karşın siyasetçilerin ortaya çıkardığı gerçekler tartışılamazdır. Hali hazırda geçerli olan paradigma budur.
Dış politika demagoji kaldırmaz!
ABD ya da İsveç parlamentosundaki siyasetçilerin olduğu kadar Türkiye’deki iktidar yetkililerinin de olaylara bakışı sorunludur. Onlar Türkiye’deki iktidarlar herkesi düşman gördüğünden barış ortamı sağlanamamaktadır. Bu nedenle de ’çözümsüzlük çözüm değildir’anlayışını (!) terk ederek dış politikada yeni açılımlar yapmak gerekir dediler. ABD ile “BOP Eş Başkanlığı ve rol-model” ilişkiyi bu nedenle kurdular. “Annan Planı”na “Evet” diyerek Kıbrıs’ta barışın, Erbil’de konsolosluk açarak Kuzey Irak’la iyi ilişkilerin, Habur’da devleti yok sayarak Kandil’deki terörün bitirilebileceğini, Protokol mutabakatları imzalayarak da Ermenistan ile ilişkilerin normalleşeceğini iddia etmişlerdir. Olgular iktidarın izlediği politikanın ne denli gerçeklerden uzak olduğunu kanıtlamıştır. İktidarın safça sürdürdüğü dış politikanın sürdürülebilir olmadığı da ortaya çıkmıştır. AKP iktidarının dış politikası duvara çarpmıştır.
Gerçeklerden kopuk politika!
Çuval olayına, Kerkük hıyanetine rağmen ABD ile alttan alma siyaseti, ABD’nin “soykırım” tasarısını kabul etmesiyle sonuçlanmıştır. Aynı şey Fransa, İsviçre ve İsveç gibi ülkelerde de yaşanmıştır. İktidarın tarihten, coğrafyadan ve gerçeklerden kopuk dış politikasıyla bundan daha iyi bir sonuç alınması beklenemezdi.
İktidar içeride tarihle yüzleşmek adı altında, Türk tarihini ve Müslümanları mahkûm etme girişimlerine ses çıkarmamıştır. “Ermenilerden Özür diliyorum Kampanyaları”, tek yanlı sözde bilimsel konferanslar bu nedenle iktidar tarafından desteklenmiştir. Türk kavramına yapılan saldırıların altında da bu politika vardır. ABD ya da İsveç parlamentosunun Türk tarihine bakışının şaşı olmasının anlaşılır yanları vardır. Asıl anlaşılamaz olan Türkiye’deki iktidarın Türk kavramına ve tarihine bakışındaki şaşılıktır.