İktidarın demokrasiyle dansı!
Gıda paketleri rutin dayanışmanın zaruri sonucu olarak dağıtılıyor. Kamyon kamyon kömür dağıtımları da hiç kuşkusuz “yurttaşları kış ve kıyamette dondurmamak” amacıyla yapılıyor. Dağ, taş, mezra demeden can havliyle yapılan çamaşır makinesi ve buzdolabı dağıtımlarında da amaç aynıdır. İktidarın aklından asla seçimi ya da seçmen iradesini etkilemek geçmemektedir!
Türkiye’de şimdiye kadar bu denli halka ve demokrasiye âşık (!) bir iktidar işbaşı yapmamıştı. Bu nedenledir ki, iktidar adeta bir hayır cemiyeti gibi çalışıyor. Vatandaşa “sizin için iktidarınız çalışıyor; siz yiyin, için, yakın, kullanın yeter” deniliyor. Bu arada yardım ve ilginin daha çok AKP’ye oy veren yurttaşlara yönelmesi de tamamen rastlantıdır.
Muhalifler linci
Hakkını vermek gerekirse AKP iktidarı bu konuda işi çok ustalıkla götürmektedir. İktidar vatandaşı gıda, çek, çekyat, çadırda yemeklerle bağladıktan sonra muhalefetin işini görmeye kendini odaklamıştır. Bunun için de ilk önce cüretkâr bir biçimde ne kadar milli/ulusal çıkışı olan varsa onları çetelerle ilişkilendirerek içeri alınması gerekmişti. Öyle de yapıldı. İçeri alınanlarla ilgili olarak davalarının açılması bir buçuk, sorgulanmaları bir yıl, beraat etmeleri de altı ayı alan yargı süreci iktidar yönünden Türkiye’yi “dikensiz gül bahçesine” çevirmiş olacaktır. Yetmiş milyon için 300 ya da 500 kişinin hak ve hukukunun çok da fazla anlamı olmazdı. AKP’nin demokratik algısında birkaç yüz kişinin birkaç yıl ömrünün hapishanede geçirmesinin de lafı dahi edilemez.
İktidarın rahat edebilmesi için medyanın da hesabının görülmesi gerekiyordu. Çünkü bu medya Ali Dibo, Dişli, Deniz Feneri vb. yüzlerce yolsuzluğu gündeme getirerek halkı, daha çok da taraftarını besleyen iktidarın imajını bozuyor.
Medya linci!
İktidar, muhaliflerinin üzerinde “Ergenekon” , medyanın üzerinde ise Unakıtan adlı iki ucu keskin Demokles Kılıcı sallandırmaktadır. Halkın daha çok da Dibo ve Dişlilerin yararına medyanın haddi bildirilmeliydi. Bunun için meydanlarda Başbakan vatandaşlara “Bunların gazetelerini almayın, boykot uygulayın!” çağrısı yapmıştır. Arkasından da Maliye devreye girerek Doğan Medya Grubu’na 826 milyon gibi bir ceza kesti. Her ne sebeptense cezanın ilanı tam da Başbakan’ın konuşmasının ardından geldi. Seçim dönemi böyle bir cezanın gelmiş olması tamı tamına tesadüftür. Cezanın muhatapları şöyle diyor: “Mahkemeye gideceğiz ama süreç 2-7 yıl alacak ve bu dava Demokles’in Kılıcı gibi sürekli üstümüzde duracak. Bu ceza itibarı yok etmeye yöneliktir”.
Bütün olgular AKP’nin şekilden ibaret bir demokrasiyi nasıl işlettiğini kanıtlayan temel göstergelerdir. Söyleminin odağına demokrasi kavramını yerleştirmiş olan bir partinin, demokratik amaç ve prensipleri nasıl kullandığını son yaşananlar açıkça ortaya koymaktadır. AKP iktidarın demokrasiyle dansı sürmektedir. Bu süreçte zararı yalnız demokrasi değil iktidarın kendisi de görecektir.