İktidar yattı
İçişleri Bakanı’ydı. Bir zamanlar “Türk Ordusu”na ait olan yetkilerin çoğu ondaydı.
PKK, bakanlığına bağlı kaymakamları kaçırdı, yol kesti, haraç topladı, evlatlarımızı katleden teröristleri “kahraman”laştırdı, sözde “şehitlikler”e yatırdı, suçu ve suçluyu anıtlaştırdı, “paralel içişleri bakanlığı” yapılandırdı; kendi asayiş birimlerini kurdu, mahkemelerini, adam yakaladı, sorguladı, yargıladı, cezalandırdı! Türk bayrağını parçaladı, yerine terör örgütünün paçavrasını astı. Ülkenin bir bölümünü koparan haritalar yayınladı; ülkenin bir bölümünü “başka bir ülke” olarak tanımladı, “başka bir devlet”in adına tabelalar astı... Karakollarını bastı, bombaladı, cayır cayır yaktı; bu ülkenin çocukları diri diri yandı...
Bütün bunlar olurken bir kere bile hainlerin, katillerin, teröristlerin, bölücülerin önüne yatmadı!
Yatmak isteyenleri de “kışla”ya; o da yetmedi Silivri zindanlarına tıktı!
Bakanlığına bağlı TOMA’lılar, eli sopalı, gazlı, tabancalılar gencecik çocukların kemikleri kırdı, kafalarını... Komalık olanlar şanslıydı; onlar kadar şanslı olmayanlar kara toprağı boyladı!
Ağacın, çiçeğin, kuşun, böceğin, düşünmenin, muhalefet edebilme iradesinin yanında duran o çocukların saçlarının tek bir teli bile sorumluluğundayken; kendi memurunun önüne yatmadı.
Yatmaya kalkan anneleri, babaları, aydınları bu ülkenin “vicdanı”nı “marjinal”likle yaftaladı.
Dün manşetten duyurdu Karşı;
İş hırsızlığa, yolsuzluğa, rüşvete gelince siper olmaya hazırdı; kendi polisinin, savcısının önüne yatacaktı!
Ve utanıp, arlanıp, yerin dibine batacaklarına, bunca rezilliğin hesabını soracak cesur savcılar çıkamasın diye önceki gece TBMM’de muhalefetin önüne yattı arkadaşları; burun kırdı, el-kol çatlattı...
30 Mart’ta hâlâ o seçim sandığının önüne yatmaya hazırlananlar var mı;
Bir kere de yatma, yatır şu iktidarı!