İki yüzlülük her daim şampiyondur!

İsmi lazım değil, romantik kitapların yazarı, bi gaztede başyazar şu anda... Güya pek “hümanist” tir. Bebek katili’nin paçayı kurtarması için poposunu yırtmıştı. Tivilere filan çıkıyor, idam cezasının utanç verici olduğunu, mutlaka kaldırılması gerektiğini anlatıyordu.

***

Tam o günlerde, korsan kitap baskını yapıldı. Anlaşıldı ki, bu arkadaşın kitaplarının da korsanı yapılmış, raflarda 20 liraysa, tezgâhta 5 liraya satılıyor. Aynı tivilere çıkıp, ne dedi biliyor musunuz? “Bu emek hırsızlarının idam edilmesi lazım” dedi iyi mi!

***

İkiyüzlülük...
Her daim şampiyondur.

***

Bakın mesela, yukardaki kazmanın kankası olan bi başka gazteci... Meslektaşlarının,profesörlerin, şeref madalyalı subayların içeri tıkılmasını alkışlıyor, “hukukun egemen olduğunu” anlatıyordu. Şimdi ise, sırf Fenerli olduğu için “hukukun iflas ettiğini” yazıyor.

***

Herkes biraz “utan” sa...
Hiç sorun kalmayacak aslında.

***

Öbür davalarda, mevzuyla alakası olmadığı halde, iddianamede adı geçen herkese “suçlu” damgası yapıştırıp, “linç” edenler... Şimdi çıkmış “masumiyet karinesi” ne vurgu yapıyor.

***

Herkes, her zaman, “insan hakları” na bu kadar saygılı olsa... Hiç sorun kalmayacak aslında.

***

Onca kritik dava var, kimse çıkıp, savcıların hâkimlerin gözünün üstünde kaşı var demedi, hatta, fotoğraflarını basmaya bile kimsenin maçası yetmedi. Ya şikede? Adli camia komple infaz edildi, avanta bilet peşinde koştukları öne sürüldü, “hesap verin” çağrıları yapıldı.

***

Herkes, bu kadar “cesur” olsa... Hiç sorun kalmayacak aslında.

***

Millet tarafından seçilip, Meclis’e gönderilen milletvekilleri hapiste tutuluyor, gık çıkmıyor. Kulüp başkanı içeri tıkılıyor, konvoy yapıp, kornalarla cezaevini basmaya gidiyorlar.

***

Herkes, “kendini temsil eden” lere bu kadar sahip çıksa... Hiç sorun kalmayacak aslında.

***

Komutanlar tutuklu, avukatları çırpınıyor, söz hakkı istiyor, kimse ekrana çıkarmıyor. İçerdeki profesörler hastanelik oluyor, aileleri yalvarıyor, dertlerini anlatmak istiyorlar, kimse ekrana çıkarmıyor. Buna mukabil... Kelepçeli topçuların, menajerlerin avukatları ise, her gün saatlerce ekranda, açık oturumlara katılıyor, mahkemeymiş gibi “tanık” bile çağırıyorlar.

***

Herkes, “ifade özgürlüğü” ne bu kadar saygılı olsa... Hiç sorun kalmayacak aslında.

***

Türkiye’yi kökünden sarsan operasyonlarda hukuksuzluk iddiaları gırla gidiyor, bazı sanıklar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruyor, ciddi yaptırımlar söz konusu, kimse oralı olmuyor... UEFA “tak” dedi, “şak” diye gereği yapılıyor.

***

Herkes, “evrensel ilkeler” e bu kadar duyarlı olsa... Hiç sorun kalmayacak aslında.

***

Senelerdir şamar oğlanı muamelesi yapılıyor bu millete... Kafasına çuval geçiriliyor. Milli egemenlik adeta Brüksel’e devredildi. AB’ye uyum ayaklarıyla, Batılı ülkelerin işine gelen kanunlar TBMM’ye dikte ettiriliyor. Sanırsın babasının çiftliğiyiz, IMF komiserleri, CIA ajanları cirit atıyor, çıt çıkmıyor. UEFA müfettişi geldi... Neredeyse isyan çıkacak! “Türk olarak rencide oldum” diyen mi ararsın, “burası müstemleke mi?” diye soran mı...

***

Herkes, bu kadar “dik” dursa... Hiç sorun kalmayacak aslında.

***

Sizin için basit bi detay olabilir. Bence, halimizi ortaya koyan çok önemli bi pozisyondur... UEFA eleme maçında golünü atan Beşiktaşlı Almeida, şehitlerimize saygısını göstermek için, onur duyulacak bir davranışta bulundu, asker selamı çaktı; tüm gazetelerimizin birinci sayfalarında yeraldı. Halbuki, bu asker selamını Türkiye’ye tanıtan kişi, Asker Bülent, yani Bülent Uygun’du. İlaç için bir gazete bile “Almeida, Asker Bülent gibi selam çaktı” diyemedi. Belli ki, cısss’tı... Bugüne kadar her fırsatta Asker Bülent’in selam çakma fotoğrafını kullananlar tırsmıştı, sanki vebalıymış gibi hiç bahsetmemeyi tercih etmişlerdi.

***

Herkes, biraz “vefalı” olabilse... Hiç sorun kalmayacak aslında.

***

Daha düne kadar Aziz Yıldırım’a övgüler yağdıran, görür görmez ayağa kalkıp ceket ilikleyen,gelmiş geçmiş en büyük başkan ilan edenler... Bugün Aziz Yıldırım’ın ne kadar hatalı işler yaptığını, hatta, kendi düşen ağlamaz hesabı, bu olanları hak ettiğini yazıyor.

***

Herkes, bu yalakaların suratına tükürse biraz...
Hiç sorun kalmayacak aslında.

***

Şehide “ceset” deniyor, sınırlar delik deşik, ulusal güvenlik evlere şenlik, Genelkurmay Başkanı’nı bile dinlemişler, “kepazeyiz” diyor, ormanlarımızı yakıyorlar, Antalya’da plajda bomba patladı... Her yakalayan soruyor, abi sen gazetecisin, ne olacak bu süper lig’in hali?

***

Herkes, tuttuğu takım kadar kafa yorsa bu memlekete... Hiç sorun kalmayacak
aslında.
Yılmaz Özdil Hürriyet

+++

Günün sorusu
Hatırlarsanız; bir süre önce eski RTÜK Başkanı Zahid Akman’ı ve Kanal 7’nin patronu Zekeriya Karaman’ı tutuklu bulundukları cezaevinde, günde ortalama 2-3 AKP’li vekilin ziyaret ettiğini yazmıştım. Öğrendik ki Deniz Feneri soruşturmasını yürüten üç cumhuriyet savcısı görevden alınmış! Sorum ortaya: Bu görevden almaların hukuktaki yerini açıklayabilecek babayiğit var mı?
Mustafa Mutlu Vatan

+++

SİZDEN GELENLER

Türk gencinin dileğidir...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabe’sinde, ileri görüşlülüğüyle sarfetmiş olduğu;
“Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kalelerinin zaptedildiği, bütün tersanelerine girildiği, bütün ordularının dağıtıldığı ve memleketin her köşesinin bilfiil işgal edildiği, bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanların gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulundukları, hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit ettikleri” şu günlerde, damarlarımdaki asil kanın şuuru ve bilincini yüreğinde taşıyan bir TÜRK genci olarak tek temennim şudur:
“Türk istikbalinin evlâdı ve ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muhatap aldığı Türk Gençliğinin, ahval ve şerâit içinde dahi, vazifelerinin; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmak olduğunu ve Muhtaç oldukları kudretin, damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu hatırlamalarıdır”
Yavuz Selim Şan

+++

Madem öyle her star bir çocuğu kucaklasın
Ülkemizin en usta mimarlarının projelendirdiği; Anadolunun amelelerinin soğan ekmek yiyerek alın teriyle İstanbu’lun boğaz gören tepelerinde inşa ettiği evlerini bu mübarak Ramazan ayının Cumasında terk ederek Somali’deki çocukları canı gönülden(!) kucakladığınız için teşekkür ediyorum.
Ve bir öneride bulunuyorum. Somali’deki o çocukları kurtarmak için isteyen her aileye bir çocuk. Haydi, süper starımız, dokunmak için değil kucaklamak için el uzattığınızı gösteriniz.
Bülent Akpınar

+++

Safları belirleme vakti
Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşları ayrıcalıklı göstermeye kimsenin hakkı yok! Hep vatanseverlere itidal çağrısı yapmaya da kimsenin hakkı yok! Bir çağrı yapılacaksa Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşlara yapılmalı! Etnik bölücü terör örgütü PKK ile aralarına mesafe koyup Devlet tarafında yer alıp almayacaklarına karar vermeliler. Yani saflarını belli etmelidirler.
Devlet tarafında yer alan vatandaşın etnik bölücü terör örgütü PKK taraftarı miting ve yürüyüşlerde işi olmaz. İşi olan vatandaşında Devlet taraftarı olduğu söylenemez.
Reyhan İşeri

+++

PKK sivilleri de hedef almadı mı?
Diyarbakır’daki dershane öğrencilerini, otobüs durağındaki vatandaşları, İstanbul’da İETT otobüsündeki genç kızımızı, beşikteki yavruları hatırlayalım. Yine, vatandaşlara ait 500’ü geçkin aracın son 6 ay içerisinde yakılmasını hatırlayalım. Yüzlerce, binlerce sivil vatandaşın, sırf kendilerinden olmadığı için, kendilerine yardımcı olmadıkları için öldürülmüş olduklarını unutmayalım. Bu itibarla, TAK’ı eleştiren Önder (Sırrı Süreyya) ve Kürkçü’nün (Ertuğrul) PKK’yı da eleştirmiş olması gerekmez mi!
Sabahattin Talu

+++

Ankara’dan
göründüğü gibi değil

Osman Pamukoğlu Somali ordusunun generali miydi? 1994-1996 öncesi sayıları 15.000 olan PKK lılar’ın bu dönemde 10.000 tanesi veremden mi öldü? Ne güzel yazmıştı kitabında Alaaddin Parmaksız paşa “Burası Hakkari Ankara’dan görüldüğü gibi değil” diye...
Gazi Tgm. Bülent Selçuk

+++

Dalkavukluk getirisi
Vıgtor Hugo’nun dediği gibi “Bir ülke de dalkavukluk ve yalakalık getirisinin değer kazanması demek, o ülkenin sonunun geldiği demektir.”
Bizi yöneten iktidar kurnaz olmayı ve böyle bir siyaseti çok iyi beceriyor. Türkiye’de, her geçen zaman içinde dengelerin daha da olumsuz yönde değişeceğini düşünmek beni üzüyor. Prof. Dr. Levent Seçer

+++

Beden ölçümüz tutmuyor
...Hiçbir ülkenin sistemi diğer ülkeye yüzde yüz uymaz. Uydurmaya çalışırsanız bazı aksaklıkların çıkması da olağandır. Tıpkı bizde olduğu gibi; biz hep başkalarının gömleğini giymeye çalıştık ve çalışıyoruz. Bugün ise giymeye çalıştığımız gömlek; ABD ve AB gömleğidir. Beden ölçülerimiz uymadığı için de zorlanıyoruz ve yırtılan gömlek dikiş tutmuyor. Bizden başka ANAYASA tartışması yapan bir başka ülke var mıdır?
Nazım PEKER

+++

Demokrasiyle bölmek
Mısır, Yemen, Suriye, Libya, Irak vs bu ülkelerin ortak kaderleri millet olamayışlarıdır. Bir çok aşiret, dini mezhep, farklı dil bir arada demir bir yumruğun boyundurluğu altında baskıyla yıllarca bir arada yaşayabilmişlerdir. Elbetteki diktatörlükler kötüdür ama yerlerine gelecek olgunlaşmaış ve demokrasi kültürünü hazmetmemiş sözde demokratik yönetimler ne kadar iyi olacaktır, işte bu kuşkulu!
Örneğin Libya’da yüzlerce aşiret ve bir çok farklı Arapça konuşan kabile mevcut. Umarız Libya’da demokrasi getiriyoruz diye girdikleri Irak gibi bölük pörçük hale gelmez.
Engin Balım

+++

Bu ne menem açılımdı? Sıfır terörle gündeme oturdu. Aradan 9 yıl geçtikten sonra MGK’dan çıkan bildiriye bakın:
’Tek Bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet’.
H. Bayazıt

Yazarın Diğer Yazıları